Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '08

 
Kategori
Futbol
 

Turkuaz değil Türkü az forma

Turkuaz değil Türkü az forma
 

İçini doldurmak lazım...


Turnuva öncesi ne oynayacağımızdan çok ne giyeceğimiz konuşuldu durdu. Yıllar sonra bir futbol kulübü zihniyetiyle standardımızın dışında birdenbire formalara (şortlara ve konçlara) turkuaz rengi konuldu. Fanilayı (yada atleti herneyse) andıran bir sevimsizlik içindeydi formalar...

Ama geçen akşamki futbol ortaya çıkınca turkuaz formalar değil Türkü az oyuncular dikkat çekmişti. Şimdi kimse formayı değil içindekileri konuşur oldu. Yani forma bahane oyun şahane demek isterdik ama olmadı.

Turnuvaya katılmak için mucizeler gerçekleşmişti, aynı mucizeler direklerde devam ediyordu ama bu kötü futbola mucize de biryere kadar dayanırdı... Turnuvaya kabus gibi başladık.

Sahi ne oynadı milli takım Allah aşkına ? Terim’in maç sonu “kafa kafaya oynadık” açıklamasına bakarsak birşeyler oynadığımız kesindi ama buna “futbol” demek içinde “bin şahit” gerekirdi hani.

Maça doğru 11 le başlayıp başlamadığımızı bile tartışabiliriz ama en azından oyuncuların yerleri ile ilgili sorunumuz olmasaydı keşke. Yani Terim hoca doğru oyuncuları doğru yerlerinde oynatsaydı keşke.

Mesela Hamit. Hamit’in sağ bekde görev alıpda başarılı olduğuna ben hiç rastlamadım. Üstelik kendiside bu yeri yadırgayıp “benim en iyi olduğum yer orta sahadır” demiyormu ? Bayern Münih’li Hamit’i portekiz karşısında aciz ve komik düşürdü Terim. Hamit için oldukça azap verici olsa gerek.

Mesela Sabri. Hernekadar kamikaze gibi olsa da Gökhan Gönül’süz bir 11’de kulübede değil, sağbek de olmalıydı. Oyuna girdikten sonra o bölgeye bir hareket getirdiği net bir şekilde görüldü.

Mesela Tuncay. Evet Tuncay Fenerbahçe’de Ümit ile birlikte sol koridordaydı ama o bir yıl önceydi. Premier Lig’de 1 yıldır sahanın o bölgesinde değil. Üstelik hazırlık maçlarında da çok etkili olmadığı belli olan Tuncay’ın kötü oynadığı maçı 90 dakika tamamlaması oldukça düşündürücüydü.

Mesela Nihat. İspanya’nın Türk boğası gerçek “Turco” Nihat’ı Villarealdeymiş gibi seyredememek onu Villarealdeki gibi oynatamayanların yüzünden olmasın sakın. Tek forvetli Semih’in arkasındaki Nihat’ın gücü çok daha yüksek olacaktır.

Mesela Semih. Bu adamın kaderi kulübe herhalde. Herkes onun nöbetçi golcü olduğuna inanıyor artık. Terim önce 9 numarayı verdi ona sonra da kulübeyi. Bu ne yaman çelişki böyle. Madem 11’de başlatmadın, neden 1-0 olunca hemen oyuna almıyorsun. 61 de golü yedik ama Semih 76’da oyuna girdi. Kimse “değişecek son adam kaldı, o yüzden böyle geç aldı” demesin. Maç zaten bağıra bağıra gidiyorken bir şeyler yapmak lazımdı ve risk almamız gerekiyordu.

Mesela Gökhan. Bu kadar sık sakatlanan bir defans oyuncusu olabilir mi ? Bu kadar ısrar etmesi nekadar doğru. Üstelik elinde birde sakatlıktan yeni çıkmış ve her an sakatlığı nüksedebilecek -ki nüksetti ve nüksetmeseydi o golü kurtarabilirdim diyen- bir servet varken neden Gökhan’da ısrar ediyorsun. Şimdi final maçı sayılan İsviçre’ye karşı defansın göbeğini yeni bir ikiliye emanet edeceksin.

Dünyanın seyrettiği böylesi bir turnuvaya Terim kendi hücum felsefesine ihanet ederek başladı. Kazanmayı ne kendisi ne de futbolcularını inandırmış. 1 puanı başarılı görmüş ki maç sonrası “Nerdeyse berabere kalıyorduk” diye de tuhaf bir açıklama yaptı.

Biz de, reklamdaki çocuk’da boşuna bekledi Turko’ları...

Gene İsviçre maçı öncesi sinirlerimiz gergin. Üstelik deplasmandayız. Hadi hayırlısı...

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

08.06.2008

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..