Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ülkemizim sosyolojik yapısının özeti

Ülkemizim sosyolojik yapısının özeti
 

Türkiyenin sosyolojisi


Türkiye’nin Toplumsal Yapı Özellikleri: Toplumsal yapı toplumsal kurumların bütünleşmesiyle oluşan bir sistemdir.

Söz konusu kurumlar insanlar arasında var olan sürekli ve tekrarlı nitelikte, kalıplaşmış ilişkilerden oluşmaktadır. Her toplumsal yapı, geçmişten geleceğe uzana bir süreçle şekillenir. Diğer bir ifadeyle, her toplumun belli bir anda içinde bulunduğu yap o toplumun geçmişten miras kalan siyasi, ekonomik, kültürel v.b. birikimlerinin birleşimi olarak ortaya çıkan değişimler ve bu yapının temel öğelerinin de mirastan etkilendiği söylenebilir.

Otoriteye ve Birincil Topluluklara Bağlılık: Son yıllarda Ülkemizde bu bağlılık azalsa da otoriteye bağlı olma, Türk Toplumunun temel özelliklerinden biridir. Otoriteye bağlılık insanların bir lider olmadan hareket edememelerine neden olmaktadır. Diğer taraftan kırsal topluluklarda ve kır-kentlerde kentlerin gecekondu bölgelerinde sürüp giden insan ilişkilerinde, “Birincil gruplara bağlılık” olgusu ile karşılaşılmaktadır.

Otoriteye bağlılık;Özellikle Osmanlı Devlet Felsefesi ile yakından ilgilidir. Osmanlı Devletinin güçlü bir merkezi otorite kurmasıyla birlikte ortaya çıkan merkeze aşırı bağlılık, devleti “baba” olarak gören ve her şeyi ondan bekleyen bir anlayışa neden olmuştur.

Toprağa Bağlılık;Halkın toprağa, doğup büyüdüğü yere bağlı olması, toplumsal yapının uzun yıllardan beri süregelen belirleyici bir özelliğidir. Ancak, tarımda makineleşme, toprağın parçalanması, çocukları eğitme isteği v.b. koşullar doğrultusunda yoğunluk kazanan “göç”  gerçeği çerçevesinde “toprağa bağlılık” konusu önemli değişmeler yaşamıştır. Bugün, insanlarımız bağlı oldukları toprakları terk ederek kentlere göç etmekte ve sanayi toplumunun sunduğu istihdam olanaklarından yararlanmaktadır. Ekonomik açıdan etkin nüfusun büyük bir kesimi önceleri tarım ve hayvancılıkla uğraşırken, günümüzde bu kesimin yaklaşık %50’si sanayi ve hizmet sektöründe çalışmaktadır. Fakat tüm gelişmeler, toplum insanımızın toprağa bağlılığını tamamen ortadan kaldırmamıştır.

Dinsel ve Boş İnançlara Bağlılık: Dine yoğun olarak bağlılığın ötesinde, Özellikle boş inançlara bağlılık yakın tarihimize baktığımızda 1970’li yıllarda toplumda yoğun olarak hissedilmiştir. Doğal felaketlerin önlenmesinde, olayların yorumlanmasında, hastalıkların tedavisinde bu inançlar, bireyin davranışlarına yön vermiştir. Ancak; ne yazık ki 21.yüzyılın başlarında bu sorun daha da artarak kendisini göstermiş, toplumda çok etkin bir hale gelmiştir. (Siirt Valisi bile Merkezde oturan bir vatandaşın evinin sık sık yanmasına çözüm olarak, ona harçlık vererek İstanbul’a cinci hocaya göndermiştir.)

Söz konusu İnsan İlişkilerinin bu özellikleri bireylere yansımasında üç değişik model ile açıklamıştır.

a)İçe Dönüklük:   Otoriteye ve Birincil topluluklara bağlılık ve küçük tarım işletmeciliği insanların iç dünyasına dönük, dışa kapalı bir özellik kazanmalarına neden olmuştur.

b)Kuşkuculuk ve Güvensizlik:Dışa kapalı ve içe dönük olma, insanların kuşkucu ve güvensiz olmalarına neden olmuştur.

c)Bencillik: İnsanlar, böyle bir yapı içerisinde toplumsal sorumluluk duygusuna sahip olamayacağı bilinmekte olup, toplumun merkezine biz yerine ben merkezli bir yapı hâkim olmuştur.

Evet; Ülkemizin kısaca toplumsal olarak Sosyolojik yapısı budur desem çok eklenti yapacaklar olabilir ama itiraz eden olmaz diye düşünüyorum.

Haksız mıyım?

Tüm okuyan arkadaşlarımın yeni yılını kutluyorum. İçe dönüklükten, kuşkuculuk güvensizlikten, bencillikten uzak, Sevgiler sunuyorum.

 Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..