Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '11

 
Kategori
Sinema
 

Varoluşumuzu Seçemeyiz, ya Sonrası?

Varoluşumuzu Seçemeyiz, ya Sonrası?
 

BRAD PITT


“Yaşam Ağacı-The Tree of Life” nda Tanrı ve doğa arasına sıkışmış insan “Senin için biz kimiz, Tanrım ?” sorusuna yanıt arıyor. Evrenin oluşumundan başlayarak, doğum ve ölüm arasındaki tezatlar dolu yaşamın hakimi kimdir? doğa mı, inanç mı ? Bu sıra dışı filmi izlemeden, yazarı ve yönetmeni Terrence Malick’i tanımak, filmdeki bazı kodları çözmemiz konusunda yardımcı olabilir. Kırk yıla yayılan kariyerinde sadece beş uzun metraj çeken Malick, hiçbir zaman büyük kitlelerin tanıdığı, gişe başarıları ile renkli dergi kapaklarında yer alan bir yönetmen olmadı, olmak istemedi. Çoğu kez nerede olduğu bile bilinmeyen münzevi bir yaşam sürdü. 1978’de çevirdiği “Yeryüzünde Bir Cennet-Days Of Heaven” sonrası, 1998’de “İnce Kırmızı Hat-Red Thin Line” ile sinemaya dönünceye kadar yirmi yıl boyu tek film yapmadı. “Yeryüzünde Bir Cennet” nereye gittiği belli olmayan demiryolu görüntüleri ile biterken Malick set tasarımcısına döner ve “şimdi Sam Amca için bir final yapmamız gerekir, değil mi ?” der. Her şeyi tabldot sunmayı seven Hollywood tarzıdır Sam Amca. Ticari sinemanın hiçbir yönü onun ilgi alanına girmedi, Harvard’ta öğrenimini yaptığı felsefe yaşamının anahtarı oldu. Üniversite tahsilinin bir yılını sürdürdüğü Almanya’da varoluşcu filozof Martin Heidegger ile tanışması tüm düşünce dünyasını etkiler. Fox şirketinin yapımcılarından Lisa Ziskin “ benim için Malick bir filozoftur, sizi kendi dünyasına çeker ve adeta hipnotize eder” der. Prensip olarak senaryoya çok bağlı kalmayı sevmeyen yönetmen, dramatik yapıyı doğa ve insan ilişkisini betimleyen uzun ve etkileyici görüntüler ile destekler. Karakterleri asla seyircinin özdeşleşebileceği “kahraman” değildir, öyküdeki ruhun bir parçasıdır, iç sesler onların düşünce ve duygularını perdeye aktarır. Senaryonun her çekim günü değişmesi oyuncular için sürprizler hazırlar. Brad Pitt “ elimizdeki senaryo çekim için bir taslaktı, her gün bir şeylerin değişmesi bizi daha fazla motive ediyordu” der. Mütevazi, utangaç Malick yapımcılar için adeta bir kabustur. Çekimler esnasında veya kurguda onları asla işine karıştırmaz. Çektiği dört, beş saatlik materyalin post prodüksiyon döneminde kurgulanması uzun zamana yayılır. Örneğin ”Yaşam Ağacı” nın kurgusu üç yıl sürmüş.”Yeryüzünde Bir Cennet”in görüntü yönetmeni Nestor Almenderos ile çekimleri, gökyüzünün kartpostal mavisinde gözükmemesi için sabahın erken saatlerinde veya güneş batımında yapar.

Yaşam Ağacı'nın görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki setteki deneysel ortamı diğer hiç bir filmde yaşamadığını anlatıyor. "Oyuncular diyalogları söylerken, biz etraftaki rüzgarı, bulutları, evin penceresini çekiyorduk, amacımız oyuncuların diyaloglarını değil, duyguyu yakalamaktı. fazlasıyla deneysel bir çalışmaydı" diyor.     

Jeneriklerden sonra beliren İncil’den, Eyüp’ün inancını sorgulayan alıntı, filmin akışı üzerine ilk işareti veriyor. Tanrı Eyüp’ün inancını sınamak için şeytanla anlaşır ve sahip olduğu her şeyi elinden almasını ister. Varını yoğunu kaybeden Eyüp Tanrı'ya olan inancını her şeye rağmen yitirmez. Filmin odaklandığı, ellili yıllarda Teksas’ta yaşayan O’Brien ailesi de benzer bir kayıbı yaşar. Ortanca oğullarının yaşamını kaybettiğinin haberini alılar. İçlerinden yükselen isyanı görüntülere yansıyan dış ses aktarır: “Tanrı’nın elini gören sadece onun verdiklerine tanık olan mıdır ? Yoksa alıp götürdüklerinin de farkında olan mıdır ?” İnançlı bir aile olan O’Brien’larda, baba (Brat Pitt) ailenin otorite sembolü olarak üç oğlunun da disiplinli yetişmesi için zaman zaman acımasızdır, onlara “başarılı olmak için asla çok iyi insan olmayacaksın” der. Onlara dövüşmeyi öğretir, hatalarında onları sert bir şekilde cezalandırır. Baba doğayı temsil eden bir karakterdir. Anne O’Brien (Jessica Chastain) ise sevecen, hoşgörülü ve uysal yapısı ile inancın temsilcisidir. Dış ses der ki: “doğa kendini memnun etmeyi ister, bunu diğerlerine dayatmayı sever.” Anne erdem sahibidir, ”erdem önemsenmemeyi, unutulmayı, sevilmemeyi, hakareti kabullenir” der bu kez. Bu ikilem net bir şekilde yanıtını almaz, “erdemin yolunu seçen her kimse, sonu hüsran olmazmış” ve “doğa kendi yolunda gider” şeklinde evren içindeki hiyerarşi tanımlanır.Sözü "varoluşumuz kendi seçimimiz değildir fakat sonrası bizim seçimlerimizdir"e getirir  .

Malick bu günün modern, sanayileşmiş toplumuna da ailenin büyük oğlu Jack’in (Sean Penn) bu günkü yaşamından kesitler ile bağlantı yapıyor. Büyümüş iş güç sahibi olmuş olan Jack, devasa gökdelenlerin ortasında mutsuz, yorgun bir beden içinde dolanmaktadır. Siyah takım elbiseleri içinde kendini doğaya atar ; dağ, tepe yürüyerek adeta ruhunun peşine düşer. Finalde gökdelenlerin arasında kalmış tek kuru ağaç doğadan kopmuş günümüz insanının halini resmeder.

Stanley Kubrick başyapıtı “2001-Uzay Macerası” nın başlangıcında taş devrinden, uzay gemisine yapılan zaman sıçraması sinema tarihinin unutulmaz sekanslarındandır.  "Yaşam Ağacı" da ilk yarım saatlik sürede,  dünyanın oluşumunu anlatan görkemli görüntüler ile başlıyor. Big Bang sonrası dünya oluşuyor, rüzgarlar, dalgalar lavları soğutuyor, ilk hücre ve dinazorlar doğuyor. Ve buradan yeni doğan Jack O'Brien'ın ağlamasına sıçrıyor zaman. Dünyanın oluşmasıyla Tanrı’mı ? Doğa’mı ? sorgulaması başlıyor. Malick her iki kavramı da iç içe geçirmeden, anne ve baba karakterleri üzerinden sorguluyor. Sert mizaçlı baba doğayı, yumuşak anne ise inancı tanımlıyor.

O’Brien ailesi Terrence Malick’in yaşamı ile benzerlikler taşımaktadır. Onun gibi Teksaslıdır ve Malick ‘de geçmişinde İspanya’da gitar tahsili yapan erkek kardeşinin intihar haberiyle sarsılmıştır. Muhtemelen bu acı sonrası “neredesin? neden bizi bıraktın ?” sorularına yanıt arayan Malick, onca sorgulamanın sonunda kutsallığı, evrenin varoluştan gelen iç gücünde buluyor. Otoritenin hatalı olabileceğini, her an mutluluk hazırlamadığını düşünüyor. Tanrı'nın varlığını açıklamakta din kadar bilimin de etkili olduğuna taraf oluyor. Araf olduğunu düşündüğümüz uçsuz bucaksız bir deniz kenarında sevenleri buluşturuyor.

Terrence Malick son iki filmi olan “İnce Kırmızı Hat”, “Yeni Dünya” da olduğu gibi zihindeki sorulara insan ve doğayı birleştirerek yanıtlar arıyor. Film 2011 Cannes Festivali'nde Altın Palmiye ile ödüllendirildi.

Seyircisini bambaşka bir dünyaya taşıyan felsefevi bir başyapıt.

YAŞAM AĞACI

YÖNETMEN: TERRENCE MALICK

OYUNCULAR: BRAD PITT, SEAN PENN, JESSICA CHASTAIN, HUNTER McCRACKEN

 
Toplam blog
: 223
: 1093
Kayıt tarihi
: 12.01.11
 
 

İzmir’de doğdu. Viyana Tıp fakültesini bitirip doktor ünvanını aldıktan sonra Genel Cerrahi ihtis..