Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '09

 
Kategori
Müşteri Hizmetleri
 

Yatak odası açılımı: Bu bir İstikbal macerasıdır.

Yatak odası açılımı: Bu bir İstikbal macerasıdır.
 

İstikbal nerededir?


Yatak odasına bir açılım yapalım dedik. Yatağımızı, bazamızı, yorganımızı filan değiştirelim istedik. Malum zevce hazretlerinin tayini İstanbul’a çıktı, taşınmadan bunları da alıverelim, paramız Denizli’deki esnafa yarasın dedik. Yani biraz milliyetçilik yaptık. Bilahare yapacağımız başka açılımlarla bu kusurumuzu da affettiririz evelallah :)

Denizli İstikbal bayiinden 14 Ekim 2009 tarihinde 150x200 Ferro Baza + 150x200 Active Başlık + 150x200 Orgaflex Yatak beğendik ve aldık.

15 Ekim 2009 tarihinde evimizi Denizli’den İstanbul’a taşıyacağımızdan, aldığımız ürünlerin taşıma esnasında getirilmesini ve tekrardan kurma-sökme işlemine gerek olmadığını ifade ettik. Ertesi gün yani taşınma gününde öğleden sonra ürünlerimiz getirildi. Tam teslim alacağım sırada başlığın 160x200 olduğunu gördüm. Bizim aldığımız ürünün bu olmadığını ifade ederek geri gönderdim. Bir süre sonra servis elemanları yeniden geldiler, bu kez 140x200 başlık ile… Bir evvelkinde ellerinde 150x200 olmadığını söyleyerek getirdikleri ürünü almamız için ikna etmeye çalışmışlardı; esasında başlığın biraz daha büyük olmasının gayet şık ve iyi duracağını filan söylemişlerdi. Bu kez 140x200 olanın daha şık olacağından falan bahsederek onu almaya iknaya çalıştılar. Ancak biz 150x200 olanını beğenmiş ve almıştık. Meğer depoda bizim aldığımız ürün yokmuş. Parasını kredi kartından tek seferde peşinen de ödemiştik. O sırada depolarında o başlığın olmadığı da söylenmemişti oysaki…

Zaten bir yandan ev taşımaya çalışıyoruz, bir yandan yarım kalan işlerimizi (muhtarlık, fatura vb) yetiştirmeye çalışıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi bir de İstikbal çıkmıştı başımıza. Bu durumda satıcı olan yani İstikbal yetkilisinin “istersek mağazaya gidip başka bir başlık türünden seçebileceğimizi ya da ellerindeki 160lık yahut 140lık olanı mağazada kurarak gösterebileceklerini ve o şekilde alabileceğimizi ifade etmelerini” beklerdim. Ama nedense sanki problem bizden kaynaklanıyormuş gibi bizim çözüm üretmemizi bekliyorlardı. E tabi, bu devirde para harcarsan olacağı bu! Kriz var deyip köşene çekilsene! Servis yetkilisi de öylece karşımda bekliyordu. Eşim “mağazaya gidip140lık ve 160lık başlıkların nasıl durduğuna bakalım bari” dedi çaresiz. O dar zamanımızda yeniden filmi başa alıyorduk yani.

Oysaki bir gün önce mağazaya gidip saatlerce ürünlere bakmıştık. Üstelik evvela 160x200 ölçülerindeki ürünleri beğenmiş ve almaya karar vermiştik, ancak ellerinde 160 lık baza olmadığını söylediler. Halbuki o ana kadar zaman harcayarak ürünlere bakmış, pazarlığını da yaparak almaya da karar vermiştik. Ürünün olmadığı son dakikada çıktı ortaya. 1 saatimiz boşa gitmişti bile! Bari 150 lik olanlarını alalım demiştik. Bu kez ilkin depolara soruldu ve ürünlerin olduğu teyidi geldi. Yani ürünleri almaya karar vermeden ve pazarlığına girişmeden ellerinde olup olmadığını öğrendik. Güya! Ellerinde olmadığından haberleri yokmuş vesselam. İşte 150lik başlık yok diye kaç saatimizi de bu taşınma esnasında heba ettiler.

Ertesi gün İstanbul’daydık. Eşyalarımız bir yandan yerleştirmeye çabalarken bir yandan da temizlik yapıyorduk. Taşınmak zor iş. Hele ki tecrübesiz bir nakliye firmasına teslim olmuşsanız daha da beter! Dönelim esas konuya. İstikbal’in Denizli’deki mağazasını arayarak servis telefonunu aldık. Aradık. Bir sürpriz de burada bekliyormuş bizi! Servis yetkilisi kurulumun ücret karşılığı yapılacağını söylüyordu. Tamam, prosedürleri böyle olabilir, ama Denizli’deki istikbal mağazası bizi bu konuda uyarmadı ki. Uyarmayı bırak kendileri şöyle söylediler: “Orada kurulumunu ücretsiz yaptırabilirsiniz, bir sorun olmaz, hatta taşıma firması da kurabilir” diye… Hem kel, hem fodul! Allah hepsini bildiği gibi yapsın demekten başka yapabileceğim bir şey yoktu, üstüne üstük İstanbul-kartaldaki servis parasını versek bile 3-4 günden evvel gelip yatağımızı kuramayacağını söylüyordu. Tam “yeme de yanında yat” durumu! Paranla rezil olmak dedikleri bu galiba. Hatta üstüne üstlük “yahu 3 gün yerde mi yatacağım, kendim kuruvereyim” dersek garanti kapsamından da çıkıyormuş, bunu da Denizli’deki servis elemanı belirtmemişti iyi mi. İyi! Hem de çok iyi! Ben böyle yarım yamalak iş görmemiştim, görmüş oldum.

Bazamı İstanbulda kurdurmak için Denizli bayiinden İstanbul servisinin numarasını istediğimde İzmir bayisinin numarasını vermelerinden, istanbuldaki yetkili servise 3-4 telefon trafiğinden sonra ulaşıp bu olumsuz cevabı almamdan ve bunlar için cep telefonumdan ödediğim telefon ücretimden bahsetmek tüm bunlardan sonra çok basit kalıyor. Her ne kadar yarım saati aşkın telefon görüşmesinin faturasından cebim yanacak olsa da gönlümün yanmış olması daha mühim şahsi kanaatime göre. Çünkü o gün telefondaki yetkilinize bu durumun hoş olmadığını ve olanlardan şikayetçi olacağımı söylediğim halde “sarı çizmeli Memed Ağa” kadar da değerimizin olmadığını sayenizde/sayelerinde anlamış bulunmaktayım. Bugüne değin bekleme nedenim “belki insan yerine konuluruz da bir telefonla bile olsa özür dileyen bir yetkili çıkar” şeklindeki iyi niyetimdir… Ki ”Ben yandım eller yanmasın”…

Pazarlığını yaptığın ürünün elinde olmadığını son anda söyle. Elinde var diyerek parasını aldığın ürünü elinde yok diyerek teslim etme. Eğer orada açtırıp kurdurtmazsan garanti kapsamından çıkacağını belirtme. Oradaki kurulum harici servisin ücretli olduğunu söyleme. “Parasıyla değil mi ulen, veririm, kurdurturum” diyemeyeceğini de söyleme. Ben bu işi beğenmedim doğrusu. Şimdi de dilime şu reklamlarındaki slogan dolandı: Rahatlığın adresi İstikbal'de yaşanacak çok sey var .

Murat HACIOĞLU

***

NOT = Apar topar gelip böyle içinizi karartmak istemezdim doğrusu."Ulen kaç gündür neredeydin sen bakem" diyeniniz varsa kişisel sitemde "İstanbul Açılımı" güncesi ile az da olsa bilgi veriyorum. Etraflıca bilgi isteyen mesaj yazsın :)))

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..