Yeni Köşe Yazıları / Okuma Özürlü Toplumun Dizi Oyuncuları, Futbolcuları ve Yazarları

Hemen her gün magazin ya da spor sayfaları onlarla dolu. Kiminle geziyorlar, hangi gece külübündeler, nasıl evlenip nasıl hemen boşandılar veya hangi lüks daire – villayı satın aldılar? Kim bunlar diye soracak olursanız toplumumuzun başta gelen gözdeleri; dizi- sinema oyuncuları ve az buçuk topa vurmasını bilip, milyon dolardan kapı açan futbol oyuncuları..Bilinçli TV izleyicisi veya dünya futbolunu iyi bilen futbol seyircisinin adını bile duymadığı isimlere bir itibar, bir itibar..”Falan dizide filanı canlandıran feşmekan  x gece külübünde kız arkadaşıyla objektifimize yakalandı” ya da “Önemli maç öncesi tavernada döktüren ünlü futbolcu..”

            Ne yazı ki toplumumuz Yaradan’ın “Oku” emrine rağmen okumayı sevmeyen ve hatta okuma özürlü bir toplum olması, bütün okuma eyleminin sosyal medyadaki birkaç satırdan ibaret olduğu için en çok değer verdikleri kişilikler bunlardan ibaret. Yazarlara gelince, bu ülkede zaten kısıtlı olan “Gerçek yazarlar” adeta yok hükmündeler. Çok azı bir şekilde çok satan kitapların sahibi olduklarından “oyuncular gibi şan ve şöhret sahibi “ olsa da, geri kalan tüm eli kalem tutanlar kahredici bir umursamazlık, ilgisizlik ve terk edilmişlik içindeler.

            Düşünün ki, bir yıl, iki yıl emek verip bir kitap yazıyor, yayınlatacak bir yer bulamıyor. Veya dişinden tırnağından arttırdığını, bin baskı için binlerce lira isteyen sözde yayınevlerine kaptırıyor. Bir şekilde yayınevine kabul ettirse bile telif hakkı “Hak getire”. Lütfedip 30-40 ücretsiz kitap alma hakkı veriyorlar. İki yıllık emeğiniz boğazda bir yemek etmiyor yani.

            Devlete gelince, yazarlara hemen hemen hiçbir destek yok.Olsa olsa bazı desteklerden  iktidar sahiplerine yakın olanlar faydalanabiliyor.Kağıt dışarıdan dolarla geliyor, KDV- ÖTV üst üste..O kadar ki kendi kitabınızı kendiniz yayınlatıp satmak isterseniz ISBN ve bandrol alamıyorsunuz. İlle de bir yayınevinden çıkması gerek.”Adam basmıyor, ne yapayım?” derseniz “Sen de yazma kardeşim “ diyorlar “Herkes gibi oyuncu ya da futbolcu olmaya çalış”

            Yaşadığımız bunca krizlerde bu sakat anlayışların payı yok mudur sizce?

***

     Fenerbahçe'nin Yeni "Genç Semih'i"  Barış..

               Altyapı da Kıpırdanma: UEFA’nın finansal fair play uygulaması sıkılaştırıldı ya, süper lig takımlarımız da sıkıştılar. Yıllarca Avrupa’nın, Brezilya’nın “Off-Road futbolcularına” milyonlar döke döke borçlar gırtlağa dayanınca “Yağmur yağdı böyle oldu” misali genç yetenekler kıymete bindi. Önce Fenerbahçe’de Ali Koç’un teşvik ettiği bu hayırlı gelişme diğer bütün takımlara yayılacak gibi.Birinci ligde oynayan Altınordu bu işin duayeni zaten.Fener’in yeni “Genç Semih’i” Barış oradan yetişme..İsterse yayılmasın, hovardalığın sonunda yüklü cezalar alıp, Avrupa’dan dışlanmak da var.

            UEFA’nın zorlamasıyla belki de alt yapılardan gelip, A takımında sürekli oynama fırsatı bulan genç yetenekler yarınların büyük yıldızları olacaklar. Tabii bundan en çok milli takım istifade edecek.2002 gibi bir jenerasyonun çok daha iyisini yakalayabileceğiz.

            İşin üzücü tarafı şu ki, bu ülkede her şeyi dışarıdan bir zorlamayla yapıyoruz.Kendi isteğimizle değil..