Yeni Köşe Yazıları / Uzak Geleceğin Savaşları, Orta Öğretimde Teknoloji Dersleri II, Milli Takım

Uzak Geleceğin Savaşları: Savaşlar hayatın bir gerçeğidir. Mağara devrinden insanoğlunun galaksiye yayılacağı zamana kadar birbirleriyle devamlı bir cidal içinde olmuştur ve gelecekte de olmaya devam edecektir. Bir farkla ki, giderek öldürülen insan sayısı sürekli artmıştır. Bu bakımdan mağara adamının  taş uçlu mızrakla öldürdüğü birkaç kişi ile Hiroşima’ya atılan tek bir bombanın kitle halinde yok ettiği yüzbinler arasında sadece sayısal bir fark vardır o kadar.

Yukarıda da değinildiği gibi bilim ve teknolojinin gelişmesi, insan bilinci ve bilgi birikiminin ileri düzeylere varmasıyla savaşlar yine de devam edecek midir? Binlerce yıllık dünya tarihi bize “Hayır” diyor. Bu gerçek karşısında savaşlar 21.Yüzyılda da devam edecektir, 22.ve 25.Yüzyıllarda da..

            Amerikalı ünlü bilim kurgu yazarı Joe Haldeman’ın “Bitmeyen Savaş” adlı romanında  bu soruya cevap aranıyor. Haldeman kitabında, yıldızlararası yolculuğu çökmüş yıldızlar vasıtasıyla uzay-zamanda sıçramalar yaparak gerçekleştiren insanoğlunun; hemen galaksiyi kolonileştirmeye başladığını ve karşısına çıkan diğer uzaylı güç Thuranlarla (Okunuşu Turan’dır. Bizim Turan kelimesini mi çağrıştırıyor acaba?) savaşlarını anlatıyor. Görelilik yasası dolayısıyla dünya zamanıyla yüzlerce yıl süren bu savaşlar; gemi zamanıyla birkaç yılda olup bitiyor. Sonunda insanlarla Thuranlar anlaşıp galaksiyi paylaşıyor.

            Jül Vern’in 150 yıl önce yazdığı bilim kurgu öyküleri çoktan gerçek oldu. Haldeman’ın ki neden olmasın?

***

 Orta Öğretimde Teknoloji Dersleri II: Önceki yazımızda orta öğretimde teknoloji derslerinin neden gerekli olduğunu anlatmıştık. Bu defa nasıl olması gerektiği hakkında görüşlerimi paylaşacağım.Bir defa, bu dersler Endüstri Meslek Liselerinde olduğu gibi mesleğe yönelik olamayacaktır. Bu iş için zaten okullarımız var. Bizim öngördüğümüz dersler orta öğretimdeki gençlerimize bilim teknolojinin cep telefonu veya tabletlerden ibaret olmadığını anlatmak, çağdaş ve gelecekte olası teknolojileri tanıtmak, teknoloji geliştirme, Ar-Ge, İnovasyon gibi kavramları öğretmek ve bu konularda kitap okumalarını, araştırma yapmalarını teşvik etmektir.

Gelişmiş Batı ve Pasifik Havzası ülkelerinde yapılan tam da budur. Öğrenciye benimsetilen ve hatta tutku haline getirilen bilim ve teknoloji sevgisi üniversitelerde yetkin mühendis ve bilim adamları yetişmesine, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında ise ortaya göz kamaştıran ürünler ve hatta icatlara evrilmesidir.

Gelecek yazımızda sistemin uygulaması hakkında birkaç söz edeceğiz.

***

 Milli Takımda Milli Sabır: Çalıştırdığı her takımda önemli başarılara imza atan Lucescu henüz milli takımda beklenen çıkışı elde edemedi. Bunda Rusya gibi gerçekten bir futbol deviyle  oynayıp da iki maçta da yenilmek, tamamen genç ve birbirini çok tanımayan bir kadro kurmak başrol oynadıysa da, spor basının adetleri olduğu üzere sabırdan yoksun eleştirileri de etkili oldu.

Gerçekten de yeni göreve gelen bir futbol adamına en fazla üç dört maç tahammül edilir. Yendiyse göklere çıkarılır, eğer yenildiyse tu kaka.. Durun bakalım, adam yeni geldi, yeni bir takım kuruyor. Biraz sabredelim bakalım ne olacak diye düşünülmez.Adamı yıpratır, yıpratır, derken o istifa eder gider, bir başkası gelir.Her şey milli eğitim bakanları gibi silbaştan olup sürüp gider.

Bu nedenle bir futbol dehası olduğu şüphe götürmez Lucescu’yu en az 2022 Dünya Kupası elemeleri sonuna kadar sabredip ondan sonra konuşalım.