Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '07

 
Kategori
Güncel
 

Yeniden başa döndük mü?

Yeniden başa döndük mü?
 

Cumhurbaşkanı, "Anayasa'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun"u, Anayasa'nın 175. maddesi gereğince halk oyuna sunulmak üzere Başbakanlığa göndermiştir. Ayrıca, adı geçen kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını da beyan etmiştir.

Pakette, genel seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını, meclisin üye tam sayısının üçte biri ile (184) toplanmasını, cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıla indirilmesini, bir kişinin en fazla (5+5) iki defa cumhurbaşkanı seçilebilmesini, meclis içinden ve dışından adaylık için en az, 20 milletvekilinin teklifinin gerektiğini vs. içeren maddeler bulunuyor.(muş)

CHP zaten, 5660 sayılı Kanun'un ikinci görüşmesinde oluşturulan düzenlemelerin, ''Anayasa'ya aykırı eylemli İçtüzük değişikliği'' olduğu iddiasıyla yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Meclis, aynı yasayı tekrar kabul edip 5678 sayı ile Cumhurbaşkanı'na sunmuştur. Gelen haberlere göre raportör, yasanın, iptali yönünde görüş bildirmiştir. Ayrıca yasal süre dolmadan mahkemeye giden CHP' nin, başvurusunun reddini de istemiştir. Bu başvuru reddedilse bile sırada Cumhurbaşkanı'nın başvurusu beklemektedir.

Başbakanlığa gönderilen değişiklik paketinin Resmi gazetede yayınlanmasından ancak 120 gün sonraki ilk pazar günü referanduma gidilecektir (miş). Bu da seçimlerden çok sonraya kalmaktadır. Herhalde bu sebeple olacak meclisin hükümet tarafı, 120 günlük süreyi, 45 güne indiren bir değişiklik yasası daha hazırlamış ve onaylaması için Cumhurbaşkanı'na sunmuştur. Şimdi o da Çankaya'da beklemektedir.

Her şey yolunda gider de yani, Anayasa Mahkemesi;" Yasa, her yönüyle kurallara uygundur, iptale mahal yoktur" derse Cumhurbaşkanlığı seçimi genel seçimlerle birleştirilecektir, deniyordu, şimdi öyle olmuyor (muş). Cünkü cumhurbaşkanı Anayasa değişikliğinin referanduma sunulmasını istemiş. Fakat burada da karşımıza, anayasa değişiklik paketinin Resmi Gazete'de yayınlanmasından itibaren geçmesi gereken 120 günlük bir süre çıkıyor. Bu süreyi 45 güne indiren değişiklik yasası Cumhurbaşkanı'nca onaylansa bile, seçim yasası çerçevesinde olduğu için, kanunlaşmasından bir yıl sonra yürürlüğe girecektir.(miş)

Buradan, iktidar vekillerinin oluşturduğu meclis tarafının; engelleri aşmak için yeni yollar denerken, ana muhalefet vekillerinin oluşturduğu meclis tarafının ve Cumhurbaşkanı'nın da, bu resti görerek iktidara yönelik, yeni rekor sınamaları icat etmekte olduklarını anlayabilirsiniz. Bu kadar karmaşık bir ali cengiz oyununun içine yasaların, Anayasa Mahkemesinin, kanun tekliflerinin girmesinin ne kadar girift bir durum oluşturduğunu farketmişsinizdir. Maksadım da zaten bu karmaşıklığı çözmek değil, anlatmaktır.

Şimdi plağı tersine çevirelim. Anayasa Mahkemesi ya CHP'nin, ya da Cumhurbaşkanı'nın veya her ikisinin başvurusunu kabul eder, herhangi bir yönden aykırılık bulur ve yasayı iptal ederse, yeniden başladığımız noktaya dönmüş olacağız.

Burada, hukukçuları ikiye bölecek ve her zaman olduğu gibi resmi ideolojiden yana görüş bildirenleri haklı çıkaracak bir durum da sözkonusudur. Resmi Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe girmemiş bir metin iptal edilebilir mi? 5678 sayılı yasa metni Cumhurbaşkanınca, halkoyuna sunulmak üzere Resmi gazetede yayınlanması için gönderilmiştir. Metin, halk kabul ederse yasalaşacaktır. Şu anda yürürlüğe girmiş bir yasa yoktur. Anayasa Mahkemesi, olmayan bir şeyi nasıl iptal edecektir? İptal yönünde karar bildirecekse, meseleyi başka yönden ele alacak demektir. Mesela, yeni içtüzük ihdası gibi.

Bu konuyu kafalarına danışanlar olumlu, kuyruklarına danışanlar hem olumlu, hem olumsuz cevap alacaklardır. Çünkü kuyruk esnektir, her yöne döner. Sinekleri kovmak için canım.

Sonuçta kahir ekseriyet, cumhurbaşkanı seçiminin meclise kalacağı kanaatini taşıyor. Eğer seçimler yapılır, vekiller mazbatasını alır, meclis toplanırsa ilk işi, kendi başkanını ve ülkenin cumhurbaşkanını seçmek olacak. Acaba meclis bu görevini yapabilecek mi?

Anayasa Mahkemesi'nin ortaya çıkardığı fiili durum, (367 şartı) meclisin bu seçimleri gerçekleştirmesine imkan verecek mi? Bir veya (anlaşabilen) iki parti 367 yi aşamadığı sürece, meclis aritmetiği ne olursa olsun, bu seçimler yapılamayabilecektir. 150 milletvekili olan bir parti nasıl meclisi terketme hakkını kullanıyorsa, 200 milletvekili olan bir parti de aynı şeyi yapıp seçimi kilitleyebilecektir. Eğer iş inada binerse, çok yakında yine bir seçim var demektir. Madem her şey ilk bozulduğu noktada kalacak idiyse, mecliste yapılan bu kadar uğraş, kavga, yumruklaşma, sataşma niçindi?

Şimdi ellerimizi başımızın arasına koyup sağdan, soldan, yukarıdan, aşağıdan gelen seslere kulaklarımızı tıkayalım. Vicdanlarımızla beyinlerimiz arasında bir bağlantı kuralım ve kendi kendimize soralım. Biz ne yapıyoruz? Gerçekten bu yaptıklarımızla sosyal, siyasal, idari bir rahatlamanın yollarını mı açıyoruz, yoksa düğümü daha da kör hale getirerek, kendi kendimizi bir çıkmaza mı sokuyoruz?

Kurumlarımız ve siyasi partilerimiz, sıkıntıların giderilmesi konusunda birbirlerine destek mi oluyorlar, yoksa siyasal ve ideolojik ikbal uğruna ülkenin geleceğine köstek mi oluyorlar? Evet herkes bir yerleri ve bir şeyleri kurtarmanın mücadelesini veriyor. Fakat kurtarılmak için mücadeleye konu edilenler arasında millet ve onun geleceği yok. Meşhur sözdür:"Tok, açın halinden ne anlar?"

Not- Olayın aşureye benzemesinde benim ve medyanın hiç bir suçu yoktur. Bütün iş, tabii hukukun ve siyasi makanizmanın yapaylaşıp, bir doğal afet biçimine dönüşmesinden kaynaklanmaktadır. Akıl, hukukun ve siyasetin sonuçlarını kestirememektedir. İnanmıyorsanız bu konuyu ele alan bütün yazarları okuyun. Ben onlardan daha mı akıllıyım da, her şeyi doğru yazacağım? Hadi geçmiş olsun.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..