Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yiğit düştüğü yerden kalkar

Yiğit düştüğü yerden kalkar
 

Bazı aksiyon filmlerine de konu olmuştur, olası bir savaş durumunda PENTAGON’un (ABD Savunma Bakanlığı) uygulamaya koyacağı senaryoların başında Başkan ve Başkan Yardımcısını emniyete almak gelir. Başkan Yardımcısı hemen götürülüp bilinmeyen bir adreste koruma altına alınır. Başkan da büyük olasılıkla dünyanın en gelişmiş ve güvenilir uçağı olan Hava Kuvvetleri-1 (Air Force One) uçağı ile havalanır. Burada düşünülen ülkenin en üst otoritesini güvene alıp komuta ve yetki zaafı yaşamamaktır. Her durumda bu yetkililerden biri hedef olsa bile diğeri yerini alabilecektir.

***

Buna benzer senaryolar bütün ülkelerde hazırlanıp planlandığı gibi, ülkemiz silahlı kuvvetleri tarafından da benzer hazırlıklar kuşkusuz yapılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gerek bulunduğu coğrafyanın stratejik önemi, gerek enerji yataklarına olan yakınlığı ve gerekse komşularından kaynaklanan tehditler nedeniyle sürekli olarak bir güvenlik endişesi yaşamış ve büyük fedakarlıkları göze alarak büyük ve güçlü bir orduyu sürekli hazır tutma gereği hissetmiştir.

Türk Silahlı kuvvetleri gerek sayısal büyüklüğüyle, gerek sahip olduğu mühimmat ve harp teknolojisiyle ve gerekse eğitimi ve yetkinliğiyle dünyanın en güçlü orduları arasındadır. Bu gücün caydırıcılığı seksen altı yıllık cumhuriyet tarihimizde bizi her türlü saldırı ve tacizden uzak tutabilmiştir. Güçlü ordumuzun düşmanlarımıza verdiği gözdağı barış içinde yaşamamıza neden olmuştur. Ancak ne yazık ki, barışın ve huzurun teminatı olan Silahlı kuvvetlerimiz de son zamanlarda garip bir şekilde yıpranmaya ve yıpratılmaya başlanmıştır.

***

Son günlerde gündemin en önemli konusu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a karşı planlandığı iddia edilen suikast girişimi. Bu konu basın yayın organlarında uzun uzun yazılıp konuşulduğu için herkesin malumu. Ama henüz gerçekliği bile kanıtlanmayan böyle bir iddia için Türk Silahlı Kuvvetlerini adeta linç etmeye kalkmak anlaşılır gibi değil.

Askerin Bülent Bey ile ne alıp vereceği olabilir ki?

Bir ülkede demokrasi dışı yöntemlere itibar etmek isteyen askeri güçlerin o ülkenin yetkileri bile belirsiz olan bir başbakan yardımcısını hedef seçmesi ne kadar inandırıcıdır?

Böyle bir iddianın peşinden devletin olası bir savaş durumundaki tedbirlerinin planlanıp saklandığı mahremini deşifre ederek ne kadar demokrat ve hukuğa saygılı olduğumuzu mu kanıtlayacağız?

***

Bazı çok bilenler televizyonlarda ahkam kesmeye devam ediyorlar:

“Bu bir kontr-gerilla teşkilatıdır. Olası bir Sovyet işgaline karşı halkı örgütleyip gerilla savaşı yapmak için kurulmuşlardır. Bunun için gizli silah depoları ve sivil güçler oluşturmuşlardır…”

Lafın manası açık; Seferberlik Tetkik Kurulu ve bu kurulun Bağlı Bulunduğu Özel Kuvvetler Komutanlığını illegal bir yapılanma olarak gösterip hem özel kuvvetleri, hem de Genel Kurmay Başkanlığını yıpratmayı hedefliyorlar.

Bunlar bilmezler mi ki, Sovyetler dağılalı on yılı geçmiştir. Yine bilmezler mi ki, Özel Kuvvetler Komutanlığı doğrudan Genel Kurmay ikinci başkanına bağlı çok güzide bir birliktir.

Belki de bazı kuyruk acıları var…

***

Bağımsız Türk yargısı elbette gereğini yapacak ve gerçekleri ortaya çıkaracaktır. Ama tutuklanan PKK yandaşları için yürüyüşe geçen bazı barolar bu konuda yapılan yargısız infazlara karşı sessiz kalarak aslında hangi hesapların peşinde olduklarını göstermiyorlar mı?

***

Son söz; ne güzel atasözlerimiz var:

“Keser döner, sap döner, gün olur, hesap döner.”

“Sel gider, kum kalır.”

“Sular mecrasında akar.”

“Yiğit düştüğü yerden kalkar...”

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..