Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '06

 
Kategori
Felsefe
 

Yılan ve güvercin

Yılan ve güvercin
 

Yılan ve güvercin, ejderha ve kartal; varlığın perde arkasında yaşayan tarihten eski iki canlı. Yılan ve güvercin; yer ve gök, ateş ve ışık, dişi ve erkek, madde ve mana, elektrik ve manyetik, toprak kokan kök ve çiçek açan yaprak, yerin en ücra köşelerine sürünüp sinen magma ve göğün mavi enginliklerinde süzülen bulut, tüm bedeni yaşam enerjisiyle kaplayan şehvet ve ruhun tüm evrenle bağ kurmasını sağlayan sevgi ve şefkat. Yer ile gök, ikisinin buluşmasıyla birleşir ve başlar yağmaya hayatı soluklayan yağmur.

Androjen (cinsiyetsiz) görünümüyle yılan, içinde – bedensel cinsiyeti ne olursa olsun – erkek ve dişi prensipleri uygun şekilde birleştirip harmanlayan uyanmış insanın bilgeliğinin simgesidir. “Çift cinsiyetli olmaktan da öte, dairesel güneş cinselliğine ulaşarak, çocuk saflığına bürünmenin sembolü olan yılan, kendi kuyruğunu ısıran görüntüsüyle, kusursuz ve eksiksiz kapalı cinselliğin simgesidir. İnsan mükemmelliğinin, elde edilmesi son derece güç, koruması daha da güç olan doruğudur bu" [Cuma ya da Pasifik Arafı, Michel Tournier, Çn. Melis Ece, 2004]. Yılan yenileniş demektir, kabuğunun değişmesi ve derisinin tazelenmesiyle yeniden doğuş demektir, omurilikteki gizli hayat iksiri demektir. Tamlığa ermiş bu yeni ben, “ka’nın” (ışık beden, enerji beden) yaptığı sonsuzluk yolculuğundaki yeni durağıdır artık. Osiris’in Horus olarak yeniden doğuşudur bu [1]. Işıldayan fotonik bir yaşam formundaki genetik belleğin çözünmesi ve tırtılın kozasından kelebek olup uçmasıdır bu. Yer ile gök bir aradadır bu yolculukta. Nil’in gökteki yansıması olan Samanyolu’nun yılansı kıvrımlarından kendi içine bükülü diğer tüm galaksilere uzanan. Her bir galaksi canlı bir organizmadır bu anlamda. Yılanın kabuğunu değiştirmesi güneşin hareketinden bağımsız değildir zira[2]. Ölüm ise yepyeni bir başlangıçtır bu anlamda, ölünün kuşruhunun, Horus Şahini olarak Maspero isimli yılanın (sırat köprüsü) karanlıklı kuyruğundan girip ağzından çıkarak sonsuz aydınlığa açılmasıyla bu defa.

Saflık demektir güvercin, asalet demektir kartal. Uçarken kanatların açılıp tüm gökyüzünü kaplamasının özgürlüğüdür bu. Güvercin ruh demektir, nefes demektir aynı zamanda. İnsanla, onu ruhundan üfleyerek yaratan Tanrı arasındaki gizemli bağdır nefes. Bedenin her hücresi nasıl ki kan yoluyla her an nefesin yenileyici ve temizleyici özelliğine muhtaçsa, ruhun hücreleri de O’nun varlığından esen manevi rüzgâra muhtaçtır. İman gayba yani bilinmeyenedir der Kur’an-ı Kerim; inanmak anlaşılmaz, hissedilir ve yaşanır. Bir akşam vakti ay ışığında yüzünü esen meltemin sıcaklığına verip içten derin bir nefes alma kadar kendindendir bu duygu. “Nasıl” sorusunu Tanrı’yı elinde çekiç ve çiviyle imgeleyerek çözmeye çalışmaktır birçok insanın içine düştüğü yanılgı, oysa Tanrı “nasıl” sorusunun dâhil kaynağı olan kutsal yaşam ışığıdır.

“Ruh, Rabbinin emrindendir” der yine Kur’an-ı Kerim. Rab programcı demektir bir anlamda, emir ise komut demektir kelime anlamı itibariyle. Kısaca ruh, bilinçli soyut bir yazılımdan ibarettir. Her bir matematiksel fonksiyon da ruh demektir bu bakış açısıyla. Örneğin girdinin karesini alan bir yordam için, üç elma veya beş gezegen olması fark etmez, bu soyut yordam dokuz elma veya yirmi beş gezegen olarak enkarne olup somutlaşabilir. Her bir insanın da onun sonsuzluktaki anlamını belirleyen bir tanımı vardır, bu tanım zaman ve mekân sınırlarını aşan en duru ve en yalın bir tanımdır, bu o insanın ruhudur, bu o insanın gerçek adıdır. Sonsuzlukta parıldayan bir yıldızdır artık o insan, Osiris’in bedeni ve ışığını oluşturan. Bu ruhun kendini tanıması ve tüm Varlığın Ruhuyla bütünleşmesidir insanoğlunun yeryüzündeki ödevi. Uyanışını tamamlayan ve yeniden doğan bu soyut bilinç için ise tek yaşam formunun artık insan olduğunu düşünmek ise çok kısıtlayıcı görünmektedir. Ne dersiniz, cennette öğrenme var mıdır?

[1] Eski Mısır mitolojisine göre, İsis, kardeşi tarafından öldürülmüş olan sevgilisi Osiris’in tüm Mısır’a dağılmış ve onüç parçaya ayrılmış bedenini – üreme organı hariç, çünkü onu nehirde bir balık yutmuştu – yeniden bir araya getirmiş ve onun Horus olarak dirilmesini sağlamıştı. Doğan her şeyin simgesi olan Osiris, Mısır inanışına göre ölüm sonrası tüm ruhların huzurunda toplanarak kutsal Maat terazisinde (terazinin bir kefesinde ölünün vicdanı, diğer kefesinde ise Maat yani gerçeğin tüyü bulunur) hesabının görüldüğü kişidir; ölüler Osiris tarafından kutsanarak sonsuz yaşama kavuşurlar. Ayrıca Mısırlılar her canlı varlığın, doğumundan, hatta adının annesi tarafından bile söylenmesinden önce, sonsuzlukta ona kazındığı için depo ettiği ve varlığının derinliklerinde bir parlaklık olarak sakladığı “ka” isimli bir ben kavramına, ışık ve enerji bedenin varlığına inanırlardı. (Mısır’ın Ölüler Kitabı, Kozmik Yayınları, 2004)

[2] Maya kültüründe göksel cisimlerin her biri birbiriyle iç içe bağlıdır, büyük olan küçükle, daha fazla enerjisi olan daha azla ve güneş etkisini bitmeden üzerimizde nüfuz ettirir. Tüm gök âlemi tek bir bütünden ibarettir ve zaman bir çeşit kalp atımı gibidir. Takvim iç içe örülü iki zaman döngüsünden oluşur, toplam 1.366.560 gündür ve bildiğimiz 365 günlük müphem yıl ve 260 günlük özel bir yıl olmak üzere iki zaman dilimine bölünmüştür. Bu özel yıl, güneş üzerindeki lekelerin yaydığı, çoğu yer küre etrafındaki Van Allen kuşakları tarafından yutulan radyasyon yayımına göre hesaplanmıştır.

Mayalılar bu derin bilgeliği yılanlardan almışlardır, Ulu Ejder’in (Ahuh Can) bilgeliğinden. Geometri bu açıdan çıngıraklı yılanın üzerindeki desenin izlenmesinden ibarettir; oluşacak zig-zag desenini 3 boyutlu perspektiften ele
alacak olursanız ortaya bir piramit şekli çıkacaktır. Yılanın derisinin yenilenmesi ve dişlerinin yeniden uzaması, güneşin en güçlü olduğu anda vuku bulacaktır; yer ile gök birbirinden ayrı değillerdir, iç içedir.

 
Toplam blog
: 72
: 1949
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Yazar 1975 Ankara doğumludur. Monterey Postgraduate School / California'da bilgisayar bilimi dalı..