Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yılbaşı muhasebesi

Yılbaşı muhasebesi
 

Her gün güneşin doğuşuyla birlikte, aydınlanan dünyamızda bir günün heyecanını yaşıyoruz. Güneşin batışıyla da gecenin esrarengiz örtüsüne bürünüyoruz. Huzur dolu bir evde, sıcacık bir yatağın yerini doldurabilecek başka bir mutluluk malzemesi düşünemiyorum. Aynı geceler kimilerinin üstüne ise maalesef bir kâbus gibi çöküyor.

Gece ve gündüzün oluşturduğu bu 24 saatlik süre, yılda 365 kere tekrarlanıyor. Bir açıdan baktığınızda sıradan bir olay. Ama her gün bizim için öylesine birbirinden farklı ki... Ne gökyüzündeki bulutlar, ne ağaçlardaki yapraklar, ne kafamızdaki düşünce, ne kalbimizdeki duygu, hiçbir zaman aynı kalamıyor.

Birbirinin tekrarı mahiyetindeki günler, haftalar, aylar ve yıllar, bu sürekli değişkenliğin farklı motifleriyle, dünyadaki altı milyar insanın hayalinde sonsuz sayıda istekler oluşturuyor.

Hayat bu arzuların gerçekleşmesine, yetmesini arzu ettiğimiz bir zaman dilimi. Yarına mutlaka yapacak yeni bir işimiz var... Hem daha güzeli, daha iyisi....

Bu heyecanla insanlar, 60-70 yıllık ömrü, nasıl geçtiğini anlamadan tüketiyorlar. Yoksa yaşamak bir işkence haline gelirdi bizim için.

Hayatımızda kaderimizi etkileyen belli dönüm noktaları var. Ergenlik, evlilik, tahsil, askerlik, iş gibi. Ve sürekli karşımıza çıkıp bizi uyaran ara duraklar... Haftabaşı, aybaşı, bahar, yaz, kış ve yılbaşı...

İşin dinî, siyasî, ticarî yönü bir tarafa, yeni bir yıl, yeni bir heyecan demek. Sanki hayata yeni başlıyormuşcasına hepimiz yeni planlar yapıp, yeni uygulamalar için kendimizi hazırlıyoruz. Verdiğimiz sözü çoğumuz tutamasak da, kendimize bazı prensipler koyuyoruz.

Aslında bu prensipleri seçerken, geçmiş yılın olaylarından esinlendiğimizi, yapmamız veya yapmamamız gereken bazı şeyleri, önceki yılın seyir defterine bakarak ajandamıza kaydettiğimizi unutmamalıyız.

Bu da ister istemez, geçen yılın bir muhasebesini yaptığımızı gösteriyor.

Ben bir yılın muhasebesini yapmaya başladığımda aklıma ilk gelen şey, hayattan bir senemin daha eksildiği oluyor. Bu öyle az buz bir şey değil. Hayatı hiç bitmeyecek, tükenmeyecek bir zaman ambarı zanneden genç çocuklar dışında, sayılı günlerden oluşan ömrün bir sonu olduğunda kimsenin şüphesi yok.

Ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım, çok nadir bazı insanlar gibi hayata "dalya" bile desek, önünde sonunda bu dünyaya veda edeceğimiz kesin bir gerçek. Bu yüzden geçen bir yılın heyecanı, bence gelen yıldan daha fazla insanı etkilemeli. Etkilemeli ki yeni yılın kıymeti daha iyi bilinsin, daha iyi değerlendirilsin.

Şirketler nasıl ki yıl sonunda hesaplarını kontrol edip kâr ve zarar durumlarını gözden geçirerek, yeni stratejiler belirleyerek, yeni yılı daha verimli geçirmenin yollarını arıyorlarsa, insanlar da bir nefis muhasebesi yapıp insanlığın hakkını ne kadar vererek bir yılı geride bıraktıklarını, nelerden, nasıl mutluluk duyduklarını, bu güzellikleri kimlerle, nasıl paylaştıklarını ve en önemlisi de başkalarının mutluluğuna ne kadar katkıda bulunduklarını hesaplamak zorundalar.

Sadece alışveriş yapıp yeni giysiler almanın, çam ağacı süslemenin, yeni yıl şerefine bir iki kadeh içmenin, sabahlara kadar eğlenmenin, ne geçmiş yılı, ne gelecek yılı değerlendirmeye zerre kadar faydası ve katkısı olmadığının bilincinde olmak gerekiyor.

Unutmayalım ki, düzenli, planlı ve prensipli insanların hayatları, maddî açıdan da, manevî açıdan da daha zengin ve daha tatmin edici özelliklere sahiptir.

"Felekten bir gece çalmak" dahi onlar için farklı bir hazzın yaşanmasına sebep olabilir.

Oysa her gecesi laylaylom geçen insanlar için, yılbaşının böyle bir anlamı bile kalmamış demektir.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..