- Kategori
- Şiir
Yoksul zaman söylencesi
netten alıntı
/zar tutar zaman
görmezsen, o olur hep kazanan
bir kelebek, tırtıla dönemez yeniden/
son limana yaklaşıyor gemi
doldur boşalt aynı karanlık su
içimdeki deniz
süzgecimden boşalmıyor bir damla gün ruhu
gittikçe büyüyor yaram
oysa, ne çok gidilecek kıyım vardı daha…
/gece kurşunudur yalnızlık
ki, gecenin şâhidi yoktur/
ân olur siler aklım varlığını
kilidinde döndüğünde anahtar
eski evin kapıları çarpar onu suratıma
geçmiş zamanların ölen ışığı/ndan kalan
karanlığı vurur yüzüme birden
ve kazı başlar yeniden…
u n u t t u m
ne zamandır kazıyorum ruhumu
bitmiyor tükenmiyor katmanları…
ölüm nefesimi sınıyor onunla
dağınık bahçemde acı yeşil bir su
yakıyor, kavuruyor gözlerimi
içimden kayıp giden yaz /kayıp
hiç gelmeyecek bir daha belki de!...
karanlığın tutsağı
sessizliğin tiryakisi ruhum
ne çok darağacı resmetmiş duvarlarına
kandilsiz gecelerin efkârında
kurgulanmış aldatmacası
mutlu olduğu hayali
ve
hayatı örten perdelerin ardında
görmek istemediği karanlık şafak izleri
memnuniyet tiyatrosunun
sıcak, güvenilir koltuğunda
umut susuzluğuyla
cesaretsizliğin bedelini öderken
çıkacağı yolculuğu bekliyor halâ
ve geleceğe zihnini kapayan günler
gitgide soğuyor yaşamda
bilmiyorum hangimiz daha ağırız!
ne ben sırtlayabiliyorum gölgemi
ne de gölgem beni
biz yalnız zaman sarhoşuyuz
ah! zaman
ters yüz edilemiyor geçmişin yüzü
çocukluğumda öpmeye doyamadığım
elma yanaklı yüzün/ün artığı dişlerimde kalan…
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir