Yükseleni Yengeç olan Yengeç kadını: Sapına kadar Yengeç

Sapına kadar Yengeç kadınıdır. Yengeçliğinin üstüne yükselen Yengeçlik, bir de kadınlık eklenince, sapına kadar, safkan, tipik bir Yengeç türü ile karşılaşırsınız. Bu kadın, Yengeç'in tüm özelliklerini en kaliteli düzeyde sergileyecektir. Özellik derken, karşı yanı zorlayan bazı pembe, küçük görünen; ancak çıldırtan özellikler de buna dahildir.

Sapına kadar yengeç kadının yanına girdiğinizde, kendinizi Amazon ormanlarına girmiş gibi hissedersiniz. Öyle ki, başınızın üstünde, gözle  görebildiğiniz gök alanı dışında, dev ve yemyeşil ağaçlardan oluşan bu yağmur ormanlarında; yapraklar arasından sızan güneş ışıkları birden kararacak ve tepenizden varillerden boşanırcasına gözyaşları yağacaktır. Göklerin gürültüsünden sıkılıp bağırdıkça, yağmurlar hızlanacak; siz de neticede bu yağmur ormanının atmosferinin huyunca gitmeyi öğrenmiş olacaksınız. Mecbursunuz; çünkü selden kurtulmanın tek yolu budur.  Yağmur geçtikten sonra ise, Amazon ormanının eşsiz florasının kokusunu içinize çekecek; dalların arasında gökkuşağını görecek; ve bu ormana yine yeni ve yeniden aşık olacaksınız.

Bu Yengeç kadını, daima ve sürekli kararsız olacak; sizden hangi kıyafetin yakıştığı hususunda fikir alıp duracaktır. Kızmayın; yoksa Amazon ormanı muhabbetine yine girebilirsiniz.

Yükseleni Yengeç olan Yengeç kadınının  anası, danası, dayısı, ninesi kıymetlidir. Hatta kim olduğunuza göre kaynanasına bile laf etmeye kalkarsanız, yağmur ormanlarına girdiğinizin resmidir. Bu kadının en büyük silahı, "selnikof" olan gözyaşlarıdır. Ve bu konuda zerre şakası yoktur. Morali düzelene kadar ağlayacak, ağlayacaktır.

İkinci silahı ise, kurşun gibi son derece ağır olan laflarıdır; canınızı yakacak; yetmediğini düşünürse konuşacak, kötüleyecek, toplantılar düzenleyecek, olumsuz propagandanızı yapacak; sizi anlaşmaya zorlayacak ya da kül edecektir.

O bir gün gezmek, bir gün evde durmak, bir gün doğa yürüyüşüne çıkmak, bir gün evde durmak, bir gün yüzmek, bir gün evde durmak, v.s. şeklinde ritmik bir hayat sürecek; bu hayat yolunda ise ısrarlı bir şekilde evde duracak, pişirecek, kotaracak, temizleyecektir.

Bu Yengeç kadınının kıskaçları, ömür boyu boş durmayacaktır. Kah eşinin başının etini, kah kendini sınırlayan ve ayağına dolaşan her türlü ağı, kah uyuz olduğu ve kıskacı taktığı memuru ısıracak, kıstıracak, kıstıracaktır. Bu hırsa haliyle dayanamayan Yengeç'in  kıskaçlarına bir şey olmasa da, kendi beyni ve kalbi de zaman zaman resetlenecektir.

Bu kadın aşırı duygusaldır. Elinde değildir. Severse tam sever. Ali Desidero gibidir. Ancak silerse de tam siler. Ancak silene kadar kıskaçlarıyla kıstıracak, kıstıracak, çıldırtacaktır. Sonunda karşı taraf hala intihar etmediyse bile orası burası epey hırpani hale gelmiş olacaktır. Aşığı bezdiğinde ise Yengeç kadını ondan zaten çoktan vazgeçmiştir.

Evde çocuk yuvası hayalini yaşayan kadınlar, ekseriyetle bu tip arasından çıkar. Antenleri dış dünyayı da algılayan yükselen Aslan kadınının aksine, bu kadının enerjisi evine doğru akar.

Fedakarlıkta Balık ile yarışan; çirkin ördek yavrularını kuzu gibi gören, dünyanın tüm kimsesiz çocuklarını kanatlarının altına verseniz korumaya çalışan, iyi kalpli bir Yengeç karışımıdır.

Dindardır, ancak bu yalan ve riyakar dünyaya da aslında pek uygun değildir. Bu acımasız ve pis dünyada burnu dik, ancak iç dünyası tipiler içinde üşür durur. Onun ruhunu doyuracak erkek de kadın da bulmak pek kolay değildir. Böyle bir erkeği bulsa bile, iki Don Kişot'un böylesi bir dünyada ayakta kalabilirliği tartılışır.

Bu kadın, acayip derecede atalarına düşkündür. Atalarını araştıra araştıra Adem ile Havva'ya kadar gidip; en sonunda da "Aaa, Adem ve Havva ile akrabamışız." diyebilir. Ancak onu sarışın aptallarla karıştırmak büyük bir hata olur. Çünkü zehir gibi çalışan bir zekası olup, verdiği cevaplarla sizi aptal sarışın durumuna düşürebilir. İntikamı acıdır. Kapı gibi iri yarı, kükreyince aslanı kaçırtacak bir adam da olsanız, sapına kadar Yengeç olan bu kadının kıskaçlarıyla ısırılmak istemezsiniz.

Korkunç derecede sır tutar. Kendi özel durumlarını kendinden bile saklamaya çalışır. En kızdığı ve korktuğu şey, sırrının açığa çıkarılmasıdır. Sırrını bilen insanlar vefat ettiğinde, bir taraftan üzülürken; bir taraftan da sırrının o kişiyle mezara gitmiş olmasına sevinecek kadar sırrının bilinmesinden korkabilir. Belki bu abartılmış bir benzetme olabilir; ancak bu derecede sırrı konusunda paranoya sahibidir.

En iyi anneler, ev kadınları, öğretmenler bu kadınlar arasından çıkar. Zihinsel, işitsel, görme, bedensel engelliler , yaşlılar, yardıma muhtaçlar için kendini feda edebilecek meslek mensupları da bunlar arasından çıkabilir.

Su elementinin de yoğun etkisiyle; o kadar kuvvetli hisleri vardır ki "melek" demek gerçekten abartı değildir. Tüm bu mesleklere ek olarak medyumluk da düşünülebilir.

 Kısacası, idare edilmesi zor da olsa; bir eşi daha bulunmayacak; dünyanın yüzü suyu hürmetine ayakta durduğu, kanatsız meleklerdendir.

Haksız yere kalbini kırmanın ekstra günah olduğu bile düşünülebilir; çünkü o kadar ilenir ki düz yolda bacaklarınız dolaşabilir. Eh, o da insan. İlenirse ilenir.

Neticede peygamber değildir.