Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yüzlerdeki öyküler...

Yüzlerdeki öyküler...
 

yanındaki boş sandalye kimsesizliği mi?


Bu şehrin neresini ve neyini seviyorum hiç bilmiyorum....
Beni cezbeden hareketliliği mi, çeşitliliği mi, renkliliği mi?

Bazen çekilmez oluyor.. akıp giden bir kalabalık içerisinde kaybediyorum kendimi. İnsanlar üzerime üzerime geliyor sanki. doğru dürüst yürüyemez oluyorum.

Bazen çok seviyorum.. yalnızca yürümekten bile zevk alıyorum..
Bazen nefret ediyorum.. tek bir adım bile atmak istemiyorum..

İnsanlar içerisinde boğuluyorum sanıyorum...

Yüzlerce insan gelip geçiyor önümden, gözlerim de hep yüzlerinde istemeden...

Oldum olası insanları ve insan yüzlerini incelemekten hoşlanırım.. onların mimiklerini, tavırlarını, olaylar karşısındaki tepkilerini, şaşkınlıklarını, ağlamalarını, gülmelerini... öfkelerini... birbirlerine sarılmalarını, birbirlerini gizli gizli süzmelerini oturduğum yerden büyük bir keyifle ve ilgi ile izlemeyi severim....

Ve... her insanın bir öyküsünün olduğuna inanırım ve hepsinin yüzünde bir öykü bulurum. Gördüğüm yüzlerden öyküler yazarım kendimce. Bazen, daha onların öykülerinin öznelerini bulamadan hayatımdan çıkıverirler.

Derinliklerinde saklı.. sırları olan.. güleç ya da suskun yüzlerde henüz aydınlığa çıkmamış kimbilir ne öyküler saklıdır. kimbilir neler yaşamıştır o yüz? gözlerinden ne çok yaş akmıştır ağlarken ya da gülerken... neler geçip gitmiştir yaşamının içinden... neler kaybetmiştir birşeylerin uğruna..

"ben hiç ağlamam" diyen birini ağlarken yakalarsınız bazen, şaşar kalırsınız..


Bazen gerçek yüzlerinden uzaklaşmış insan sürüleri geçiyor gözümün önünden. Giyimleriyle, davranışlarıyla, yürüyüşleriyle hatta bakışlarıyla yakalıyorum onları. Yüzlerindeki boş ve sahte ifadeleriyle daha ilk satırda bırakıyorum.. onlarla vakit geçirmek büyük bir zaman yitimi.

gereksiz konuşmalar, ego tatmini ve boş laf üretmeler çok can sıkıcı.....

Paranın ve hırsın kirlettiği bir dünya işte..
belki de bu yüzden kimliksizleşiyor bu insanlar..
belki de bu yüzden derin ve kederli öyküler yapışıyor suratlara..

Bu telaş, bu ivedilik niye, niye hep hızlı hızlı yürüyoruz yollarda, nereye yetişmeye çalışıyoruz ki?

Etrafımızdaki yüzleri kaçırıyoruz.
Bize bakan, bizi bekleyen dost yüzü.. çocuk yüzü, yaşlı yüzü, anne yüzü, baba yüzü, eş yüzü..

Bize anlatmak istedikleri çok şeyi kaçırıyoruz belki de, belki de ağızlarını tıkıyoruz.. kederli öyküler yazdırıyoruz bu yüzlere.

Yavaşlamalıyız... böylece yüzleri daha çok görebiliriz.

Yüzlerdeki ifadeler o kadar manidar ki..

Acıları, kederleri, sevinçleri, aşkları, ayrılıkları...
hadi buna ölümleri de eklersek..
yaşadığımız zaman mı öykü oluyor,
yoksa içimizde kendimize sakladıklarımız mı?
ya da;
aslından uzaklaştırdıklarımız mı?

Oysa,
sen hep benim yüzümde....
saklayamadığım öykümün
Öznesi olacaksın...

Resim:Tahir özgür:

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..