Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Zalimin zulmü varsa sevenin Allah'ı var

Zalimin zulmü varsa sevenin Allah'ı var
 

Taksim Gezi Parkı


Son iki üç haftadır müthiş bir zulüm edebiyatıdır gidiyor. Hem polis, hem hükümet hem de RTE aleyhinde. Bu ne zulümmüş, bu ne zalimlikmiş. Zavallı masum çocuklar insafsızca döğülmüşler, hem de hiç yok yere.

Gelin şu masum çocuklara bir bakalım. Bu çocuklar polise havai fişeklerle saldırıyorlar, demir bilyaları taşları sapanla veya elle polise atıyorlar. Pek çok polisi ciddi derecede yaralıyorlar, bir tanesinin ölümüne sebep oluyorlar. Pek çok polis aracını, ambülansı, masum insanların araçlarını yakıyorlar, tahrip ediyorlar. Banka, mağaza, dükkan, Anonim Şirket, ATM demiyorlar, ne varsa yakıp yıkıyorlar, cam çerçeve aşağı indiriyorlar. Esnafın tüccarın rızkına mani oluyorlar, pek çoğunun ciddi mali sıkıntıya girmesine, bazılarının iflas etmesine sebep oluyorlar. Yaklaşık 100 milyon lira civarında zarar ziyan veriyorlar, gerçekten masum insanlara.

Protestocuların müdafileri bunları sanki hiç görmüyor ya da görmezden geliyorlar. Bir grup protestocu altı aylık bebeği kucağında genç bir kadını bayıltıncaya kadar öldüresiye dövüyorlar, bayıldıktan sonra da üstüne işiyorlar. Bunlar hiç zulüm değil. Bir tek protestocu, bir tek aydın, masum çocuklara acıyan, feryat figan ortalığı velveleye veren tek bir kişi çıkıpta, o kadını dövenleri lanetlemiyor. Ne facebook da ne twitter da ne gazetede ne TV de bu kadını dövenler aleyhinde tek bir mesaj atmıyorlar. Varsa yoksa masum çocukların uğradığı zulumden, polisin zorbalığından bahsediyorlar.

Ben çok darbe gördüm. Yaşım icabı. Türkiyede darbe görmek için çok yaşlı olmaya gerek yoktur. Zaten sık sık darbe olur. Sıkıntılı ve aydın bir toplum olduğumuz için seçimlere kadar bekleyemeyiz. Bir yaygara, bir feryat, bir velvele. Ordu da gelir kardeş kavgasına son vermek için idareye el koyuyorum der, iş olur biter. Kim uğraşacak şimdi köy köy, mahalle mahalle, kahve kahve gezip de vatandaşı ikna etmeye. Darbe dönemlerinde ve takip eden dönemlerde de idamlar, işkenceler ve faili meçhul cinayetler olur. Ne hikmetse böyle dönemlerde, bizim aydın kesimden hiç ses  seda çıkmaz. Bizim protestoculardan, protestocuları destekleyenlerden hiç feryat,  figan, yaygara işitilmez. Zorbalıktan falan ise hiç bahsetmezler. Hatta eğer ordu darbe yapmakta gecikirse bazı anayasa profesörleri çok sinirlenir ve “siz kartondan kaplanmışsınız da haberimiz yokmuş” diye laflar eder.

Bu masum çocuklar öyle zekice sloganlar buluyorlar ki. Mesela bir tanesi; “kaldırım taşlarının altından kumsal çıkacak” yazıp, facebook da profil resminin yerine bunu koyuyor.  Yani demeye getiriyorlar ki, siz kaldırım taşlarını söküp söküp polisin üzerine atın, bunun arkasından kumsaldaki gibi güneşli, güzel günler gelecek. Resmen halk ayaklanmasını teşvik eden sloganlar atıyorlar, diğerlerini de buna teşvik ediyorlar.

Bu masum çocuklar, heyetler halinde hükümet temsilcileriyle, resmi makamlarla görüşmeler yapıyorlar. Anlaşma şartları ileri sürüyorlar. Madde madde sıralıyorlar. Madde 1: Vali gidecek, Madde 2: Polisler hapse atılacak: Madde 3: Gezi parkına girilmeyecek,  Madde 4: Tutuklanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılacaklar. Vay anam babam vay. Vay anasını sayın seyirciler vay. Şuraya bak be. Adamlar masum çocuk değil de sanki Türkiyeyi işgal etmiş işgal devletinin işgal komutanı. Peki ya şartlar kabul edilmezse? Şartlar kabul edilmezse ne olacak? Cevap hazır ! Şartlar Kabul edilinceye kadar işgal devam edecek. Vay anam babam vay. Vay anasını sayın seyirciler vay. Masum çocuklara bak sen.

Hükümet bekledi bekledi, dediki, çocuklar tamam. Gezi parkına dokunmayacağız, yargı kararını bekleyeceğiz. Yargı kararı dokunabilirsin diye çıksa bile yine dokunmayacağız, halka soracağız. Halk evet derse o zaman bakacağız. İşgal kuvvetleri komuta heyeti,  veya  kurtarılmış bölge temsil heyeti bu teklifi kabul buyurmuyor ve direnişe devam kararı alıyor.

Hükümet bekliyor. Ya sabır ya selamet çekiyor. Çocuklar etmeyin, eylemeyin, bakın böyle devam ederseniz polis şu anda dışkı ve idrar kokusundan girilmeyen bölgenize girecek ve oradaki çadırları vs ne varsa toplayacak, bu arada size de bir zarar gelmesini istemiyoruz diyor. Gezi Parkı ismi üstünde gezi içindir, ve bütün vatandaşların kullanımına açık olmalıdır, sadece sizin işgal edebileceğiniz bir yer değildir diyor. Kısaca Gezi parkı sizin babanızın malı değildir demeye getiriyor. Masum çocuklar ne yapıyor. Hayır şartlarımız kabul edilmedikçe boşaltmayız diyor yani kibarca sıkıysa gelin de boşaltın, bütün dünyayı ayağa kaldırırız animallah demeye getiriyor.

Bir gün, iki gün, üç gün. Plois bakıyor tam 19 gün geçmiş. Peki daha ne kadar bekleyeceğiz. 29 günmü, 39 gün mü, 69 gün mü. Bu memlekette devlet var mı yok mu? Bu memlekette hükümet, vali, polis var mı yok mu.İsteyen istediği zaman istediği yeri  işgal edip ben buraya polisi de sokmam, askeri de sokmam diyebilir mi diyemez mi?

Nihayet polis gezi parkına girdi, hem işgalcileri dışarı çıkardı, hem çadırları topladı. Bu arada bazı direnişçiler, adı üstünde direndikleri için dayak yediler, kimisi az kimisi çok. Az direnen az, çok direnen çok. Vay sen misin giren. Bir yaygara, bir yaygara, bir feryat bir figan. Neymiş efendim, polis zorbalık yapmış, masum çocukları dövmüş. Ne yapsaydı yani, daha bir iki ay daha mı bekleseydi, beyefendiler mütareke şartlarını kabul edinceye kadar.

Polis görevini yapmıştır ve çok zor bir görevi başarıyla tamamlamıştır. Kimse kusura bakmasın.

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..