Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

"Ayrılık" deme bana

"Ayrılık" deme bana
 

"RESİM:ALINTI"


Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyordun gözlerini gözlerimden kaçırırken… İnan bana sevgilim çok daha güzel olacak… Çok güzel. Canım sevgilim, Yasemin’im…Küçük aşkım… Bu genç yaşında yaşamak zorunda kaldıkların yenilir yutulur cinsten değil. Çok çabaladım sen de biliyorsun… Elimden bir şey gelmedi hafifletmek için acılarını. Seni çok sevmekten başka. Kendime ne kadar çok kızıyorum bir bilsen aciz kaldığım için.

Haklısın gece çok karanlık, soğuk bir o kadar da… Acını yüreğimde en az senin kadar derinden hissediyorum, içim parçalanıyor, kahroluyorum. Bu kararda babamın da payı olduğunu düşündükçe binlerce kez ölüyorum her seferinde… Gözlerimi nereye saklayacağımı bilemiyorum. Sana yüzünü güldürebilecek bir haber vermekti tek dileğim…

Küçük sevgilim, sakın, sakın söyleme o kelimeyi. “ayrılık” deme bana. Bir kez daha öldürme beni. Yanında olmak, acılarını hafifletmek… İzin ver ne olursun. Kapatma gönül kapılarını yüzüme. Yüzüme baktığında, babamın kararını hatırlaman, içimin yanmasını arttırıyor diyorsun. Ne diyebilirim ki, haklısın. Lakin benim suçum ne. Başından beri karşısında değil miydim bu haksızlığın hatta babamın bile. Ben de çaresiz kaldım bir tanem. Bu çaresizliğe ekleme bir de ayrılığı. Bu kadar çok severken bir birimizi, bu kadar yakınlaşmışken birbirimize… Sevgimize ödetmeyelim bunun kefaletini.

Seni öyle çok seviyorum ki… Belki sayfalarca yazmadım hatıra defterine. Ama kalbime yazdım sana olan aşkımı sayfalar dolusu… Gözlerini, kaşlarını, kirpiklerini, dudaklarını, saçlarını, ellerini, gülüşünü, bakışını, sesini, sevgini… Yazdım hece hece… Öyle bir taht kurdun ki gönül köşkümde… Sadece sen varsın orada…

Ne olur bir tanem ayrılığı sil zihninden... Elimi tut, birlikte karşı koyalım kaderimize. Gece soğuk, karanlık… Üşüyorsun… Isıtmama izin ver ne olur, sarmalamama… İçim acıyor, suçlanıyorum her kelimende… Ama ben hala senin sevdiğin Ahmet’im, Konta Kinte Kristo… Resimlerini yaptığın her köşeye… Yüzümü kazıdığın zihnine… Kilometrelerce mesafe varken bile beni, benden iyi tanıyansın sen…

İki eski arkadaş… Çocukluk arkadaşı… İki sevgi… Şimdi biri hücre odasında… Diğeri bir hastane odasında… İkisi de ölümü bekliyor… Dayanamayan bir kalp, arkadaşı ile birlikte ölmeyi istiyor şüphesiz… İşte sevgi böyle bir şey… Uzakta olsan da aynı şeyleri hissedip, aynı şeyleri yaşamak… Acımak… Sevinmek… Üzülmek… Yok olmak… İki çocukluk arkadaşının çocukları… Ahmet ve Yasemin… Onlar kadar sevdiler belki de birbirlerini. Belki onlardan da çok… Zordu sevgileri… Yılmadılar … Bıraktılar aşkın serin sularına kendilerini… Kulaç çırptılar her zorluğa… El ele verdiler birlikte bir geleceğe imza atmak için…Ta ki üzerlerine düşen kara bulutlara kadar…Sisli bir hava getirmişti seni bana..ayıran kara bulutlar mı olacak yoksa…

Kara kara bulutlar…Karanlık… Havada tuhaf bir koku… Ölüm kokuyor, yalnızlık kokuyor, ayrılık kokuyor… Dağılın kara bulutlar… Hasreti özleme dolayıp da yağdırmayın üzerimize hüznü bulayıp ayrılığa. Tanrı aşkına dağılın. Teslim olmayın uğursuz geceye… Gidin üzerimizden… Çöreklenmeyin sinsi bir yılan gibi gönül bahçemize… Kana bulamayın aşkımızı. Bir mucize yağdırın gökten eğer gücünüz yetiyorsa… Güldürün sevdiğimin yüzünü.

Belki de yıkar tüm olumsuzlukları bu sağanak… Temizler olabildiğince… Yaşanabilir kılar günlerimizi… Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyordun gözlerini gözlerimden kaçırırken… İNAN BANA SEVGİLİM ÇOK DAHA GÜZEL OLACAK… ÇOK GÜZEL…

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..