Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Şubat '10

 
Kategori
Sinema
 

"Ben buralıyım..."

"Ben buralıyım..."
 

Oscar'a Doğru 1 *

(Filmi izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız, yazı film hakkında önemli bilgiler de içermektedir. Lütfen okumayınız.)

Yaşamak isteyebileceğim hayatın ufak bir yansımasını sundu bana Up in the Air sanki. Belki de çok şey anlatmamasına rağmen, bu yüzden sevdim filmi.

Aslında filmin kahramanı Ryan Bingham'ın (George Clooney) yapıtğı işi yapmayı kesinlikle istemem, zaten yapamam. Yılın 322 günü yollarda olmayı ister miyim? Düşünebilirim. Bu yüzden yaşamayı isteyebileceğim bir hayat diyorum. "Zamane gezgini" diye belirtiliyor filmin tanıtımında Ryan Bingham. Çünkü insanları kovarken onlara danışmanlık yapmak için şehirden şehire koşturuyor, bir yandan da konferanslar veriyor türlü yerlerde. Bazen ülke dışında... Bir de amacı var, 10 milyon mil biriktirmek ve filmin sonunda bunu başarıyor da. Fakat bir noktada hayatı sorgulamaya başlıyor. Yalnızlık duygusu gelip çöküyor üstüne.

Ben gezmeyi, yeni yerler görmeyi çok severim. Yolda olmayı severim... Yola koyulmadan önceki süreç biraz sancılı geçer gerçi, ama gerisi kolaydır. Bir vardım mı gittiğim yere, dönmek istemem kolay kolay. Arkadaşlarımla, ailemle... Fark etmez, yalnız gezmedim hiç, nasıl bir duygudur bilmiyorum, ama paylaşınca daha güzel olur sanırım. Şanslı insanlardan sayılırım, henüz 22 yaşında olmama rağmen epey gezdim, okul bitince belki bir nebze sekteye uğrar, ben uğramaz diye ummak istiyorum açıkçası.

Benim aksime, Ryan Bingham yalnız geziyordu önemli ölçüde. Sonra yanına şirketten bir kızı verdiler. Yolda gördüğü bir kadınla da başta gönül eğlendirirken, sonradan kardeşinin nikahına gitmesiyle başladığı sorgulama neticesinde tutku beslemeye başladı... Evliliğe karşıyken, evliliği bile düşünür hale geldi. Çocukları olsun istedi.

Filmin sonunda ise biriktirdiği on milyon mil neticesinde baş pilotla görüşme şansı yakaladı ve pilotun "nerelisiniz?" sorusuna uçaktayken verdiği cevap "buralıyım..." oldu.

George Clooney'nin oyunculuğu çok iyi. Kendisine eşlik eden iki bayanın da öyle. Film iki saat boyunca kendisini izlettiriyor. En iyi film dalında Oscar adayı olan 10 filmden biri Up in the Air. Seyretmeye değer. Oyunculuklar güzel, konu akıcı. Sonu tahmin edilebilir bir son, sürprizi pek yok. Fakat yine de iyi vakit geçirebilirsiniz.

Filmin müzikleri çok başarılı. Nikah sahnesinde çalan şarkı favorim oldu. Çok güzel parçalar çalıyor film boyunca. Yani diyalogları dinlerken bir yandan da kulağınız arkada olsun. Güzel bir şarkı çıktığında, onu da kaçırmayın. Aklınız da hep havada olsun. Mustafa Balbay'ın çok güzel bir lafı vardı, Cumhuriyet'in Gezi eki varken ve Balbay özgürken, orada yazdığı yazıların sonundaki dileği bu kez ben yazıyorum. "Gezekalın..."

* 82. Oscar Ödül Töreni 7 Mart Pazar günü yapılacak. Özellikle en iyi film dalında aday olan filmleri izleyip, filmler hakkında fikirlerimi burada yazmak istiyorum. Şimdiye kadar dört filmi izledim. (An Education, Up in the Air, Precious, Up) Diğer filmleri de tek tek yazmaya çalışacağım. Okuduğunuz için teşekkürler. Up hakkında izlediğim zamanlarda yazmıştım, Onu da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

http://blog.milliyet.com.tr/Animasyonlar_sadece_cocuklar_icin_midir_/Blog/?BlogNo=210354

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara