Bir kadında iç güzellik mi yoksa dış güzellik mi önemlidir?

Bu sorunun cevabını vermek hiç de zor değil aslında!
Klasik türk erkeği algısının günümüzde biraz daha farklı bir boyutta olduğunu bilmek gerekiyor öncelikle!
Yani demem o ki;
Profesyonel aşçı ya da çamaşırhane şefi olmak peşinde koşmaya hiç gerek yok!
Hani diyorum evlilik cüzdanınızı tapu ile karıştırmasanız!
Boş bir arsa değildir çünkü sahip olduğunuz!
Üzerine bina dikemezsiniz!
Diksenizde yıkılır!
Temeli yoktur çünkü!
O halde acilen önlemini alsanız!
Birazcıkta kadın rolü yapsanız!
Parfüm fışkırtsanız, şöyle bayıltacak cinsten!
Gündelikçi kadın üniformalarını andıran kıyafetlerinizi çıkarsanız.
Hafif bir şeyler alsanız üzerinize.
Kırmızı renkte bilhassa.
Üşümezsiniz korkmayınız.
Hem üşüsenizde ölmezsiniz merak etmeyiniz!
Isıtır o zaman o azman sizi.
 Hem olur ya, belki gülerseniz.
Gereksiz bir utangaçlıkla ağzınızı elinizle kapatmasanız.
Gülücüğünüzün görünmesine izin verseniz.
Ve parlayan dudaklarınızın.
Şöyle sürüp sürüştürseniz biraz.
Takıp takıştırsanız!
Hem iki de bir uyuklamasanız yorgunluk bahaneleriyle.
Şekerlemeleriniz şeker tadı vermez.
Çünkü siz uyurken erkeğiniz doğru duramaz.
Size sadık kalamaz.
Ya Tv de açık saçık kanalları açar.
Olmadı gecenin bir yarısı sessizce kaçar.
Patlamaya hazır duygularının pimini çekiverir bir çırpıda.
Arzularını tetiklemeye yeterde artar bile, birkaç kadeh içki.

Sonuç;
Ya maaşların kaptırıldığı kumar yenilgisi ya da pavyonda rastladıkları bir konsimatris tarafından boynuzlandıklarıdır.

Hani kumar yenilgisi neyse de aldatılmayı hazmedemezler asla!
Hele hele fondiplenen rakı bardağını masaya vururken inlemeleri içler acısıdır.
Hani hayatım roman kardeşşiiiim derler ya.
Farkında olamadınız belki ama aslında o romanı sizler yazdınız!
Hani diyorum azıcık fingirdeseniz! Güzelliklerinizi dengeleseniz!
Avucunuzdaki uç uç böceğini kaçırmasanız.