“Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu belli” demiştim.

Ailemde, babam, oğlum hukukçu eşim ise bir kamu kurumunda denetim ve hukuk işleriyle alakası olan başmüfettiş. Hal böyle olunca yani hukuk işlerinden anlayan üç  kişi akşam yemeğinde bir araya gelince ortalığı gelin görün. Yemek yendikten sonra hukuk konularından başlıyorlar, siyasetten çıkıyorlar.

Seçimlerden iki gün önce yine yapılan ateşli konuşmalardan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerini oylama konusunda ben kendi fikrimi söyledim. Herkes oylamaya gidecekti ben ise ilk defa gitmeyeceğimi zira sonucun şimdiden belli olduğunu söyledim. Bana göre gidip gitmemem hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.

Nedenine gelince “On yıldır seçim sonuçlarının değişmediğini, Türkiye tarihinde (Mustafa Kemal Atatürk hariç, o da çok özel bir insan olduğu için ) böyle bir şeyin olmadığını, aynı kişinin her seçimde kazanmasının bana göre normal olmadığını, içime kurtlar düştüğünü” söyledim. Sonuç olarak yine aynı kişi yani sayın Başbakan Tayyip Erdoğan kazandı, diyorum ki herkesin günahı kendi boynuna.

Bilgisayarların olduğu bir ortamda her verinin değiştirilebileceği inancındayım ve Türkiye’de vatandaşın durumunun her çıkarılan kanunla daha kötü duruma düşürüldüğünü gözlemliyorum. Gençlerin geleceğe olan inançları sarsılmış durumda, günü birlik yaşıyorlar. Sağlık kuralları tam bir facia, adımınızı atsanız para, işsiz kalsanız ilk ay devlete genel sağlık sigortası primi ödüyorsunuz, hele bir ay ödemeyin ikinci ay daha yüksek sağlık primi ve bir ay öncekinin faizi önünüze geliyor. İşin kötüsü millet bunu fark etmiyor ve faizler birikiyor, herkes her kanunu bilmiyor hatta bilgisayar kullanmayı da bilmeyen vatandaşlarımızın olduğu düşünülürse ne güze ballı para toplanıyor.

Yolsuzluklar ayyuka çıkmış, helali, haramı tanıyan iyice azalmış, millet inim inim inliyor. Millet on liraya tavlanmış. Bu ne demek diye sorarsanız anlatayım.  Büyük bir ilde iki kere belediye başkanı seçilen başkana birisi sormuş, ne yaptın diye? Başkan “Herkese onar liralık on bin lira dağıttım, bu iş halloldu” demiş. Millet bu kadar mağdur yani.

Bana göre seçimlerde halka sunulan “Ey halkım, kırk satır mı istersiniz, kırk katır mı?  İşinize gelirse!!” denildi.

 Sibel Koçarslan