Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Ocak '12

 
Kategori
Sinema
 

‘Düşler Bahçesi'yle hayata yeniden tutunmak!

‘Düşler Bahçesi'yle hayata yeniden tutunmak!
 

TÜM SIKINTILARIN ÇARESİ DOĞADA...


Yaşamla ölümü ayıran çizgide, soluk almayı sürdürmek için yaratılan bir mutluluk kaçamağı… Monotonluğun ağırlığında ezilen ruhların, sondan önceki umut firarı… Doğadan soyutlandıkça, ödün verilen kişiliklerin yeniden keşfedilme arayışında bulunan sığınak… Beklenmeyen yıkımlarla tökezleyenlerin, sorumluluk güdüsüyle hayata tutunma atılımında bir başlangıç… Yeniden filizlenen sevgiler, küçük yüreklerden aktarılan güven ve bütün bu insani olguları tamamlayan hayvanlar âlemi… İnsana, insan olduğunu hissettiren DÜŞLER BAHÇESİ, varoluşun gerçeklerini tüm doğallığıyla yaşayanların gerçek öyküsü!

Karısının vakitsiz ölümüyle sarsılan yazar Benjamin Mee, bulundukları çevrenin baskılarından kurtulmak; oğlu ve kızıyla yeniden bütünleşebilmek için çareyi çok farklı bir ortamda yaşamakta arar. Bu farklılığı da kaderine terk edilmiş Rosemoor Hayvan Parkı’nda bulur. Umutsuz bir macera gibi görünen bu atılım, zamanla hem ailenin fertleri, hem de bakıcılarından başka destekleri olmayan hayvanlar için yeniden doğuş sürecine dönüşecektir…

Karakter odaklı çalışan yönetmen Cameron Crowe için buradaki malzeme, yazar Mee’nin ailesi ve çevresiyle ilişkisi! Çizgisinde yürüyen Crowe, genelde aksiyon filmleriyle dikkat çeken Matt Damon’a acılı ve şaşkın baba karakterini başarıyla oturtmuş. Moral pompasını, güzel müzik seçimleriyle güçlendiren Crowe, hayvanlarla yaşanan eğlenceli sahnelerle de duygusal sıkıntıları kamufle etmiş. Bakıcı Kelly olarak seçilenScarlett Johansson ise duygularını güçlü kişiliğiyle dengelemeyi bilen kadın rolünde öykünün tamamlayıcı parçası.

‘Hayata yeniden tutunuş’ekseni etrafında gelişen DÜŞLER BAHÇESİ(We Bought a Zoo), bir yandan anne eksikliği yaşayan çocukların babalarıyla iletişim durumlarını ele almakta. Bir yandan da insanların dünyasında tutsak olmuş hayvanların yaşamlarını sürdürmek için muhtaç bırakıldıkları maddi-manevi lütuflara dikkat çekmekte.

Baba-oğul ilişkilerine fazlasıyla dalan Hollywood’un bu özelliğini bir kez daha sergileyen DÜŞLER BAHÇESİ’nde, bu zıtlaşmaya karşın baba-kız yakınlığı ve güveni de öne çıkartılmakta. Bol hayvanlı ve doğa görüntülü yapımda, duygu yüklemeleri bu olgular üstünden yapılırken hayvanların insan ruhundaki terapi gücü de bir ölçüde yansıtılmakta. ‘Bir ölçüde’ diyorum çünkü ‘yavrulatma’ projeleri terapinin ve dostluğun ötesine geçip, her durumda açığa çıkan tüccar zihniyetini göstermekte.

200 egzotik hayvanın bulunduğu Dartmoor Wildlife Park’a sahip olan ve halen çocuklarıyla birlikte orayı işletmeyi sürdüren İngiliz yazar Benjamin Mee’nin gerçek yaşam öyküsünde temel olgular, azim ve sevgi! İlişkilerde öne çıkansa, romantizmden daha çok, yaşam içgüdüleriyle şekillenen duygular. Bir ölümün ardından yeniden doğuşa yol açan hayvan parkında papağanlar, zebralar, aslan, kaplan, ayı, maymun ve diğerleri ruhsal boşlukların dolgusu gibi. Hayvanlar âleminden görsel şölene dönen yapımda en dikkat çeken ‘Hangover’ filminde de sevimliliğiyle beğeni toplayan maymun Crystal! Kendi vahşi kimlikleriyle evcilleşmeye mecbur tutulan ve bir noktadan sonra insanların eğlencesine dönen hayvanların tümü de, doğanın güzellikleri… Onlara hükmederken, aslında onların varlıklarına olan ihtiyacımızı fazlasıyla hissettiren sahneler, DÜŞLER BAHÇESİ’nin insandan ziyade hayvan gerçeğini vurgulayan bir yapıma dönüşmesine yol açıyor. Her türden bağların güçlendirilmesine fırsat yaratan bu ‘doğal’ anlatım ailecek izlenebilecek türden!

Anibal Güleroğlu http://www.sinematur.com

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara