Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

"En az" 5 dakika

"En az" 5 dakika
 

“EN AZ” 5 DAKİKA

Üzerimize acımasızca çullanan kara çarşaflı bulutları dağıtmak adına biçilmiş kaftandı Kocaeli maçı öncesindeki Milli maç arası. Kanadı kırık kanaryalarımızdan hiç değilse bir tanesini bile kadroda görmek en büyük dileğimizdi. Doktor raporları bu isteğe kayıtsız kalamadı ve iyileşen Semih yer buldu kendine okçunun solunda.

Kocaelispor teknik direktörü Yılmaz Vural’ın dudakları arasında çırpınan; “Fener maçı çıkış maçımız olacak” cümlesi ligin dibindeki yalnızlığa demir atmalarından mıdır, yoksa dilin refleks sonucu patinaj çekmesi mi? Rakiplerimiz nedense sadece bizimle oynadıkları maçlarda çıkışa geçmeleri gerektiğini akıl ederler . Öyle ki; ligin son haftasında Anadolu’nun her hangi bir takımına konuk oluruz ve o maç onların çıkış maçları olur. Oysaki lig bitmiş, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. Ayrıca Fenerbahçe’mizden “Fener” diye bahsedilmesinden de haz etmemişimdir oldum olası. Adı Fikret olan birine “Fiko”, Hikmet olana da “Hiko” denmesinden ne farkı var ki bunun? Şimdi bir kenara bırakıp bunları, Mart ayından beri alınan ilk deplasman galibiyetimize “Hoş geldin” deyip sarıp sarmalayayım.

Aragones’in ön libero yerine, forvete çift dikiş attığı zaman puan hanemizde neleri değiştirebileceğimizi bu maçta da görmüş olduk. Her ne kadar galibiyet golümüzü uzatmanın da utmasında atmış da olsak, çift forvetle oynamanın getirisidir bu 3-2’lik galibiyet.

Israrla uygulatılan ofsayt taktiği yine başa dert oldu ve böyle yenildi ilk gol. Bir diğer rakip atağında da yan hakemin hatalı kaldırdığı ofsayt bayrağı yetişti imdadımıza. Zaten o pozisyonda oyun devam etseydi, beklide maç çevrilemezdi tarafımızca. Bir muhabir olsam, Aragones’e sormak isterdim; “İspanya bu çağ dışı ofsayt taktiğiyle mi Avrupa şampiyonu oldu sanki, nedir bu ofsayt taktiği ısrarınız?” Salı gecesi Arsenal forvetleri karşısında bu ofsayt taktiği nasıl sonuçlar doğurur bekleyip göreceğiz.

Aslında sorulması gereken o kadar çok şey var ki. İlk akla gelen, yaşanan sakatlıkların nedenleri. Sayıların çokluğuyla ilgili olarak da ayrı kafa yormak gerek. Hatırlarsanız geçmişteki kısacık Zeman döneminde de benzeri şeyler yaşanmış, sakatlık illeti başa bela olmuştu. Antrenmanda oyuncuya haddinden fazla yüklenmeyle de çok bağlantısı var yaşanan bu sakatlıkların. Aşırı yüklenme sonucu ya adale yırtılır, ya da lifler isyan bayrağı çeker.

Son olarak uzatmanın uzatmasında atılan galibiyet golümüzden sonra yaşananlara değinmek istiyorum. Hakem maçı 5 dakika uzatmıştı. Fakat Semih’in 5.45’inci saniyedeki golü rakip cephece çok itiraz gördü. Hatta biyonik teknik adam Yılmaz Vural hızını alamayıp dengesini kaybetti ve bir anda yerde buluverdi kendini. Bilmeyenler için bu olaya açıklık getireyim. Geçtiğimiz sezonlarda çok ağrımıştı bu konuda hakemlerin başları. Çözüm olarak uzatılan dakika veya dakikaların stat hoparlörlerinden anons edilmesi kuralı getirildi bu yıl. Üstelik söz konusu anons “En az” diye başlıyor. Bu maçta da 90 dakikanın sonuna en az 5 dakika eklenmiş ve bu süre içinde zaman geçirme adına Yılmaz Hoca oyuncu değişikliği yapmış, kaleci Serdar’da oyunu geç başlattığı gerekçesiyle sarı kart görmüştür. Bunların neticesinde hakemde haklı olarak 5 dakikanın üzerine kaybolan zamanı eklemiştir. Dolayısıyla Semih’in 5.45’te attığı gol nizamidir. Herkesin içi rahat olsun…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..