“Hazret”leri bırak bi tarafa, Kuran’a bak…

Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Yeni Şafak gazetesindeki Yunus Doğan imzalı köşe yazısında şöyle yazıyor: “Bediüzzaman hazretlerinin şöyle güzel bir sözü vardır: 'Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli.'”

 

Hani yazıda “Bediüzaman” diyecek, “Hazret” diyecek, Türkçe olmayan kelime ve terkipler kullanacak ki, insanlar bir şey diyor sansın diye…

 

Bediüzzaman’ın ne dediğinden önce, ahlak konusunda dön de bak bakalım Kuran ne diyor…

 

Maşallah, o taraflara bakma aklınıza bile gelmiyor.

 

Yüce yaratan, kulları ile arasındaki “Kulluk görevi” ile ilgili eksiklerinden dolayı bağışlaması boldur. Lakin, insan ilişkileri konusunda “Bana kul hakkı ile gelmeyin” der ki, ancak hakkı helal ettirebilirseniz bağışlanırsınız.

 

İşte kullar arasındaki ilişkide en önemli unsurlardan biri de “Edepli” olmaktır. İnsanlara saygı duymaktır, sevmektir, muhabbet etmektir, merhamet etmek ve adil davranabilmektir.

 

Dön bak bakalım, siyasette “Edep” kaldı mı?

 

Yazıp da başbakana camdan okuttuğun metinlerin hangisinde “edep” var?

 

Hani derler ya “Ele veriri talkını (Telkini), kendi yutar salkımı” diye, aynı o…

 

06 ARALIK 2013 

İBRAHİM PEKBAY