Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

‘Hrant'ları kim ve niye öldürür!?

İstanbul’a 1961’de taşınan ve ardından boşanan anne ve babaları tarafından, çocukluğunda 2 kardeşiyle terk edilen ve “Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi”nde büyüyen Hrant Dink; 1954 Malatya doğumluydu. Anne ve babası ise Sivaslı idiler.

Yetimhanedeyken, çevresindeki arkadaşlarının da etkisiyle “Sol Düşünce” sempatizanı olarak yetişmişti. Zati bu koşullarda yetişen bir çocuğun da, sermayeden yana olan “Sağ Düşünce” sempatizanı olması düşünülemezdi.

Hayata atıldığı günden beri, Anadolu ve dünyadaki etnik kökenli tüm insanların kavga etmeden de yaşabilecekleri mesajı vererek yaşadı. Her ırk ve dinden olan insanların barış içinde yaşamaları için uğraştı durdu. Bu konuda tam 5 önemli “Barış Ödülü” sahibi bir gazeteciydi Hrant Dink…

1996’da kendi kurduğu Agos Gazetesi yanında, Zaman Gazetesi ve Birgün Gazetelerinde de; yanlış tarihi bilgiler ve anlayışlar üzerine, barış ve kardeşlik adına birçok köşe yazıları yazdı, böylece adını her yere duyurdu…

19 Ocak 2007 tarihinde, henüz 51 yaşında ve en verimli yıllarındayken, çocuk yaştaki bir kukla tarafından vuruldu. O kuklayı kimin gönderdiği ve o tetiği niye çektirdiği, bunca şahide, bunca delile ve teknolojiye rağmen bir türlü öğrenilemedi…

Veee tam 5 yıl sonra, vurulduğu tarihte mahkeme kararı çıktı: “Örgütlü şekilde değil de, sahilde volta atarken canı sıkılan birkaç milliyetçi delikanlı, bireysel olarak bu suçu işlemişlerdir” denilerek; 19 sanıklı Hrant Dink Davası’nda Yasin Hayal’e müebbet hapis, Erhan Tuncel’e beraat kararı veren Hâkim, bir sanığı da unuttu ve 18 kişi hakkındaki kararı açıkladı, iyi mi?

Başta sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan, birçok Bakan ile Anamuhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere; bu garip karara koro halinde tepki gösterdiler ve bu kararın içlerine sinmediğini herkese beyan ettiler… Garip değil mi, sanki bu ülkeyi ben yönetiyorum!..

İstanbul ve diğer şehirlerde ise on binlerce insan “sessiz yürüyüş” yaparak, bu karara itiraz ettiler…

Tepkiler üzerine dava hâkimi basın önüne çıkıp; “Ben de vicdanen rahat değilim. Ama bana getirilen dosyada yeterli delil ve şahit yoktu” dedi.

Hemen ertesi günü davanın Savcısı çıkıp; “Dosyada yeterli şahit de, kanıt da vardı. Hâkim dosyayı iyice okumadan karar verip, hukuken suç işlemiştir” dedi… Buyurun buradan yakın…

Pabuçları delik, gariban ve öksüz Hrant Dink, tehditler aldığını defalarca Valiye, Savcıya ve Emniyet’e haber vermiş. İstanbul ve Trabzon Emniyeti’ne ihbar gelmiş; ama dava dosyasında ne Valilerden, ne de Emniyet Müdürlerinen bahsediliyor, mahkemeye çağırılıp, dinlenmiyorlar bile…

O zaman da, sayın Hâkimin kararda dediği gibi oluyor. Yani; “Örgüt suçu yok, delikanlılar vatan – millet ve bilhassa Allah rızası içün, kendiliklerinden bu cinayeti işlemişlerdir; sen sağ, ben selâmet…”

Hiç tanımadıkları bir adam için, küçük yaşta biri taa Trabzon’dan çıkacak, İstanbul’a gelip de adam vuracak, öyle mi? Buna sizin aklınız kesiyor mu? Bu davaya bakanların nasıl aklı yattı, ben de bir türlü onu anlayamadım!?

Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Bahriye Üçok da barış ve kardeşlikten yana insanlardı, katledildiler… Bence Hrant Dink de aynı kişilerce katledildi! Yani; dünyada “BARIŞ” değil, “SAVAŞ” isteyenler, mazlum ülke insanlarını birbirine düşürüp, kargaşa çıkartarak bölmek ve onlara çok kârlı iş olan silâhları satabilmek için öldürüldüler… Bu katiller belli, ama cezaları verilemiyor işte…

21 Ocak 2012/ Sakin KOŞAR…  

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara