- Kategori
- Gündelik Yaşam
"İnandır beni şekerim, hatalıysam özür dilerim!"
Şöyle keyifli bir Pazar yazısı yazayım istiyordum; Gezi Parkı’na müdahale ve elleri satırlılar yine keyif falan bırakmadı!
Hoş, tencere-tava çalmaya kesilen cezalar da can sıkıcı ama bir ironi çıkarabiliyor insan: Yani, en azından “Tencere tava hep aynı hava” diyerek dalga geçen hükümet o kadar da iplemiyor değilmiş yani, gibisinden…
Elleri sopalı, hatta çivili sopalı olanlar vardı, İzmir’de epey bir ortadaydılar lakin polisler onları görmek ve engellemek yerine kaçanların peşine düşmeyi tercih etmişti ki güya polislerin görevi eylem yapanları dağıtmaktı; dağılanları yaka-paça yakalayıp tekmelemek değil!
Ellerindeki malzemeler de o amaca yönelikti: “Direkt olarak insanların üzerlerine atmayın” uyarısı bulunan gaz bombaları da üstlerine, gözlerine, kafalarında atılmıştı ki sonuçları malum!
Demek ki amaç dağıtmak değil parça-pinçik etmek; boşuna da değil polislerin kask numaralarının silinmiş olması…
Şöyle bir açıklama geldi: Efendim, bu polisler çok yeniymişler ve kasklarına numara yazılamamış o yüzden!
Ayol, çok acil eleman arayan şirketler dahi bir takım evraklarını tamamlamasını ister; polis teşkilatının bu acelesi ve ihtiyatsızlığı ne ile açıklanır, bilemiyorum!
Kısacası: Yersen… (Olsa gerek…)
******
Her olayda alınan tavır, maalesef, hükümetin taraflılığına bir örnek daha teşkil ediyor; bunları yazınca birileri de bizi taraflılıkla suçluyor!
Müslüman Kardeşler için üzülen hükümetimiz kendi vatandaşları için üzüldü de, biz mi anlamadık?
Gazze için ağladılar da, Gezi Parkı olaylarında ölenler, gözleri dökülenler için hıçkıra-hıçkıra mı ağladılar da, yok saydık?
Fabrikalar kurdular da mı alkışlamadık?
******
Satılan kuruluşlardan dolayı duyduğumuz üzüntüyü paylaştık, yoksa sevinmeli miydik?
Halkın Türk-Kürt ayrıştırılmasına şahitlik ettik, yetmedi Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerinin yok edilmesine…
Resmi bayramlar baydı, T.C. fazla geldi, marşlar ayrımcılık unsuru oldu; bayraklar da “Atatürk”süz olsun dendi; yetmedi!...
******
“Çapulcu” ve “Darbe” anlamları Türk Dil Kurumu kayıtlarında değiştirildi; zaten “Türk” ifadesi bile değiştirilmek isteniyorken bunlar mı gözünüze battı demeyin; tam tersini düşünen binlerce kişi türedi siber alemde; tam da Gezi Parkı eylemlerinin akabinde!
“Baş belası Twitter ve benzeri sosyal siteler” bir hikmet ile AKP yanlıları tarafından işgal edildi!
Hatta, “bağzılarının” profillerinde “AKP İSTİFA” amblemleri yer alıyor ki; sızıntı yapıp muhbirlik yapsınlar!
İnsan, kopya çekmek yerine daha yaratıcı şeyler bekliyor idareden, yalan profillerle muhbirlik yerine ciddi bir karşı koyma bekliyor!
“İnandır beni şekerim, hatalıysam özür de dilerim!”
Hatama inandırsınlar, özür dilemezsem, namerdim!
Yeter ki ezber cümleler ve kalıplaşmış hikayeler ile karşıma çıkmasınlar!...
******
Tarihi sevmediğimi hep söyledim, lakin gözümün önünde tarih yazılıyor, görmemem mümkün değil!
Tarih en çok başbakanın konuşmalarını esas alırsa, Gezi Parkı “Çapulcuların” baş kaldırışı olup, elleri deri eldivenli, üstleri çıplak kişiler tarafından başörtülü bir kadına saldırdıkları, üzerine idrar yaptıkları ve altı aylık bebeğinin kolları ve bacaklarında çizikler olduğunu yazacak!
Camiye sığınıp içki içtiklerini, falan…
Tüm bunları yapanlara karşı polisin canı pahasına çalıştığını, ölümlerden döndüğünü, hatta dönemeyenlerin dahi olduğunu…
Tarih eğer halkın konuşmalarını baz alırsa orantısız güç kullanımını, dayanağı olmayan yalanları, gözlerine sıkılan, insanların üstlerine sıkılmaması gereken, gaz bombaları ile kör olanları, sakat kalanları; halkın boşu boşuna sokaklara çıkmadığını yazar!
******
Tarihi sevmememin altında, sanıyorum, pek güvenmemek var; şimdiyi yaşarken dahi gerçekler çarptırılıyorsa gözümüzün önünde, tarih nasıl doğru kaydetsin?
******
Günü yaşarken dahi “Yok o öyle değil!”, “Yok polisler çok sevecen davrandı!”, “İki ayyaşın kurduğu cumhuriyetin çapulcuları” falan denirken ille de dış mihrakların sorumlu olarak aranması çok açık ve seçik şekilde halkı galeyana getirmektir, lakin bir de devlet, yani hükümet ağzından dinleyin…
******
Gözümün önünde tarih yazılıyor ve gördüğümün yalan olduğu konusunda ısrar ediliyor! Hatta, korkmam için tüm silahlar takınılıyor!
Bana değil, hepimize; gözaltına alıyorlar, neymiş: Gezi Park’ında varmışlar!
Siber suçlar ile sosyal medya kullanıcıları korkutuluyor; lakin bir taraftan kopya çeken hükümet, artık ne ile mükafatlandırıyorsa, sosyal medya üzerine binlerce kişiyi konuşlandırıyor!
Onlar ak, diğerleri tü-kaka olarak, vakti geldiğinde, “Darbe yanlısı” olarak içeri alınacaklardır!
******
Bizlere düşen “Susma” görevi; konuşursan “Darbe yanlısının feriştahısın” şekerim!
Gel de tarihe inan: Tarih benim dediğimi mi yazar, başbakanın mı?
hhtp//twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com