Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Kullanılmayan müthiş bir özgürlük alanı...”

"Kullanılmayan müthiş bir özgürlük alanı...”
 

“Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu”na Üniversite diyoruz.

Bu tarifte 4 özellik göze çarpıyor. Bilimsel özerklik, kamu tüzel kişiliği, yüksek düzeyde eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-yayın yapmak…

Özerklik, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı. Ancak Üniversitelerin özerkliği bilimsel yönden. Zaten onların ikinci özelliği olan kamu tüzel kişiliği, idari olarak onların bir yere bağlı olmasını zorunlu kılıyor.

Yüksek düzeyde eğitim ve öğretim, bizim üniversitelerden ve üniversitede okuyan öğrencilerimizden beklediğimiz en önemli özellik. Çocuklarımızı liseden sonra belli alanlarda kendilerini yetiştirsinler diye üniversiteye göndermiyor muyuz?

Bilimsel araştırma ve yayın, yüksek düzeydeki eğitim sayesinde yapılabilecek bir iş. Verilen ya da alınan eğitim yetersiz ve düzeysizse, öğrencinin araştırma yapması da mümkün olmaz, yeni bir şeyler bulması da…

*****

Hükümetlerin baskı yapması endişesiyle üniversitelerin -özellikle- idarî açıdan özerk olması konusu zaman zaman gündeme gelir. Yapılan protesto eylemlerindelarda “Özerk Üniversite” pankartlarına rastlamamak neredeyse imkânsızdır. Ancak dediğim gibi, burada bir hak aramaktan çok siyaset ön plana çıktığı için idarî özerklikten dem vurulur ama, özerkliğin “bilimsel” kısmı hiç gündeme gelmez.

Üniversitelerin “Kamu tüzel kişilik” olduğu ise, yıllardan beri “türban” takanların içeri alınmaması sayesinde herkes tarafından gayet iyi biliniyor.

Gelelim asıl meseleye…

Yüksek düzeyde eğitim, bilimsel araştırmanın, bilimsel araştırma da, topluma, ülkeye fayda sağlayacak yeniliklerin, buluşların temelini oluşturur.

Üniversitelerimiz 12 Eylül öncesinde ne yazık ki sadece öğrenci olaylarıyla kamuoyunun gündemine geldiler. Anarşinin yoğun olduğu, ya da olayların pek yaşanmadığı üniversiteler şeklinde bir ayırım yapılırdı zamanlar.

Yurt içinde, ünü ön plana çıkmış bir-iki üniversitemiz vardı ama, bilimsel çalışmalarıyla dünya çapında diyebileceğimiz, kendileriyle gurur duyabileceğimiz üniversitelerimiz pek olmadı.

Şimdilik ilk 500’ün içine girebilmeye çalışıyoruz.

******

Bugünkü gazetelerde yer alan bir haber doğrusu beni çok şaşırttı.

……….. Üniversitesi Görsel Tasarım bölümünde okuyan …………… ……………’ün bitirme projesi olarak kampüste porno film çektiği haberini okuyunca siz de şaşırmadınız mı?

Akademik özgürlüğün sınırlarını görmek istediğini söyleyen öğrenci, üniversiteyi, “kullanılmayan müthiş bir özgürlük alanı” olarak tanımlamış ve sınırların nereye dayanacağını merak ettiğini söylemiş.

Şimdilik yorumu size bırakıyorum.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..