- Kategori
- Haber
"Orantısız güç"

ABD, Rusya'yı Gürcistan'ı bombalarken "orantısız güç" kullanmakla eleştiriyordu ...
Ben Gürcistan Devlet Başkanı'nı BBC'den izliyordum..
Kontrollü bir telaş içindeydi, muhabir sordu, "yani askeri anlamda yenilgiyi kabul ediyor musunuz?"
Yanıt: "Birliklerimizin durumu çok düzgündür"
Ancak asıl olarak Saakhaşvili SOS veriyordu.
"Dimyata giderken Osetya, Abhazya ve Acaristan" dan oldu!
Gerçekte G.Osetya halkının %80 inin Oset kökenli olduğu bildiriliyordu ve Gürcistan, Rusya'ya altın bir fırsat sundu.
BBC'de Gürcistan Devlet Başkanı bir gerçeği adeta itiraf ediyordu: "Bölgenin en küçük ordusuna sahibiz. Rusya ise Dünya'nın en büyük ordularından biri"
O zaman soru şudur; kendi gücünü ölçüsüzce mi değerlendirdin de bu savaşı körükledin, ya da örneğin, iktidara gelişinde olduğu gibi uluslararası güce gereğinden fazla mı güvendin?
Her iki soru da biribirini tamamlar ve sanırım hayır demesi gittikçe zorlaşan acı gerçeğin bir parçasını tanımlar.
Elbette bir ulus onurunu herşeyin üzerinde tutacak ve kendi soydaşlarını en başta da halkını koruyacaktır.
Ancak, Her iki (Kuzey ve Güney) Osetya ile Abhazya ve Acaristan ne kadar Gürcistan'ındır ne kadar Rusya'nın ve en önemlisi de oradaki halklar insanca yaşama olanaklarına sahip midirler? değilse asıl savaşım yokluğun, yoksulluğun yenilmesi için yapılmak gerekmez mi?
En yerinde değerlendirmelerden biri, haberine biraz da yorum katan ve bunu da başarıyla yapan değerli gazeteci Cenk Başlamış'ın, Milliyet'ten yansıyan sorusuydu: "Bu savaşta bir tuzak var!"
Bir kere kaybeden masum yaşamlar ve bölge halkı. Peki kazanan kim?
İki kuram var:
Birincisi, Rusya, hem hinterlandını genişletti hem de Kafkas oyunlarında NATO taşını mat ederek, Füze Kalkanı projesine eski Comecomcuların (*) iştirakine şerh koydu.
İkincisi tam zıt açıdan bakılarak: Gürcistan, NATO limanına iltica etmiş oldu ('iltica' ise pazarlık kaldırmaz) ve Füze kalkanı projesinin tahvilleri prim yaptı.
Bu iki denklemin içindeki verilerden hangilerinin asal sayılarla yeni bir denklem oluşturacağı, ABD ile Rusya'nın el enselerine bağlı.
Tabii bir de 'İran meselesi' var.
ABD'li şahinler "Bak Rusya işine gelince neler yapıyor" örneğini yerinde/bölgesinde değerlendirmeye çalışabilirler.
O zaman yukarıdaki iki denklemden melez bir yeni denklem çıkar.
Her koşulda Türkiye'nin de yer aldığı bölgede yaşanılanlar ve yaşanılması beklenilenler...
Son derecede duyarlı olmak ve Ulusal birliğimize, beraberliğimize sımsıkı sarılmak durumundayız.
Dış işleri geleneğimize ve deneyimlerimize de güvenmemizde yarar vardır.
(*): SSCB döneminde Polonya ve Çekoslavakya'nın da dahil olduğu ekonomik/siyasal birlik.