Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '09

 
Kategori
Kitap
 

"Portobello Cadısı"

"Portobello Cadısı"
 

Günümüzde hangi insan gerçekten düşündüğü hayatı yaşayabilmektedir.
Kaç kişi kafasına estiğini yapabilir ve bunun sonuçlarını göze alabilir.
Bizi istediklerimizi yapmaktan alıkoyan nedir?
Küçüklüğümüzden beri bize dayatılan doğru yanlış diye öğretilen kuraları çiğnediğimiz de bizi ilk kıstıran yargılayan; bir ahlak kuralını çiğnediğimizde, bir günaha girdiğimizde bizi cezalandıran kimdir?

Tabiî ki önce kendi vicdanımız sonra en yakınımız; anamız, babamız, arkadaşımız…

Peki, İçimizden gelip davranışlarımıza yansıttığımız bizi mutlu eden duygulara karşı dayatmalar nereden gelmektedir. Bu yapılamaz duygular sadece bizim içimizden mi geçmektedir. Yoksa her birey kendi iç çelişkilerinde kıvranmakta mıdır?

Bu ahlaki değil, bunu yaparsam el alem ne der diye diye içimize sapladığımız bıçaklar acaba bizim huzurlu olmamızın önündeki en büyük engel olabilir mi?

Toplum insanları bir düzene uydurmak için sıkıştırdıkça insanlar yapmak istediklerini içine doğru bastırıyor ve engellenmiş kişi kendi değil toplumun ve çevresinin istediği gibi bir hal alıyor. Hiç olmadığı bir kişi haline dönüşüyor. Bakınız toplumlara İran’daki bir kadınla, Türkiye’deki ne hatta Avrupa’dakine hepsi de kendi toplumunu yansıtmıyor mu?

Düşünün bir gün her şeyi özgürce içimizden geldiği gibi yaşasak acaba bize etrafımız nasıl bakar.

İşte ben tam da böyle yaşayan birini tanıdım. “Portobello Cadısı”

Paulo Coelho’nun en son romanında “Athena” isimli kahramanından bahsediyorum. Coelho romanında toplum baskılarına aldırmadan aklına geldiği gibi yaşayan hatta toplumun ortak kuralarına başkaldırıp, kendi kuralarını koyan, bu yolda tinsel inançlar geliştirip çevresini de kendine benzeten bunun bedelini de fazlasıyla ödeyen bir kadın. Yaşadığı hayatla bizim sorularımızın bir bölümüne de güzel cevap veriyor.

Düşünsenize hayal etiğiniz hayatı tadını çıkararak yaşıyorsunuz…
Tüm ahlaki değerleri siz kendiniz belirliyorsunuz…
Kimseye bağlı ya da bağımlı değilsiniz…
Her istediğinizi yapmakta, İstediğiniz gibi davranmakta özgürsünüz…
Korkutucu bir özgürlük değil mi?

Ama unutmayın şimdi bizim korktuğumuz bu kurallar, kendimizi sınırladığımız çizgiler zamanla aşılacak ve yeni sınırlar çizgiler oluşacaktır. İnanmıyorsanız baba ile annenize bakın onların dönemine, hatta dedenizin zamanında TV’nin şeytan icadı olduğu günlerde bugünkü tarzınızla yaşadığınızı düşünün. Ne yapardık belki biraz savaşır ama yorulup o topluma uyardık herhangi biri olurduk ya da farklı olup asiliğin bedelini öderdik kim bilir.

Biliyorum içinden geldiği gibi de yaşanmaz, bu çok zordur günümüzde ama hiç yoktan bazen doğru bilgimiz şeyleri, kimseye de zarar vermiyorsa bildiğimiz gibi yaşamalıyız bence, illa herkesin gittiği, çevremizin bize dayattığı yolu takip etmek zorunda değiliz. Her şeyi toplum bilmez biz kendi hakkımızda en derin ve doğru bilgilere sahibiz. Akıllı insanlar yetiştiklerine inanıyorlarsa kendi iç seslerini dinlemeliler. Belki de böylece doğru bildiğimiz şeyleri yaparak bizi yanlışa götüren pek çok şeyden kurtulabiliriz. Eğer bir yolda yürünecekse insan kendi yolunda yürümeli, bunu öğrenmeli, bu yolda diyet ödemek gerekiyorsa bunu rahatlıkla ödemeli. Bu, İnanın başkalarının bize çizdiği, sevmediğimiz zoraki yaşadığımız ömrün yükünden ıstırabından ve azabından daha yeğdir.

Toplum bizi her zaman kendine benzetmek için uğraşacaktır. Toplumun dertleri ve sorunları bitmez. Boş yere herkesin derdini çekmektense adam akılı kendi derdinizi çekin derim ben. Portobello Cadısı gibi de işi abartmayın.

Ama hangimiz bunu yapabilir ki.

w3.onderkoca.com

 
Toplam blog
: 18
: 1308
Kayıt tarihi
: 04.05.07
 
 

Önce kendinle geçinmeyi dene, ve eğer kendini anlamıyorsan başkalarını üzmeye kalkma ..