Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

"Quality Turkish media" yine "çok kaliteli"

"Quality Turkish media" yine "çok kaliteli"
 

Tolunay Kafkas'ın özellikle Fenerbahçe maçlarındaki agresifliği dikkat çekse nasıl olur acaba?


Fenerbahçe, sezona kötü başlamıştı..

Sezon başında yaşanan teknik adam değişikliği, kadrosundaki revizyondan ziyade "erozyon", tribünlerindeki uyumsuzluk gibi nedenlerin tamamı takıma sirayet etmiş ve sezonun ilk periyodunda beklenmedik mağlubiyetleri, beklenmedik skorlarla alırken beklenmedik isimleri de "Türkiye'nin gündemine" getiriyordu.

Tıpkı "Tolunay Kafkas ve Julius Aghahowa" gibi..

Öyle ki sezonun ilk maçında Saraçoğlu'nda attığı taklalar günlerce konuşulmuş, bir anda "yıldız" statüsüne konmuştu Aghahowa. O maçtan sonra Aghahowa kayıplara karışmıştı, tıpkı Kayserispor gibi.. Ve tıpkı geçtiğimiz sezon Kayseri'de oynanan maç esnasında hakem Vedat Yüksel'in üzerine yürüyerek Edu'nun topa el ile müdahale ettiğini ısrarla belirten ve kırmızı kart göstermesini isteyen, bu isteğinde de başarılı olan Mehmet Topuz gibi..

Bu akşam bu isimlerden Tolunay Kafkas ve Mehmet Topuz tekrar hatırlattı kendilerini futbol kamuoyuna..

Geçtiğimiz sezon Saraçoğlu'nda oynanan Fenerbahçe-Kayserispor maçının uzatma dakikalarında gelen golden sonra saha içerisinde hakem Hakan Sivrisevri'ye saldırmak isterken araya giren Fenerbahçe İdari Menajeri Volkan Ballı'ya saldırarak "hak arayan" Tolunay Kafkas ise, "3 net penaltılarının verilmediği" bu sezon İstanbul'da oynanan Galatasaray maçından sonra verdiği beyanatla "hakemler de insan, onlar da hata yapabilir" diyerek "centilmenlik dersi" veriyordu "tarafsız ve necip Türk medyasına."

Bütün bu yaşananlar dikkat çekmiyordu "necip Türk medyasında", ne Tolunay Kafkas'ın Roberto Carlos'un üzerine yürümesi, ne de Mehmet Topuz'un "kazanmak adına her yol mübahtır" felsefesine uygun olarak saha içerisindeki provokatif eylemleri..

Yeni statlarındaki açılış maçında Fenerbahçe'nin oyunu ve aldığı neticeyi hazmedemeyenlerin saha içerisindeki saldırgan ve agresif tutumları dururken, onların dikkatini başka hareketler çekiyordu.

Mesela Roberto Carlos'un, Volkan Demirel'e kırmızı kart gösterdiği pozisyonda hakem Bünyamin Gezer'e yaptığı "iddia edilen" hareket gibi..

Mesela yine Roberto Carlos'un, saha içerisine kadar girmeye çalışan "dahi teknik direktör, kafka hafızı" Tolunay Kafkas'ı teskin ve teselli etmek için yanına gittiği pozisyonda, Tolunay Kafkas'ın yaptığı "terbiye" sınırlarını aşan hareket sonrasındaki diyalogları ve maç sonunda yayıncı kuruluşa verdiği beyanat gibi..

Mesela Emre Belezoğlu'na atılan tekmeler dikkate alınmaksızın, tedavi esnasında Emre Belezoğlu'nun yaptığı hareket gibi..

Roberto Carlos'un maç sonu "kendisini tanımıyordum, şimdi ismini bile sizden duydum" dediği Tolunay Kafkas'a ithafen; "Ey Roberto Carlos, sen Tolunay Kafkas'ı tanımazsın ancak biz kendisini çok çok iyi tanıyoruz" diyecek kadar "komikötesi" yorumlar yaparak zihinleri yoran "yorucu yorumcuların", Emre Belezoğlu'nun yaptığı hareketi ekranlara zoomlayarak "ne demek istiyor acaba?" tarzından fal bakanların, hatta Emre Belezoğlu'nun "ırkçılık yaptığını" iddia ederek ceza alması gerektiğini söyleyenlerin, yine Roberto Carlos'un "hakeme karşı yaptığını iddia ettikleri" hareket neticesinde Roberto Carlos'un aslında dikkat ( !!! ) edilmesi gereken bir isim olduğunu lanse edenlerin tek bir amacı vardır bu süreçte..

Fenerbahçe, sezonun geriye kalan bölümü için futboluyla son haftalarda taraftar ve camiasına umut saçarken, şampiyonluk yolunda da rakiplerine büyük bir gözdağı vermesi neticesinde "hedef göstermektir" bu zümrenin amacı..

Kimi hedef göstermektir?

Kişiliği ve tecrübesiyle, takımın kalan maçlarında büyük ihtiyaç duyduğu Roberto Carlos'u, son haftalardaki artan form grafiği ile orta sahada takımına faydalı işler yapan ve agresif kişiliğini son haftalarda takıma yansıtarak takım arkadaşlarını da bir yerde ateşleyici rolüyle takımına katkı sağlayan Emre Belezoğlu'nu ve bu futbolcuların şahsında bütün Fenerbahçe futbol takımını..

Bunların içerisine Alex'inden Guiza'sına, Lugano'sundan Volkan Demirel'ine kadar hepsini katabiliriz.

Aslında Kayserispor maçında yaşanan hareketler birçok maçta birçok futbolcu tarafından sahnelenirken hiçbirisi dikkat çekmiyordu, hatta Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı maçlar da dikkatle incelendiğinde yine bu hareketlerden bazılarının olduğu görülecektir, o zamanlar da bu hareketler dikkat çekmiyordu ancak ne zamanki Fenerbahçe futboluyla umut vererek aslında çok ciddi bir "tehlike" olduğu görüldü, işte o anda bütün yorumcular tarafından bu hareketler "dikkat çekici" bulundu..

Dünya üzerinde belki de hiçbir ülke medyası yoktur ki muhteşem bir oyun neticesinde alınan galibiyetten sonra o maçta galip gelen takımın tekniği, taktik varyasyonları, sevk ve idaresi, saha içi ve saha dışı kombinasyonları, hülasa o takımın yapısı konuşulmasın da maç içerisinde yapılan birkaç hareket, o maçın önüne geçsin ve saatlerce üzerinde "kayıkçı kavgası" yapılsın..

Bu görüntüyü ancak "necip Türk medyası" sergiler..

Aslında batı cephesinde değişen birşey yok.. Yine aynı..

Yani;

"Quality Turkish media"

 
Toplam blog
: 39
: 1659
Kayıt tarihi
: 12.11.08
 
 

1973 doğumluyum, İstanbul'da ikamet etmekteyim. Özel sektörde görev yapmaktayım. Yaklaşık 5 yıldır..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara