- Kategori
- Güncel
"Romanlara ölüm!."

Romanlar, Dünya'nın en güzel, en neşeli ve hoşgörülü, mütevazı insanları
Romanlar, dünyanın en renkli, en dinamik, göçebe topluluklarından biridir.
Benim ülkemin uykuda dahi yüzünden ‘tebessüm’ eksik olmayan en ‘mütevazı’ etnik grubu Romanlardır.
Romanlar sahip oldukları ‘maddi’ ve ‘manevi’ değerleriyle yetinebilmeyi ve onları koruyabilmeyi başarmış ülkemin ‘kanaatkar’ insanlarıdır.
Ruhun gıdası müzik, ‘Onlar’ için ‘yaşam tarzı’ olup; kuşaktan kuşağa geçen ‘Roman kültürüdür.’
Romanların ülkemizde en yoğun yaşadıkları yerlerden Bursa’da dün iki aile arasındaki ‘at pisliği’ nedeniyle çıkan tartışma gece saatlerinde ‘toplumsal olaya’ dönüştü.
Romanların oturduğu evleri taşa tutup, at arabalarını ve bir otomobili ateşe veren öfkeli grup sokağa dökülmüş; ‘kolektif linç’ girişiminde bulunmuşlardır.
Mahalle kavgası gerekçesiyle Romanlara karşı ilk ‘toplumsal şiddet’ Ocak 2010’da Manisa’nın Selendi ilçesinde yaşanmıştı.
Evleri işyerleri saldırıya uğrayan 76 Roman vatandaşın Manisa’nın Selendi ilçesinde yıllardır yaşadıkları yurtlarından alınıp Gördes ilçesine topluca sürülmeleri ile T.C. tarihinde ilk kez Roman vatandaşa ‘tehcir’ uygulanmıştır.
Selendi mağdurlarından Aşkın Özen; ‘O gece binlerce kişi, Ya Allah Bismillah sloganları atarak şöyle bağırıyorlardı:
“Çingenelere ölüm!..”
Anımsatmakta yarar görüyorum ki;
“Hangi ırktan olursa olsun, bir insan Kelime-i Şahadet getirip İslam Dini’ne girdikten sonra Müslüman’dır. Bundan önce herhangi bir dine girmesi zorunlu değildir.”
Yani, “Bir Çingene önce Yahudi, sonra Hıristiyan, ondan sonra Müslüman olurmuş” gibi bir koşul ve kayıt İslam Dini’nde yer almaz.
Özellikle ‘70’li yıllardan günümüze ‘etnik köken,’ ‘ırk,’’dil.’din,’ ‘siyasal görüş’ farklılığı temelinde ‘hoşgörüsüzlük’ ve ‘empati’ yoksunluğundan kaynaklanan ‘kolektif nefretin’ ‘toplumsal saldırı’ güdüsünü harekete geçirdiği gözlemlenmektedir.
1978 Kahramanmaraş, 1980 Çorum, 1993 Sivas Katliamları ve 1978 Malatya ve 1995 Gazi Olayları ‘toplumsal saldırılardan’ belleğimizde yer edenlerden bazılarıdır.
2006 Ermeni Gazeteci Hrant Dink ve 2007 Zirve Yayınevinde yaşanan ‘kolektif nefret’ ve ‘ayrımcılığa’ dayalı cinayetler yakın tarihimizi derinden sarsmıştır.
Son yıllarda ‘Alevi ve ‘solcu’ insanımızın ardından günümüzde ‘hoşgörü’ ve ‘sabır’ sembolü olan ‘naif’ Roman insanımıza karşı ‘ayrımcılık’ ve ‘nefret’ söylemine dayalı şiddet olayları artış göstermektedir.
Eğer T.C. Hükümetleri Roman yurttaşlarının can ve mal güvenliğini dahi güvence altına almakta zorlanıyorsa; başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmek zorundayız.
Yoksa Recep Tayyip ERDOĞAN Hükümeti’nin yol haritası Adolf HİTLER’in:
“Eğer bir millet özgür olacaksa gurura, irade gücüne, meydan okumaya, nefrete, nefrete ve yine nefrete ihtiyaç duyar.” İlkesi midir?
24.07.2013, Türkiye
Not: Fotoğraf alıntıdır.