Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '22

 
Kategori
İnançlar
 

"Seni Allah gönderdi"

SABAHIN geceden ayrılan ilk saatinde, hiç yaşanmamış yepyeni bir gün daha giyiniyordu. İplik iplik ışık sızdıran sokak lambaları sönmemişti. Günler; yaşamda misinası kopmuş inci kolyenin tanelerine benzer. Bir araya getiremez ya da saçıldıkları yerden toplayıp yeniden hayatın boynuna geçiremezsiniz. Genç adam direksiyonda bunları düşündü bir süre. Önünde uzayıp gittikten sonra incelip çizgi halini alan ve hemen ardından da kopan kar beyaz yola baktı. Mavi çamlar, asker olup iki yana dizilerek, pelerinlerindeki karları silkelerken aracı selamladılar. Üç bin metrelik köy yolu henüz yarılandı ki, çeşmenin arkasında bir hareket avladı bakışları! Sinek gibi uçuşan karların ardında kıpırdayan iki siluet de beyaz; bembeyazdı. Birisi insan, ikincisi köpek olan iki canlı; aralarında ilginç bir alış veriş yapıyorlardı. Birisinin verdiğine diğerinin gereksinimi vardı. Yaşlı adamın sunduğu ekmek köşesine, köpek sahip değildi. Uzattığı patinin ucundaki sevgiden de adam yoksundu. Sonuçta bir parça ekmek karşılığında talep bile olmadan koskocaman sevgi sunulmuştu.

* “İnanç, Tanrı’nın yüceliğine duyulan güven duygusudur” M. Luther

Çeşmenin önünde kapanan kontak, emektar motora “kapa çeneni artık külüstür!” derken, köpekle ihtiyar adam da karla kaplı gövdeleriyle araca yaklaştılar. Soğuğun sessizliğinde mavi çamların iğnelerine çarpan rüzgar, ağaçlara keskin ıslıklar çaldırdı bir süre. -“Baba! Şans bu şekilde işlemez. Allahın bozkırında ne kadar yardım alacağınızı sanıyorsun ” Yaşlı insan sırtındaki ‘çuval palto’ yu sanki bir yabancının elleriyle çekiştirir gibi yapıp sorusunu da yine bir başkasının dudaklarıyla sordu: -“Eyvallah evlat! Sen Tanrı’yı bilir misin?” Sırtında potasyum, şeker, kömür ve un çuvallarından teğellenmiş, üzeri muşambayla örtülü bir paltoyla (!) çeşmenin duvarına çöktü adam. Üşüyen sokak köpeğini de bacaklarının arasına kıstırarak anlatmaya çabaladı. Ancak sürücü “Bu böyle olmaz.” diyerek ikisini de eski “station wagon” otomobiline aldı. Köpecik mutlu, en arkaya; camlı bagaja kuruldu. Köye doğru yol alırlarken ihtiyar da anlatıyordu: –“Bir kasaba varmış çok uzaklarda. Sel felaketi gelip çökmüş bu şirin yere. Tüm halk evleri boşaltırken, şehirden yardımlar gelmekte. Tabii kilise de sular altında. Kasabanın sevilen rahibi de içeride.”

* “İnsanların en çok inandığı şeyler, en az anladıklarıdır” Montaigne

 “Ellerinde yeni ve kuru bir rahip cüppesi olan iki tane iri yapılı genç adam yarı bellerine dek sulara gömülmüş bağırıyorlar: –“Hadi peder acele et. Sular yükseliyor. Seni almaya geldik." Rahip umursamazca –“O beni mutlaka kurtaracak.” Dedikten sonra gökyüzünü gösterip –“Siz gidin evlatlarım!” diyor. 15 dakika sonra bu kez bir Zodiac bot, sel sularını jilet gibi yarıp kilisenin ikinci katına dayanıyor. Atletik yapılı iki delikanlının ısrarlı davetlerine gökyüzünü göstererek karşılık veriyor peder: -“Siz gidin evlatlarım. O beni mutlaka kurtaracak!” Bot geri dönerken sular yapının tavanına doğru yaklaşıyor. Rahip de merdivenleri tırmanmakta tabii. Ve kısa bir sessizlikten sonra birden motor sesleri… “ta ta ta ta ta ta…” Son model bir helikopter, atmacaları bile kıskandırırcasına kilisenin kulesine sortide. Turuncu renkli bir kurtarma halatı ve ucunda bir komando ile birlikte. Hoparlörden anonslar yollanıyor yine pedere ve aynı yanıt yineleniyor içeriden: -“Siz gidin. O beni mutlaka kurtaracaktır.” Tabii pederin kolu yine gökyüzünü işaret etmekte. Ve çelik böcek geri döndükten bir iki dakika sonra sel suları çatıya ulaşıyor.”

* “İnsan inançlarının eseridir, nasıl inanıyorsa öyledir” Bhagavad Gita

 “Rahibin boğularak yaşamını yitirdiğini vurgulamama gerek yok sanırım…” “Kıssadan hisse” formatındaki mecazi anlatımın tam burasında, kısa bir sessizlik geçiyor köye gitmekte olan aracın içinden. Sonra Devam baba devam.” diyor sürücü! İhtiyar yine sürdürüyor tatlı tatlı: -“Peder artık, huzura çıkmak için meleklerin arasında. Baş meleğe diyor ki; -“Ben çok üzgünüm. Tüm hayatımı inançlarımız doğrultusunda “O”na adadım. Binlerce insana en yüce varlığı tanıttım ama o benim ölmeme izin verdi. Ben çok üzgünüm efendim.” Melek, rahibe beklemesini söyleyip kimsenin bakamayacağı ışıklar içinde bir doruğa özenle süzülüyor. Kısa bir süre sonra da yeri göğü inleten ilahi bir sesle sarsılıyor pederin ruhu: 

- “Benim sabrımı taşırmasın. Önce ona iki adam yolladım. Sonra bir bot gönderdim ve son olarak da bir helikopter. Daha ne yapacaktım. Ben böyle korurum, böyle yardım ederim; hala öğrenememiş mi? Yazıklar olsun, bir de din adamlığı yapmış!”

* “İnsan korkusundan utanç, Allah korkusundan inanç doğar” Samuel Johnson

SÖZÜN ÖZÜ / Köpek yaşlı adama rastlayıp karnını doyuruyor. Genç sürücü de iİhtiyarı, derme çatma sığınağının olduğu karlar altındaki düzlükten genç adam aldı mı; aldı! Sonuçta ikisini de donmaktan kurtarıyor. Ardından köylüler, hem köpeğe hem de evsiz yaşlıya sahip çıkıyorlar. İşte “Yüce Tanrı”, insana bu tür yöntemlerle yardım eder. Üstelik iki canlı varlık, güvence içinde yaşama fırsatı yakalamış oldular. Böyle durumlarda toplumumuzda çok anlamlı bir söz vardır: "Seni Allah gönderdi!"

 

 
Toplam blog
: 86
: 39
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

1951 / İstanbul. Öğretmen bir ailenin tek çocuğu. Sade bir düzen içinde soluk alıp veren o "eski ..