Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '14

 
Kategori
Siyaset
 

"Seni seviyorum!"

Bir akşam Samanyolu galaksisinde, Dünya adı verilen gezegenin tam ortasındaki Türkiye’nin bir kentinde, bir akşam, bir başbakan “Cumhur Reisi” olmak için adaylığını, X bir partiden olmasına ve söz konusu seçimin halk tarafından yapılacak olmasına karşın, vakur ve kibirli bir ifadeyle tüm televizyonlara naklen ve keyifle açıklıyor. Ev ahali, politik dostları ve halktan birçok kimse ağlayarak elini gönlünün üzerine koyarak “yetmiş yedi milyon için” deyişini hayranlıkla izliyor. Vatandaşların %50’si muhafazakâr, geri kalan %50’si modernist, geri kalan %25’i "her yolcu" olduğu bu memlekette hiçbir şey sürpriz olmuyor, yüzde hesapları tutturulamıyor. Ne medya, ne meclis, ne de devletin müsteşarlıkları, ne işletmeciler, ne patronlar, ne de mühendisler bu duruma şaşırmıyor ve hatta destekleyenleri %80’i bulurken, karşı oy verecekler de garip bir şekilde %41 küsülere varıyor. Dolayısıyla iktidar yandaşları hariç yapılan kamoyu araştırmalarındaki rakamlarla, gerçekleşen rakamlar arasında, fazla değil %10’luk farklar oluşuyor. Ve her şey şeffaf bir biçimde kamoyu ile paylaşılıyor.

Tüm televizyonlar gibi televizyonların sesi açık! Birkaç problemli yazar dışında basın da gözyaşlarıyla alkış tutuyor. “Nirden, nireye”!

Annesi yaşasaydı, gururla çocuğunu anlından öpecekti. Kasımpaşa stadından Dolmabahçe’ye kadar geçen ömründe gerçekleştirdikleri, bir hikâyeden öte, bir peri masalı gibiydi!

“Allah’ıma Hamd olsun” diyordu bir başka kader arkadaşı Bülent, “bugünleri de mi görecektik!”

Ben diyordum: “Artık ordunun başkumandanı o ve ne çektiyse, yüzyıllar boyu, hep o ordudan çekmişti”! Gözlerini yumdu ve kırıştırdı ve yüzyıllar süren mücadelesine, yıllarca Amerika, sonrasında tüm dünya, devrimsiz bir şapka çıkartmıştı.

Benim gibi o da mırıldanıyordu: “Uzun ince bir yoldayım, gediyorum gunduz gece”!

Ses tonlarımız ve savaşlarımız farklı olsa da aynı şarkıyı söyler dururuz. İkimizin de gönlünde kafasındaki Türkiyesi; o yolun sonunda, ben yolun başında ama ikimizin de gönlünde sevdalısı olduğu Türkiyesi, her bir Yiğit’in farklı yoğurt yiyişine PARALEL olarak, tüm galaksi sistemlerinden uydu kanallarıyla izlenmekteydi.

Ve ben şöyle geriye dönüp hülyamdaki Mustafa Kemal’e –her ikimiz de öyle adlandırıyorduk- göz kırptım ve dedim ki “Bu da gelir, bu da geçer ağlama!”.

“Seni seviyorum!”

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..