"Taaccüp" olmadım, şaşırmadım !...

Çalık gurubunun medyası oldu.

Seçim öncesi TMSF’nin bu el koyma olayını kuşku ile karşılamıştım. Kaygılarımı ip uçları ile ortaya koyan bir “mizah” kategorisinde blog yazmıştım. Ne yazık ki o blog biraz önce baktığım sonuçlara göre (111) yüz on bir okuyucu ile belki de okunma oranı bakımından son sıralarda. Zaman, zaman dile getirdiğim okunması gereken yazılar okunmuyor tezimi doğruluyor. Bu konuda elbet başka anlamlarda istatistik tutan arkadaşların bir diyeceği vardır. Neyse dönelim konumuza. O günlerde yazdığım blog’da kaygılarımı dile getirirken yine Ciner gurubunun devletten ihaleler aldığı dikkatimi çekmişti.

Örneğin “Yine aynı guruba verilen ihalelerle bu el koymanın bir çelişkisi kesinlikle yoktur.” Diyerek aslında kesinlikle çelişki vardır, ilişkilidir demek istemiştim. Nitekim TMSF’nin eline geçtikten sonra gazetede bu gün Yılmaz Özdil’in yazdığı gibi habercilik örnekleri yaşandı!

****

"Baykal’ın 4 trilyon lirası var, mal varlığını açıklarken gizledi" diye manşet atmıştı... (Ki, o gazeteyi dün, Başbakan’ın damadının genel müdür olduğu grup satın aldı.)

Baykal, apar topar koştu adı geçen bankaya, kayıtlarını çıkarttı, basın toplantısı yaptı, 4 trilyon lirası falan olmadığını, söz konusu hisse senetlerinin sadece 4 milyar lira ettiğini açıkladı. Gazete "pardon" dedi, "hesaplarken sıfır hatası yapmışız!" (Yılmaz Özdil'in 07 Aralık 2007 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısı...)

İlgili haberi okudunuz ise o ortamda yazdığım yazının her dizesi üzerinde durulmaya değerdi. Tıpkı bu günlerde yazdığım ve okunmasını istediğim yazılara gerekli duyarlılığın gösterilmediğini düşündüğüm gibi.

Milliyet gazetemin gerçekten (Sadık bir okuyucusu olarak ve her şeye rağmen beklentilerimi yeterince karşılamasa da, gelecekte tam tarihine denk düşen haberlere imza atacağını ;çünkü basında kendine özgü Abdi İpekçi’nin yarattığı geleneği sürdüreceğini görerek…) son günlerde “türban” konusunda yaptığı gazeteciliği görerek “gazetem” (manşet konusunda eleştirilerimi http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=79153 “Yüzde 470 artış en büyük başarıdır” başlıklı yazımda belirttim.) diyorum, sahipleniyorum.

Yalnız ilginç bir gerçek var ki TMSF’nin o zaman el koyması ile ilgili yazım bir süre bekledikten sonra yayına girmişti. Yüzde 470 artış en büyük başarıdır da yine bekleyerek yayına girdi ve okunma oranları yerde sürünüyor. Hele şu günlerde basın emekçilerinin hak kayıplarına karşı seslerini yükselmeye çabalamalarını en iyi anlayan bir emekçi olarak nedenleri ve niçinleri iyi anladığımı belirtmek gerekliliği duyuyorum. Basın iş kolunda sendikalaşma olmadan “özgür” gazetecilik yapma olanağının sıkıntılı olduğunu ama bu koşullarda bile basının; Ülkemiz , demokrasimiz için vazgeçilmezliğini vurguluyorum.

Yazımı o günlerde yazdığım blogumun son iki dizesini okuyucu için yineleyerek bitiriyorum.

“Kalbinizi karartmayın e mi!

Rahat, rahat uyuyun!”

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34244

Kaynak: Milliyet, Hürriyet.