Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '21

 
Kategori
Psikoloji
 

"Yavaşla"


 

Her şeye kolaylıkla ulaşılan bir çağdayız. Aşklar, arkadaşlıklar, aile ile olan paylaşımlar. Hepsini bir hızın içerisine bıraktık gidiyoruz. Yük Edemeyeceğimiz kadar işi üzerimize aldığımız bile oluyor bu hızda hatta. Farkında olsak da olmasak da, tükeniyoruz. Tükettiğimiz madde gibi. Büyük şehirler büyüyor, araç sayısı her geçen gün artıyor, çocuklarımızı dijitale alıştırmak için yaşını bile beklemiyoruz. Beklentilerimizi artırıyor bu durum. O yüzden hayal kırıklıklarımızla da çoğalıyoruz.

 

Teknoloji çağında elbette ki teknolojiyi kullanacağız. Ama ilginizi çeken bir şey var mı? Teknoloji devleri kendi çocuklarını yavaşlayabildikleri ortamlarda, teknolojiden uzak büyütüyorlar. Neden?

 

Bu sefer de Yavaşlama'nın önemine vurgu yapmak adına geldim karşınıza. Alanında uzman bir isim ile. Kemal Sayar'ın kitaplarını görmüşsünüzdür kitapçılarda. Aranızda okumayan da olabilir diye, günümüz sorunlarını da çarpıcı bir dille ele aldığı, yavaşlamanın önemini vurguladığı "Yavaşla" yı okumanızı tavsiye ediyorum. 1 Haftadır hayat beni hızlandırmak ta iken yanımdan ayrımamakla ne kadar iyi bir şey yaptığımı bugün anladığımı, söylemek isterim.

 

"Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zaman ayırmak gerekir. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen, yavaş gidiniz!"

 

Ne zaman birini tadını çıkara çıkara, özleyerek, onunla paylaştığınız anlara kıymet vererek, karşılıksız, çıkarsız, derin bir aşkla sevdiniz en son? Ya da öyle sevgi yaşama şansınız oldu mu hiç?

 

Ya da şikayet etmek yerine, yağan yağmurda yürüyüp, düşen her damlanın keyfine en son ne zaman vardınız?

 

Ön yargılarınızı bir kenara bırakıp, bir insanı tanıma cesaretini, en son ne zaman gösterdiniz?

 

Sürekli koşturmak yerine, olduğunuz yerde durup, 5 dk olsun, hiçbir şey yapmamayı, en son ne zaman denediniz?

 

Bir de şunu sorayım, aldığınız nefesin ne kadar farkındasınız?

 

Yavaşlık dendiği zaman aklınıza gelebilecek o kadar çok detay var ki. Siz de boğulmaz mısınız hiç sürekli kovalanıyor hissi ortamlarda yer almaktan. Öyleyse, karşınıza bir ayna konulmuş hissi verip de, üzerinde uzun uzun düşünme ihtiyacı hissedeceğiniz, bu güzel kitabı okumanızı öneririm. Kitap yeniden basımla piyasada bulunabiliyor. Telefonları, interneti, televizyonu ve gözetlenmeyi, hepimiz seviyoruz ama durmaya ihtiyacımız var.

 

Hep birlikte durmak için de böyle değerli kalemlere.

 

Okumak bir sevdadır dostlar. O sevda herkese dokunmayabilir.

 

Ama isterseniz bir ucundan siz de o sevdayı yakalayabilirsiniz.

 

Kitap, bilinen kişisel gelişim kitaplarından değil. Akıcı bir dili var. Bir çok deneme barındırıyor içerisinde. Bizi bize yöneltilen sorular ile silkeliyor. Kalıcı bir iz bırakacağını düşünüyorum hatta. Hatta aşağıda paylaştığım öneriler ile yavaşlamayı tavsiye ediyor. O önerileri okumanızı öneririm;

Hayatı daha sakin ve anlamlı yaşamak için;

1. Sessiz ol. Zihnine bir fırsat ver. İçini genişlet.

2. Bilinçli bir şekilde nefes al ve ver. Aldığın her nefesin farkında ol. Anı genişlet.

3. Tefekkür etmek için vakit ayır. Vakti olgunlaştır.

4. Tek başına zaman geçir. Zamanı genişlet.

5. Düşünce ve fikirlerini bir köşeye yaz. Zihnini genişlet.

6. Çiz, resim yap, elinle bir şeyler inşa et.

7. Şarkı söyle. Dua oku. Zikret. Ruhunu genişlet.

8. Her yere yürü, yürüyebildiğin kadar yürü. Yürüyerek gidebileceğin her yere yürüyerek git. Ufkunu genişlet.

9. Kendi mahalleni yürüyerek tanı. Evinin etrafındaki insanları, dükkanları, zenginliği fark et. İçini genişlet.

10. Bir yabancıya gülümse. Bu sana hiçbir şeye mal olmaz. Ama gününü daha güzel geçirmeni sağlar.

11. Başkalarıyla konuşmak için bir fırsat yarat. Çevreni genişlet.

12. Yanından geçip hiç uğramadığın bir parka ya da mabede gir. Orada ruhunu dinlendir. Bir mezarlığa git, evvel gidenlere selam ver, onlarla konuş.

13. Kendini doğaya bırak. Tabiatta bir yürüyüş yap, yaprakları eline al, toprağı okşa, bir ağaç sev. O ağacı yeşerteni sev.

14. Süpermarkette metal arabayı sürmek yerine yerel üreticilerin pazarına git ve gıdanı onlardan temin etmeye çalış. Hoşbeş et, onların hikayelerine misafir ol.

15. Yediğin her gıdanın hikayesini merak et. Nereden geldiğini, kim tarafından üretildiğini, hangi emeklerle sana ulaştığını öğren.

16.  Giydiğin şey nereden üretiliyor, bu üretim safhasında çocuk işçi çalıştırılıyor mu, emek sömürüsü yapılıyor mu bunlara dikkat et, bilincini genişlet.

17. Bir şeyi tohumdan başlayarak büyüt. Bir tohum ekmek ve onun daimi bir ihtimam ve beslenme ile büyüdüğünü izlemek, daha yavaş, daha bağlı, daha sahici bir hayat yaşamanın analojisidir. Sabrını genişlet.

18. İnfak et. Yoksulları ara, yardım et. Onların sevgisiyle kalbini büyüt. Ülkeni genişlet.

19. Öte diyarlarda zulüm görenler için dua et, eylemde bulun, yüreklerinde acılarını hisset. Dünyanı genişlet.

20. Yarinin, evladının gözlerinin içine bak. Sevgini genişlet.

 

Bir de şunu söylemek geliyor içimden. Şimdinin aşkları aceleci hallerimizden ve unuttuğumuz mahremiyet hissinden tükeniyor. Kitapta bunun için çarpıcı bir cümle bırakılmış hatta:

 

"Aşk" demişti Hannah Arendt, "ortalıkta gösterildiği an, solmaya ve ölmeye yüz tutar.

 

Büyüğün küçüğü yediği bir dünyadan, hızlının yavaşı yuttuğu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Afrika sözünde söylendiği gibi, "O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor".

 

Artık, hep birlikte, yavaşlamamız lazım dostlar.

 

Sevgiler.

 

 
Toplam blog
: 48
: 89
Kayıt tarihi
: 11.01.21
 
 

Profesyonel Koç Bağımlılık Danışmanı Sosyolog Yazar Latin Amerika Çalışmaları Uzmanı Analog Fotoğ..