Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

1 Nisan dersi

Şakaları sevmem, Nisan 1 şakalarını hiç sevmem. Şakaları neden sevmem? Beceremem de ondan. Ölçüsü ayarlanabilen şakalar samimi bir hava estirir; insanı güldürür; eğlendirir; gönül almaya vesile olur. Ama ölçüsü kaçan şakalar da sıkıntı doğurur; aşağılanma, alaya alınma vb. olumsuzluklar meydan gelir. Şakalaşmanın ölçüsünü tutturabilmek için çok kültürlü ve bilgili olmak gerekir. Neden mi? Şaka yapılacak kişiyi tanımak gerekir. Cinsiyeti, yaşı, mesleği, mizacı, o andaki psikolojik durumu, bulunduğu yer, çevresindekiler…vb. bir çok hususun iyice bilinmesi gerekir ki ona göre şaka yapılabilsin. Hangimiz hangimizi böyle etraflı tanıyabiliriz. Kendimizi bile doğru dürüst tanıyamıyoruz; kaldı ki başkalarını tanıyalım. Onun için olacak mizahın bir kültür ölçüsü olduğunu söylerler. Kültürlü ve bilgili olanların, kendine güvenenlerin şaka yapmaları hayatı renklendirir. Böyle şakalar hayatın tuzu biberi olur. 1 Nisan şakaları tuzu ve biberi fazla olan şakalardan oluyor. Hatta şaka olmaktan çıkıyor yalan oluyor. 1 Nisan yalanlarının savunulan yanları olmaz. Çünkü yalan bütün kötülüklerin anasıdır. Bu konudaki hadisler ve vecizelere girme niyetim yok. Aslında niyetim 1 Nisanla ilgili bir anımı anlatmaktı. Bir giriş yapalım derken uzun bir giriş yaptık, uzun bir koridor yürüdük. Şimdi sınıfa girelim. * 1959’un 1 Nisan gününde Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Okulu üçüncü sınıftayız. Bir üst sınıftaki ağabeylerimizin isteği üzerine dershane değiştiriyoruz. Ses çıkarmadan hocayı bekliyoruz. Dersi değil 1 Nisan şakasının nasıl karşılanacağını merak ediyoruz. Tam zamanında Psikoloji hocası Şevket Bey içeri giriyor. Biz hiç bozuntuya vermiyoruz. Hoca da hiç bozuntuya vermiyor. Tahta başına geçip konuyu anlatmaya başlıyor. Ders boyunca bir defa bile 1 Nisandan söz edilmedi. Ama dersten çıktıktan sonra 1 Nisan şakalarından değil 1 Nisan dersinden söz eder olduk. O günden bugüne zaman zaman özellikle de 1 Nisanlarda bu dersi hatırlarım. Önceleri dersin konusunu, ana bölümlerini ayrıntılı olarak hatırlarken şimdi ancak ana hatları ile şöyle böyle hatırlıyorum. Şevket Hoca tahtaya büyük bir kafes çizdi. Çizimi öyle güzeldi ki sanki gerçek bir kafes. İçinde de maymun. Ayrıca birbirlerine eklenebilen borudan yapılmış çubuklar. 

Maymun deneme yanılma ile çubukları birleştiriyor ve kafesin kapısının mandalını çeviriyor. Ve de dışarı çıkıp mükâfatını alıyor. ( Eksik olur, yalan olur düşüncesiyle muz demedim, mükâfatı dedim. İnternette bulunabilecek 3 maymun, 5 maymun deneylerine benzer bir deneydi.) Maymunu tekrar içeri koyuyorlar dışarı çıkması için aynı şekilde deneme yanılma çalışmalarına devam ediyor… Ölmüşse Allah rahmet etsin Şevket Hoca sonuç çıkarmayı da bize bırakıyor. Demiyor ki maymunlar tecrübe kazanamaz. Biz de maymunlaşmayalım, tecrübelerimizden istifade edelim… Şevket Hocadan dinlediğim ilk ve son dersi öğrencilerime anlatmaya çalıştım. Tabii yeri geldiğinde başkalarına da anlatmaya çalıştım. İhtimaldir ki diğer arkadaşlarım da bu konuları işlemişlerdir. Anlattık; ama herhalde etkili anlatamadık ki hâlâ deneme yanılma aşamasındayız. Bu acıklı durumumuza üzülüyorum. Gerçekten üzülüyorum. 1Nisan şakalaşma gününde okuyucuları üzmek değil güldürmek isterdim. Güldürmeyi beceremiyorsam 1 Nisanın kökenini anlatıp sizleri 1564’lerdeki Fransa’ya götürürdüm. Kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan 1 Nisan hakkında birkaç paragraf yazardım. Böylece günü savardım. Böyle yapacak yerde tuttum tecrübelerden yararlanamadığımızdan söz ettim. Aslında tecrübe edinemediğimizden söz ettik. İnsanın belirgin özelliklerinden biri de tecrübe edinebilmesi; ayrıca başkalarının da tecrübelerinden faydalanabilmesidir. Tecrübe her konuda gereklidir. Şimdi siyasi konulara ağırlık verildiği için siyasi konularda tecrübeli olup olmadığınızı bir kontrol etmeliyiz. Başkalarının tecrübelerinden nasıl yararlanılacağını düşünmeliyiz. Ne bileyim her şeyi sorgulamalıyız. Bu anlattıklarım 1 Nisan şakası falan sanılmasın. 

1 Nisan Dersi unutulmasın. ( Ben de Şevket Hoca gibi sonuç çıkarmayı size bırakıyorum.) 

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 01. 04. 2011 

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara