Düşünüyoruz, o halde düşünüyoruz

Genellikle ilgilendiğimiz konular üzerinde düşünürüz. Örneğin futbol karşılaşmasına ilgi duyan genç bu konuda düşünür. Evine ekmek götüremeyen bir baba işsizlik ve haksızlıklar üzerinde düşünür. Emniyetin yanlış uygulamalarına maruz kalan biri de bu yanlış uygulamalara odaklanır… İlgilerimiz bir su gibidir. Su nasıl ki meyil olan tarafa akarsa ilgi de böyledir. Örneğin bir milli maç olduğu zaman devlet görevlileri bile maça ilgi duyar. Bu ilgi çerçevesinde düşünür. İnsanları istediğiniz konuda düşündürebilir misiniz? Evet, düşündürebilirsiniz. Nasıl düşündürürsünüz? Ortamın, zeminin düzlüğünü bozarsınız. Bir tarafa fazla ağırlık vererek meyil yaratırsınız. Örneğin magazin dünyasını, dizi furyasını, futbol sahasını ilgi odağı haline getirirsiniz. Nasıl getirirsiniz? Bu sorunun cevabını halkını yıllarca uyutan sözde liderlerin, diktatörlerin hayatlarını, taktiklerini inceleyerek bulabiliriz. İlgi duyulmayan konularda yazmak olur mu? Olur; ama bu yazıların fazla okuyucusu olmaz. Yukarıda meyil istikametinde akmaktan söz ettik. Aynı benzetmeyle yazalım. 

İnsana ilgilenmediği konuda bir yazı okutmak suları tersine akıtmaya benzer. Onun için öğretmenler derse başlamadan önce ilgi çekici konuşmalar yaparlar. Genellikle de başarılı olurlar. Ancak bazı sorunlu öğrencilerin ilgilerini çekmek öyle kolay olamaz. Benim de ilgi çekmeye çalıştığım sanılmasın. Tam aksine yapay ilgi alanlarına girmeyeceğim. Gündemimi, konularımı kendim belirlemeye çalışacağım. Çalışacağım diyorum; çünkü böyle gündem yaratma taktiklerine kızan biri olmama rağmen benim düşüncelerim de dağılıyor, istenilen konularda düşünüveriyorum. Örneğin Türkiye’mizde savcılar arasında yapılan değişikler konusu üzerinde ister istemez düşünüyoruz. Düşünmek şöyle dursun bu konuda yazan yazarların yazılarını da okudum. Bu yazıların satır aralarında adalet sistemimizin rahatsız olduğu anlaşılmaktadır. Tedavi ilaçla mı olur, neşterle mi olur? Okuyucu cevap ister değil mi? En azından kendi sorduğumuz soruların cevaplandırılmasını bekler. Evet, bunu kendimden biliyorum. Biliyorum; ama cevaplandıramıyorum. Cevaplandıran bir yazar varsa beri gelsin. Ne demek istedik şimdi? Şunu demek istedim ki bazı konularda üniversiteler çalışmalıdır. Tabi düz zeminlerde objektif olarak çalışmalı ve bilimsel verilerini halkla paylaşmalıdır. Daha çok paylaşmalıdır demek istiyorum. Özetle Türkiye’mizin, dünyamızın gündemini takip edecek; ama yapma gündemlere takılmayacağız. Suyu yukarı akıtamayız; ama okuyucuyu az da olsa düşündürürüz. Düşünüyoruz. O halde düşünüyoruz. 

Sabahattin Gencal, Başiskele - Kocaeli, 31. 03. 2011