1 Numaraya gerek yok mu?

Bedrettin Dalan olayı son günlerin en popüler konularından biri. Üç yıllık sessizlik döneminin ardından suskunluğunu bir tv kanalında, (telefonla bağlanarak) bozan Bedrettin Dalan bağlandığı programın sunucuları tarafından gözaltına alınmaya çalışıldı önce.

Hatta sunuculardan biri 'Bana 3 gün Almanya'dan ayrılmayacağınıza söz verir misiniz?, Açık adresinizisöyler misiniz?' diyerek, polis gazetecilik kulvarında önemli bir mertebe elde etti.

Ertesi gün Dalan'ın Almanya'da olduğunu öğrenen magazinci istihbaratçı gazeteciler, Almanya kazan onlar kepçe arayarak 1 Numara'nın izini buludu ve fotoğrafladı, üstelik bir de 'yasak aşkı' bu kareye sığdırarak olaya yeni bir soluk ve heyecan kattılar.

Bu kareler bir çok gazetenin manşetine; Dalan Almanya'da yakalandı, görüntülendi, sobelendi şeklinde yansıdı.

Ve bugün öğreniyoruz ki Türk yetkilileri Dalan'ın iadesini Almanya'dan rica etmiş.

Hakkında 'yoklukta tutuklama ' kararı çıkarılmış olan Dalan'ın Silahlı Terör Örgütü'ne üye olma suçundan İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı belirtilmiş.

Bugün gelen açıklama, teklifin reddedildiği yönünde... Dalan'ın iadesi 9 Şubat'ta istenmiş, temmuz ayında red cevabı alınmış. Yani Dalan'ın nerede olduğu pekala biliniyormuş.

Bağlandığı tv programında sunucuları kimliğine ikna ettikten sonra "Interpol tarafından aranmıyorum, hakkımda kırmızı bülten yok" diyen Dalan, yetkililerin zihninde bir ampül yakmış olacak ki Adalet Bakanlığı, kırmızı bülten çıkarılması çalışmalarının 11 aydır sürdüğünü de açıkladı.

4 yıldır gündemimizde olan ancak hala hiç bir sanık hakkında sonuca varılmayan Ergenekon davasında, 1 numara olduğu iddia edilen bu önemli ismin aranması, yakalanması; böyle ağır aksak, 'istemem yan cebime koy' meşrebinde ilerleyince soru işaretleri zincirine yenileri ekleniyor haliyle.

Yüzlerce sayfalık iddianamelerle yargılama süreci devam eden Ergenekon Terör Örgütü'nün başı böyle mi aranıyor? Bu işte bir yanlışlık yok mu? Yoksa 'içerdekiler yeter, bir numaraya gerek yok' mu deniyor?