Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Temmuz '11

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

18-19 Haziran 2011 Milliyet Blog Büyükada Toplantısı (40 kısım tekmili birden, 8. bölüm)

18-19 Haziran 2011 Milliyet Blog Büyükada Toplantısı (40 kısım tekmili birden, 8. bölüm)
 

(8. Ve Artık Büyükada …) 

Büyükada yolunda Heybeli’nin öyküsünü de böyle yarım yamalak anlattıktan sonra Büyükada’ya geçebiliriz … (Nereden geçiyorsun… Daha Dur bakalım …Daha anlatacak kaç tane antrparantez var, biliyor musunuz? Hay Allah..!) 

Gün doğmadan neler doğar demişler… Büyükada’ya varmadan daha neler olur biliyor musun? İşe bak… 

Heybeli’de gemi boşaldı dedim ya , pek değil… Bazı binenler de oldu… Bir yalnız bayan da gelip tam karşımıza oturdu… 40-45 yaşlarında , akça pakça… Biraz farklı bir bayan… Benim Hanım, bu gibi durumlarda hiç dayanamaz.. Hemen gülümsedi… Karşılığını alınca.. “Nasılsınız… Büyükada’ya mı ?” diye sordu… İşte o noktada “İletişim” durdu… Çünkü aldığı cevaplar : ” Fine..Yes …” cinsinden bir şeyler oldu… Benim Hanım çok cesaretlidir; Lise’den Barış Gönüllüsü öğretmeninden öğrendiği İngilizce sözcükleri sıralayarak hanımın geçmişini , geleceğini öğrenmeye çalıştı… Ama bir yerden sonra nafile… “Bu Amerikalı…” deyip … İşi bana havale etti… 

Bayan ABD’den, Carolina eyaletinden geliyormuş, bir Eğitimci… Türkiye’yi merak etmiş, İstanbul’a gelmiş .. İstanbul’u gezerken “Prince İslands” çok güzel olduğunu söylemişler… O da Adaları gezmeye çıkmış… Kısmetse bu gece Büyükada’da kalacakmış… Büyükada’da yemek yiyeceğini, kalacağını söyledi… Sonra ben kendimi takdim ettim.. Çok memnun oldu… ABD’de çok eğitimciye ihtiyaçları olduğunu… Gelmek istersem kendisine yazabileceğimi söyleyip, bu arada kart değişimi yaptık … Bayan bir Asst.Prof. , Eğitim Fakültesi’nde ... Bu kadar olur..! 

Büyükada’ya birlikte indik … Kendisine pek yardım edemiyeceğimizi, ama yukarda bulunan faytoncuların, yemek ve yatacak yer konusunda yardımcı olabileceklerini söyleyip, ayrıldık… Ama aklım da arkada kaldı… Ya zavallı kadın…? Hadi hadi işine..! Kadın kalkıp, USA’dan gelmiş ; bir küçücük Ada’da mı kaybolacak… Cebine soksaydın be… Kendi işine bak sen… Arkaya baka baka bir alem oldum ama, hanım da işkillenip kolumdan çekmeye başladı… Ondan sonra ayıkıp, “Yörükali” Motorlarının yerini önümüze geçen herkese sormaya başladık… Hani İskele’nin yanındaydılar? Biraz daha ötede… İlerde… Nihayet bir gariban motor bulduk…. Motora girmek için epey cambazlık yapmamız; sağımızı solumuzu , sağa sola vurmamız kaderde varmış … Yaptık, onu da becerdik…. Sonra da motorun nispeten arka kısmındaki her tarafı açık yolcu salonundaki yerimizi aldık … 

Eh şöyle beş altı kişi var… Motor da tam motor.. Tam bir fındık kabuğu… Denizin üzerinde , durduğumuz yerde, belki yarım saat , belki 45 dakika fındık kabuğunun içindeki fare gibi bir o yana , bir bu yana sarsılıp durduk… Ama ben bir fena oldum..! Motorda da beş altı kişi var… Bayanlar filan… Ayıp olacak şimdi… Benim aklım Sema Hanım’da … Tam o sırada telefon geldi … “Oh ne güzel olmuş, motora yetişmişiz… Çünkü o akşam yedi motoru son motormuş ; onu yakalayamazsak; faytonla Yörükali’ye gelmemiz gerekecekmiş… Yörükali Plajı ve Tesisleri Büyükada’nın tam arkasında imiş…” Sema hanım bu arada Motor’da daha başka arkadaşların olduğunu, tanışabileceğimizi söyledi… 

Ben telefonla konuşurken, benim hanım zaten çoktan tanışıp , İzmir’den gelen, Şair, Güler yüzlü Öğretmen Özden Hanım’la ahbaplığı kurmuştu bile… Biz de selamlaştık… Özden Hanım bana “Adım Sana Yazgım” adlı şiir kitabını hediye etti… Ne güzel… Birkaç şiire baktım… Bayağı güzel, duygulu şiirler… Emek sarfedilmiş… Kitabın baskısı çok temiz… Kendisini tebrik ettim… Epey bir zaman geçti, epey bir müşteri de alındıktan sonra Motorumuz artık harekete hazırdı… Hareket etti… Büyükada İskele’den Büyükada’nın arkasına geçmek üzere çat çat çat… Yola revan olduk… Ne güzel denizle böyle iç içe olmak .. Biraz da korkutucu mu ne? Hanım benim elimi sıkıyor, ama bana pek güvenmesin, çünkü o hiç yüzme bilmiyor… Neyse , canım tehlike zamanında bir şeyler yaparız..! O kadar da deniz cahili değiliz… Aman aman… öyle şeyleri aklına hiç getirme… Oh, Özden hanım’la sohbet koyulaştı… Alsancak’tan; Karşıyaka’dan… İzmir’i bir güzel andık, eleştirdik… Malum ya.. Gavur İzmir..?! 

Neyse politikaya girmeyelim… Şimdi gezi zamanı… Neşelenmek zamanı… Gezdiklerimizden, gördüklerimizden ve de yaşadıklarımızdan bir şeyler öğrenme zamanı… Bakalım öğrenebilecek miyiz… (Devamı var mı? Herhalde… Senaryo olarak satacağım… Ne dersiniz… Alan var mı???) 

 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara