Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

19 Madenci

19 Madenci
 

http://www.haberte.com/news_detail.php?id=71496


İstanbul’da 9 Eylül 2009’daki selde yedi kadın işçi, kapana sıkıştıkları ve insan taşıyıcı olarak gönül rahatlığı ile kullanılan mal taşıma aracı içinde boğularak öldüler. Olaya tepki vermek adına yazdığım kısa blog yazısını tekrar hatırlamak zorunda kalmak içimi acıtıyor. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=202531. Bu kez yer ve mekân farklı ancak sonuç en az o kadar vahim ve yıkıcı. Söz konusu olan ondokuz can ve onlara umudu, geleceği bağlı olan eşler, çocuklar, anneler ve babalar. Benzerlik ne? Her iki olayda da “ihmal” olarak nitelenen ve sıradanlaştırılan resmi tespit, cenazeler kalkana kadar, ölenlerin yakınlarının acısına verilip pişkinlikle geçiştirilebilen birkaç ses yükseltme, sonrasında ise yeni gündemler için pupa yelken bir toplumsal duyarlılık, ufukta bir sonraki felaket belirene kadar.

Tuhaf görünme riskini göze alarak şu tabloyu da göz önüne sermek istiyorum: Memleketin bir ucunda askerlik görevini yapan masum erlerin kutsal bir uğurda ölmeleri/öldürülmeleri/şehit olmaları toplumun hemen bütün kesimlerinden haklı olarak ağır tepkiler alıyorken, üzerinde uzlaşılan ve içimizden olmayan suçlunun/düşmanın işaret edilmesindeki rahatlık mıdır tepkinin boyutunu ve niteliğini belirleyen? Öyle olmalıdır ki, kaza görüntüsü altındaki topluca ölümlerin/öldürmelerin (madende, tersanede, depremde, yangında, selde) bilançosu ne denli yüksek olursa olsun suçlusu/sorumlusu bu denli göze batmamaktadır, içimizden birileri (siyasetçi, işveren, sendikacı, bürokrat, idareci, işçi, memur, vatandaş, vb.) oldukları için. İşte bu ikiyüzlü gerçektir sanırım, toplumun sözde sivil toplum örgütlerini (siyasi partler, sendikalar, dernekler), haklılığı insan hakları düzeyinde tartışılmaz olan yürüyüşleri, protestoları ve mitingleri düzenlemekten alıkoyan tüm bu toplu ölümler / öldürmeler karşısında.

Bu edimsizliğin bir sonucu da, toplumda biriken öfkenin bilinçaltında yer alan linç etme içgüdüsünün yüzeye çıkmasını kolaylaştırmasıdır. Bu türden anlık tepkiler, örgütlülüğe ve bilince dayanmaması nedeniyle olayların gerçek sorumlularını perdeleme ve anlık öfke patlamalarını bir sonrakine kadar yatıştırmaktan başkaca bir sonuç doğurmamaktadır.

Yine benzer bir olay olan Ankara’da 7 gencin doğalgaz zehirlenmesi nedeniyle ölümlerini konu alan bir blog yorumumda da altını çizdiğim gibi: “Ölümlerin pisipisine olmamasını sağlamak geride kalanların elinde. Bunun da yolu her ne nedenle olursa olsun insan yaşamının ya da sağlığının kaybedilmesinin bedelinin sadece manevi değil ama maddi olarak da ağır olduğunu bu dünyada ispat etmekten geçiyor….” Artık yasal düzenlemelerdeki boşluklara sığınabilmek ölümlerde sorumluluğu olanlar açısından omuzlarında taşınamayacak denli ağır bir yük oluşturmalıdır diye düşünüyorum.

Toplumun vicdanını oluşturan örgütlerine duyurulur.

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..