Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '07

 
Kategori
Mizah
 

2029

2029
 

2029 ya da 2036 yılları arasında muhtemelen bir göktaşı (99942 Apophis*) dünyaya çarpacaktı. Ama son yapılan çalışmalar (2006) bu olasılığın 12.3 milyonda bir olduğunu gösterdi.

Artık bu küçük problem ortadan kalktığına göre biz de hayatımızın küçük hesaplarına dönebiliriz derken, ben vazgeçtim yok dönmeyeyim bu konuyu biraz daha düşüneyim dedim...ya da düşünür gibi yapayım. Çoğu zaman böyleyiz ya...bilir gibi yaparız önce, sonra da belki düşünür gibi.

Bu yazıda konu mankeni ben oluyorum. Kimseyi kırmayayım diye. Kendi kendime de kırılma ihtimalim yukarıda yazdığım olasılık gibi galiba 12.3 milyonda bir gibi bir şey. Çünkü bazen bir takım espriler yapmak isteriz ama karşımızda ki kişiyi konu mankeni olarak kullansak, alınmalarına sebep olabiliriz. Bu yüzden kendimi kullanıyorum ben de.


Neyse...

Mesela bu meteorun çarpma ihtimali acaip yüksek olsaydı...yüzde elli diyelim. Hani şu “Deep Impact” filmindeki gibi astronot abileri göktaşını patlatmak üzere gönderdikleri şekilde beni gönderselerdi. Tek kişilik bir gemi ve taşa ulaşınca da herşeyi halletmek için 20 dakikam filan var. Zaman az olsun ki seyircinin ay pardon okuyucunun heyecanı artsın. Aslında okuyucunun heyecanı neden artsın...olan bana olacak.

Ben şimdi böyle kısıtlı bir zaman dilimi içinde bitirmeye kalkınca işi, eminim elim ayağıma dolaşacaktır.
Büyük sorumluluk.
Dünyanın kaderi bana bağlı...Zaten bu stres altında göktaşına ulaşana kadar...sivilceler filan basmaya başlar...sindirim sistemim bozulur tüm yolculuğu tuvalette geçiririm. Hatta Houston ile bağlantıyı mecburen sürekli tuvaletten gerçekleştirmek zorunda kalırım.

Arada sorarlar “her şey yolunda mı?...Tuhaf sesler duyduk ta.”

“Yok abicim merak etmeyin...stres şey etti de barsakları bozduk biraz, meteora inince geçer sanıyorum...kısmet bakalım” şeklinde gönül ferahlatıcı açıklamalarda bulunurum.

Meteora inince detaylı olarak yapılmış yörünge hesapları nedeniyle işimi 20 dakikada halletmem gerekir ama heyecandan ve baskıdan daha bir yavaş yapmaya, hatta yok bu kablo değildi....dur baştan yapayım...ya da dur yedek paketi açayım derken. Elime yüzüme bulaştırırım....Houston merkezde ise herkes heyecanlı ve umutludur. Çünkü ne halt yediğimi anlatmamışımdır....20. dakikada bağlanıp...
“Eeeee...arkadaşlar ben şey dünyaya dönüyorum” dediğimde...Houston’dakiler sevinç gözyaşları içinde birbirlerine sarılırken...yanlış anladıklarının farkına varıp...Hemen bir düzeltme yapma ihtıyacı duyarım.

“Arkadaşlar!...Yine ben heh heh (sıkıntı terleri çıkar bu arada benden)...sanırım yanlış anlaşma oldu...dünyaya göktaşının üzerinde dönüyorum...bu kablolar filan ne bileyim olmadı abicim...yani zaman azdı...biraz daha süre verilse yapardım yani. Ama 20 dakika da çok azdı canım...Neyse haydi görüşürüz...sanırım 3buçuk saate kalmaz gelirim”.

*99942 Apophis = http://neo.jpl.nasa.gov/risk/a99942.html
Resim=NASA

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..