- Kategori
- Siyaset
28 Şubat masalları

İrtica, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı... 28 şubat deyince aklımıza çok şey gelse de ağzımızdan ilk çıkan sözler bunlar. 28 şubatta asker belki de ilk kez sivillerle bu kadar yakın ilişki kurmuştu. Tabi ki bu siviller egemenliğin asıl sahibi olan millet değil, elinde güç bulunduran odaklardı. Asker o kadar iyi ilişki kurmuştu ki bir amiral ''bu kez onlar yapsınlar'' demiş ve darbeyi ortak odaklara bırakmışlardı. Bazı medya odakları da bu teklifi olumlu karşılamış ve işin en önemli ayağı olan milleti korkutma görevini oldukça başarılı bir şekilde yerine getirmişti. Özellikle orta sınıf sol kesimi irtica geliyor söylemiyle korkutarak darbeye zemin hazırlamış, aynı zamanda ''sincanda tank geçidi'' gibi ifadelerle darbeyi bir kurtuluş olarak göstermişlerdi. Sahte tarikatler oluşturulmuş, sahte şeyhler meydana çıkarılmıştı. Sahte tarikat şeyhi Müslüm Gündüz'e siyasi görüşünüz ne deyince ''şeriatı getirmek, laikliği ortadan kaldırmak'' ifadesini kullanacak kadar dersi iyi çalıştırılmıştı. Fadime Şahin kanal kanal dolaştırılıp insanların nefret duygusu olabildiğince körükleniyordu.
İnsanlar kutuplaştırılıyor, şeriatçı veya sağcı/solcu olarak fişleniyordu. Evet sadece dindarlar değil toplumda bütün görüşteki insanlar görüşleri dolayısıyla fişleniyordu. Toplum düşünmemeye ve sahibinin isteğini yerine getiren bir köle gibi her şeyi kabullenmeye zorlanıyordu. Medya korku ve askere güven duygusu oluşturunca ve linç politikasını yeteri kadar yerine getirince asker de kendi görevini yerine getirmiş baskıyla hükümeti düşürmüştü. 28 şubatta destekçiler propaganda şakşakçılığı yapmıştı çünkü darbeyle onların ekmeğine yağ sürülecek servetlerine servet güçerine güç katacaklardı, ama beklenen olmadı. Bu darbeyle Türkiye her yerde söylendiği gibi 20 yıl geriye gitti, durum o kadar köyü bir haldeydi ki art arda iki ekonomik kriz yaşandı ve halk son derece yoksullaştı. O dönemde şakşakçılık yapanlar da bu krizlerden ve dolayısıyla 28 şubat sürecinden etkilenmiş oldu. Sonuçta 28 şubat süreciyle elimize ne geçti derseniz; cevabım koca bir HİÇ olur.