Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '22

 
Kategori
Tarih
 

30 Ağustos 1922 Büyük Zafer

30 Ağustos 1922 Büyük Zafer

Neden “Büyük Zafer”? Tarihte;  ezici, yıkıcı, yok edici savaşlar olmuştur. Bu savaşların çoğu, ilgili ulusların yönetim yapısını değiştirmemiş; tarihin sayfalarında kalmıştır.Oysa,30 Ağustos 1922Büyük Zafersonunda, tek kişi yönetimi olan padişahlık tarihin derinliklerine gömülmüştür.

Tarihte büyük savaşlar da olmuştur; ne var ki çoğu ölüm, gözyaşı, acıdan başka bir şey vermemiştir. Büyük Zafer’de de gözyaşı, acı, şehit vardır. Ancak, bu savaşın büyüklüğü, Anadolu’nun tüm varlığıyla bu savaşa katılmasından kaynaklanır. . Bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolu açmış; Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur.

30 Ağustos 1922’nin temeli,19 Mayıs 1919’da Samsun’da atılır. Bu tarih bir bakıma Mustafa Kemal’in doğum tarihidir. Kendisine de sorulduğunda, bu tarihi söyler. Bu tarihte başlar, ulusal savaş. Bu tarih, Anadolu insanının silkinişi, uyanışı düşmana karşı koyma tarihidir. Bu tarih, Türklüğün yeniden doğuşu, kendine gelme tarihidir. Bu tarih, demokrasinin Anadolu’da filizlendiği tarihtir.

Ulusların tarihinde, önemli zaferler de vardır. Türklerin tarihinde,30 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’yle Alpaslan ,Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenerek, Türkler ’e Anadolu’nun kapılarını açmış.30  Ağustos 1922’de,Mustafa Kemal Atatürk’ün kumandasındaki Türk ordusu da  Yunanistan Krallığı komutanı Hacianesti ’yi, ( yenilgiye uğratmış); Trikupis  ve Dighenis (Diyanis ) itutsak almıştır

8 Temmuz 1919’daordudaki görevinden ayrılan Mustafa Kemal Atatürk,23 Temmuz 1919’daErzurum,4 Eylül 1919’da da Sivas Kongrelerini toplayarak ülkemizi düşmandan temizlemenin planını, kongre üyelerine anlatır. Bu kongrelerde, ABD’ye ya da başka bir devletin egemenliğine sığınmak isteyenler vardı. Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlıktan yanaydı. Sivas ve Erzurum Kongrelerinin amacı, ulusu kadercilikten kurtarmak, düşmana karşı savaşma bilincini aşılayarak; özgürlük, bağımsızlık yolunu açmaktı. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, tutsaklığın Türklüğün yapısına aykırı olduğunun bilincindedir.

İnsanca yaşmak için yapılır İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar... Anadolu insanı, tüm varlığını ortaya koyarak 30 Ağustos 1922’de zaferin yolunu açar. Bir İstanbullu anı defterine şunları yazdı:” ‘Hastalık, parasızlık, acı düşmanlık, gelecek kaygısı, her şey unutuldu. Her yer çılgınca sevinen mutlu insanlarla doldu.’  ”(Turgut Özakman, Cumhuriyet, s.15)

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki:

“Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısındaydı. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumdaydı. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi.” (Atatürk’ün 30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’in 2. yıldönümünde 1924 yılında Dumlupınar’da yaptığı konuşmadan alıntı)

Başkomutanlık Meydan Muharebesi ya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922'de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaştır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşatarafından şahsen yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesiolarak anılır. İstiklal Savaşı'nın kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağlayan bu çarpışmanın yıldönümü Türkiye'de ulusal bayram olarak kutlanmaktadır.

Savaş Hazırlıkları

. Sakarya Zaferi, Türk ordusunun moralini yükseltmiş; Büyük Zafer için hazırlıklar başlamıştır.Mustafa Kemal PaşaHattı Müdafaa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” diyerek orduyu coşturmuş ve 22 gün süren savaş sonunda 13 Eylül 1921'de Türk ordusu büyük bir zaferle Yunan ordusunu gerisin geri kaçmak zorunda bırakmıştır. 30 Ağustos 1922Büyük Zafer’den önceki Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılır İsmail Habip Sevük, Sakarya Meydan Muharebesi'nin önemini, "13 Eylül 1683günü Viyana'da başlayan çekilme, 238yıl sonra Sakarya'da durdurulmuştur." Sözüyle belirtir(Vikipedi,22 Ağustos 2021)

Sakarya Savaşı’ndan önce ordunun durumu, iyi değildi. Düşman, Polatlı ’ya  kadar ilerlemiş, top sesleri Ankara’dan duyulduğunu, milletvekilleri anlatıyor. Askerler, giyim kuşam bakımından da perişandı. Çoğunda çarık yoktu, yalınayaktı. Askerlerin giysileri ,mataraları ,suları  yoktu. Çoğunun süngüsü, kılıcı yoktu.(Sina Akşin, Savaş ve Etnik Temizlik,s.372-375)Eskişehir ve Sakarya muharebeleri sırasında kaçak sayısı 48.335’e yükselmişti.(Türk İstiklal Harbi,C.7,s.356)

Ne var ki askerlerin yüzde 90’nın ayakkabısı yoktu; çarık giyiyorlardı. Kimisinde, çarık da yoktu. İşte bu koşullarda Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk,7/8 Ağustos 1921’de Tekâlif-i Milliye Emirleri’ ni yayınladı.250 bin üniforma,500 bin iç çamaşırı,2,5milyon çift çorap toplanmıştı.  150 bin çadıra gereksinme vardı; ancak 7 bin çadır bulunabilmişti. Mehmetçiğin büyük bölümü, battaniyesine sarılıp toprağa uzanıyordu. Ayrıca bedeli sonradan ödenmek koşuluyla  halkın elindeki yiyeceğin yüzde 40’ı,öküz ve at arabalarının yüzde 10’u,binek ve taşıt arabalarının yüzde 20’si, her evden bir kat çamaşır, birer çift çorap, çarık istendi. Türk toplumu, başkomutanın çağrısına uyarak elinde avcunda ne varsa orduya verdi. Başkomutanlık Meydan Savaşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle “topyekûn savaş” yöntemiyle kazanılabilirdi. Cephedeki ordu kadar cephe gerisindeki tüm halk seferber edilmeliydi. Tekalif-i Milliye Emirleriyle Türk Ordusunun eksikleri büyük ölçüde tamamlanmış ve ordu savaşa hazırlanmaya çalışmıştır.

Sakarya Meydan Muharebesisonucunda Yunan tarafı Şubat ve Mart 1922'de Londra'ya uzun bir ziyarette bulunarak ülkesine yapılan askeri yardımın artırılmasını istedi. Ancak bu istek Lord George hükümetince reddedildi. Lord Georgebunun üzerine Yunan ordusunu Anadolu'dan çekme tehdidinde bulundu ise de bunu kendi hükümetine kabul ettiremeyerek istifaya zorlandı.

Türklüğün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş zaferini,  Andrew MangoAtatürk” adlı yapıtında şöyle dile getirir: Anadolu’daki Türk ve Yunan ordularının gücü hemen hemen eşitti. Yunanlılar 225.000 askerine karşılık Türk ordusunda 208.000 asker bulunuyordu. Ama Yunanlılar daha iyi donanımlıydı. Türk ordusunun ise iki avantajı vardı; ağır silahlarının sayısı fazlaydı ve süvari birlikleri Yunanlılara oranla daha güçlüydü. Yunan ordusu Marmara Denizi kıyısında Gemlik’ten başlayıp Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar ’daki mevzilere kadar uzanan, oradan da güneybatıya dönüp Ege Denizi’ne doğru Menderes Irmağı boyunca ilerleyen böylelikle Kuzeybatı Anadolu’nun tümünü çevreleyen 400 mil uzunluğundaki bir cepheyi savunmaya çalışacaktı.

23 Ağustos'ta Yunanlılar taarruza başlamışlardır.  Ayrıca, güneyden gelebilecek bir tehdit karşısında ise Afyon-Çay doğrultusunda bir karşı taarruz ile Türk ordusunu ikmal üslerinden ayırıp imha etmeyi planlamaktaydılar.

Büyük Taarruz

Büyük taarruzöncesinde Yunan Ordusu; 3 Kolordu düzeninde Eskişehir Kuzeyinden Afyon güneyine kadar yayılmış, en kuzeyde İnegöl'de 11. Piyade Tümeni Uşak'ta ise 2. Piyade Tümeni ve bazı bağımsız alaylarla yanlarını kapatmaktaydı. Yunan ordusunun toplam mevcudu 300.000 kadar olup, bunun 225.000'i Anadolu'da bulunmaktaydı. Türk ordusu 208 bindi.

Mustafa KemalAtatürk,17/18Ağustos gecesi yola çıktı,20 Ağustos’ta Akşehir’deki karargâhına ulaştı. Yolculuk, gizli tutuldu.21 Ağustos’ta başkomutanın Çankaya’daki evinde bir çay partisi düzenleneceği ilan edilmiş, Konya’daki postaneye kesin sansür uygulanmaya başlanmış; ordunun tüm hareketleri gece karanlığına alınmış ve kazanılacak başarıların pek fazla vurgulanmamasına karar verilmişti.( Andrew Mango, Atatürk, s.328–330)

1922 yılı Ağustosu’na kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı.

Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruz için 6 Haziran 1922’de genel taarruz hazırlıkları başlatıldı. Mustafa Kemal Akşehir'de komutanlarla toplantı yaptı. Genel taarruz hazırlıkları Haziran 1922'de başlatıldı. 6 Ağustos 1922'de orduya gizlice taarruz için hazırlanması emri verildi. Mustafa Kemal Paşa, Akşehir'e gelerek komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda 26 Ağustos taarruz günü olarak belirlendi. Taarruz, Afyon'un güneyinden Dumlupınar yönüne doğru baskın şeklinde başlayacak ve sonra da meydan savaşına dönüştürülerek düşman kuvvetleri tümüyle yok edilecekti. Türk ordusu, Yunan cephesinin en güçlü merkezine saldıracaktı.

Yunanlarbir Türk Taarruzu' na karşı hazırlıksız değildi. Öncelikle Afyon bölgesi tamamen müstahkem hale getirilmiş, sıra tel örgüler, makineli tüfek yuvaları ve topçu mevzileri ile takviye edilmişti. Ayrıca, bir geri çekilme gerektiğinde Afyon kuzeyinde İlbulak Dağı merkez olmak üzere 2. bir mevzi, daha geride Dumlupınar-Toklu Sivrisi hattında 3. bir mevzi hazırlanmıştı.

Yunanlılar, Dumlupınar çevresinde sağlam bir siper yapmışlardı. Mustafa Kemal, karargâhını düşmandan yeni kurtarılmış Afyon Belediyesi’ne taşıdı. Yunan birlikleri, geri çekilmek için Afyon-İzmir demiryolunu kullanmayı planlıyorlardı.30 Ağustos’ta Mustafa Kemal, Zafertepe’deydi. (Mango, s.330,331)

Bunun yanında İzmir-Afyon-Eskişehir demiryolu, Mudanya iskelesinin Yunanların elinde olması, keşif uçakları, 4000'den fazla kamyon ve otomobil Türk ordusuna kıyasla büyük bir lojistik ve keşif üstünlüğü sağlıyordu.

Bunlara dayanarak Yunanlar, açık araziden gelecek bir tehdide karşı hem sayı üstünlüklerini koruyarak taarruzu engelleyeceklerini, hem de keşif yetenekleri ve İngiliz casusluk ağı ile bu taarruz için yapılması gereken bir yığınağı önceden saptayacaklarını düşünüyorlardı..

Mustafa Kemal Paşa, ordunun taarruz hazırlıklarını büyük bir gizlilik içinde sürdürmüştür. Taarruzu gizlemek için temmuz ayı sonunda ordu birlikleri arasında bir futbol turnuvası düzenleyerek komutanlarla topluca görüşme olanağı sağlamıştır.

Yunanlılar, Mustafa Kemal Atatürk’ün 21 Ağustos’ta öğleden sonra saat 4.00’te  Çankaya’da kentin ileri gelenlerine “çay ziyafeti” vereceğini sanıyorlardı. Çünkü Atatürk, Yunan’ı uyandırmamak için Hakimiyet-i Milliye ’de  bu haberi yayınlatmıştı.(Hakimiyet-i Milliye,27 Ağustos 1922) Oysa, o gün “çay keyfi” değil, Akşehir’de, ordu komutanlarıyla toplantı yapmıştı İsmet Paşa’nın Batı Cephesi karargâhında hazırlanan plan, Afyon yöresini tutan Yunan güçlerine güneyden saldırarak, büyük bölümünün birbiriyle temasını kesmeyi amaçlıyordu Türkler,2000 metre yüksekliğindeki Kocatepe’yi tutmuşlardı. Yunan cephesinin en güçlü noktasına yapılacak saldırı için son derece cesur bir plan hazırlanmıştı. Öne sürülecek olan Nurettin Paşa’nın 1.Ordusunu, daha kuzeydeki Yakup Şevki Paşa’nın 2.Ordusundan takviye edilecekti.

General Hacıanesti üç kolorduya ayrılan Yunan ordusuna İzmir limanında demirli bir savaş gemisindeki karargâhından komuta etmekteydi. Yunan Küçük Asya Ordusu’nun başına getirildiğinde Büyük Taarruz kaderini etkileyecek iki karar aldı. Bunlardan ilki, 1. Kolordu komutanına, yedekteki 2. Kolordu'ya savaş durumunda emir verme yetkisini kaldırması; diğeri ise 1.Kolordu'nun normal düzeninde kendi yedeğinde olan tümenleri de cephe hattına yayarak Trikupis'i tamamen desteksiz bırakmasıydı... Savaş durumunda iletişim yetersizliği ve zamanın sınırlılığı da düşünüldüğünde çok yanlış bir karar olduğu daha sonra açığa çıkacaktı.

26 Ağustos 1922sabahı, Yunan karargâhı derin uykuda Türk birlikleri gece savaş düzeni almış, bekliyor. Topçular tetikte… Saat 04.00’te Başkomutan Atatürk, Fevzi Paşa, İsmet Paşa atlara biniyorlar. Karanlıkta birkaç fenerle aydınlatılan patika yoldan Afyon Kocatepe’ye yöneliyorlar. Fevzi Paşa, Kuran okuyor. Atatürk, savaş planlarını gözden geçiriyor…

26 Ağustos gecesi 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları üzerindeki Yunanların gece savunmadığı Ballıkaya mevkiinden sızma yaparak Yunan hatlarının gerisine konuşlandı.26 Ağustos sabaha karşı 4.30'da başlaması planlanan taarruz sis sebebiyle ancak 5.30'da başladı. Yarım saat süren çok yoğun bir bombardıman ile Yunan ön hat mevzileri büyük yıkıma uğratılmış, topçu gözetlemesi ve makineli tüfek mevzileri iş göremez hale getirilmiştir. 6.00'da başlayan piyade taarruzu, kısa sürede gelişmiş, Tınaztepe, Belen tepe, Kalecik sivrisinin geri alınması ile sonuçlanmıştır. Ancak, gerek geriden gelen Yunan takviyelerinin direnmesi, gerek Sincanlı Ovası'nda mevzilenmiş Yunan topçularının şiddetli ateşi ,öğlene doğru yavaşlamış ve durmuştur.

Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşısırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekâttı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Atatürk, taarruz kararını haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesiyle Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Büyük Önder Atatürk, Büyük Zafer'den tam iki yıl sonra, 30 Ağustos 1924'te, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nın temel atma törenine katılmak üzere Zafertepe Çalköy 'e geldi. Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlatan Atatürk, Büyük Zafer'i şu cümlelerle anlattı:

Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmıştır. ''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşıve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur; ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor.'' 

Tınaztepe'deki kuvvetli Yunan karşı taarruzu ve Kurtkaya  mevzisinin direnişi ile Türk kuvvetleri kısmi geri çekilmelerle akşam saatlerinde bir denge oluşmuştur. Bu esnada 2. Türk Ordusu'nun özellikle 2. Yunan Kolordusu' na şiddetli taarruzları bu kolordu kuvvetlerinin 1. Kolordu'yu daha fazla takviye edememesine yol açmış, Hacıanesti ‘nin sarsılan güney cephesini takviye etmek yerine, 2. Kolordu'nun esas plandaki gibi Çay istikametine taarruz etmesi emri, işleri daha da karıştırmış, Yunanları stratejik bir sıkıntıya sokmuştur. (18 Ağustos 2020 vikipedi)

Büyük Zafer

Trikupis, bu durumda tek şansının bütün yedekleriyle Belen Tepe,KalecikSivrisi, yönünde bir gece taarruzu yapmak olduğunu düşünmüştür. Ancak, Türk taarruzunun 27 Ağustos sabaha karşı Tınaztepe, Erkmen tepe ve Kurtkaya Tepesi’nin düşürmesi, Yunanlılar’ ın 4. Piyade Tümeni'nin dağılmasına neden olmuş;1. Piyade Tümeni'nin de ağır kayıplarla geri çekilmesi Yunan cephesinin 27 Ağustos öğlen saatlerinde tamamen çökmesine yolaçmıştır.

Türk topçularının isabetli atışları Mustafa Kemal’i sevindirdi. Akşama doğru Türk birlikleri önemli kazançlar elde etmişler, ama Yunan hatları tamamen yarılmamıştı .Mustafa Kemal,57.Tümen Çiğiltepe’yi alamayınca tümen komutanı Albay Reşat’tan bir açıklama istedi. Kocatepe'den verilen emirle Büyük Taarruzu başlatan Türk askerleri, taarruzun ilk ve ikinci gününde tüm tepeleri ele geçirmeye başladı. Ancak, Çiğiltepe'de bulunan Yunan güçleri direniyordu. 57'nci Tümen Komutanı Albay Reşat Beyile Mustafa Kemal Paşaarasında, şu telefon konuşması geçti:  Reşat, yarım saat içinde tepeyi ele geçirmeye söz verdi, Mustafa Kemal’e. Mustafa Kemal Atatürk, tümen karargâhını ikinci kez aradığında, Reşat’ın intihar notu kendisine iletildi. Reşat Çiğiltepe, “yarım saatte size o mevzii almak için söz verdiğim halde, sözümü yapmamış olduğumdan yaşayamam”(Andrew Mango,Atatürk,s.329)Yarım saat sonra mevzi ele geçmiş; ama komutanına verdiği sözü yerine getiremediği için canına kıyan Reşat Çiğiltepeyoktu artık. Bu ülke, ülkesi için canını vermekten çekinmeyen askerlerin kararlı ,cesur davranışlarıyla düşmandan temizlenerek bağımsızlığına kavuştu. Bizler, Reşat Çiğiltepeleri unutursak bu ülkede huzurlu, mutlu, özgür yaşama gücünü kendimizde bulamayız.

Çarpışmanın ikinci günü,27 Ağustos’ta durum tümüyle değişmiş 27 Ağustos’ta ,Albay Kemalettin Sami komutasındaki I.Ordunun 4.Kolordusu Yunan hatlarını yarıp 1700 metre yüksekliğindeki Erkmen tepe ’yi ele geçirir. Aynı zamanda, Fahrettin Altay’ın süvarileri, dağların arasından bir yol bulup Yunan kuvvetlerini arkadan çevirir. Sağ kanadını koruyan dağlık siperi yitiren Yunan Kolordu komutanı General Trikupis Afyon’a doğru kaçarken malzemelerinin büyük bir bölümünü geride bıraktı.General Dighenis (Diyanis)in 2.Kolordusu ,Trikupis’e, yardımda geç kaldı. İzmir’deki General Hacıanestis, karşı saldırıya geçilmesi için gereksiz emirler yağdırıyordu.

Yunan Cephesinin hiç beklenmedik bir şekilde çökmesi, Yunan 1. Kolordusunu ikiye bölmüş, kuşatılmamak için, İzmir yönünde bir geri çekilme yerine ulaşım altyapısı yetersiz kuzeybatı yönünde çekilmekten başka olanak kalmamış, Yunan 1. Kolordu karargâhı, 4. Tümen’in kalıntıları, 5. ve 12. Tümenler, 2. Kolordu birlikleri Afyon-Döğer hattını bırakarak İlbulak Dağı civarına çekilmiştir. Diğer tarafta kalan General Franko komutasındaki iki. tümen batıya doğru öylesine hızlı kaçtı ki 1.Kolordu’yla iletişimleri kesildi. takviye birlikleri İlbulak hattında da duramayarak, Dumlupınar’a çekilmeye devam etmiş ;böylece Yunan ordusu içindeki yönetim bütünlüğü bozulmuştur.

 

28 Ağustos-30 Ağustos’ta, Türk birlikleriyle çekilen Yunan birlikleri arasında yer yer şiddetli çatışmalar çıkmış, Yunan birliklerinin Türk kuvvetlerinin hücumundan kurtulamaması, mevzi almalarına engel olmuştur. Ayrıca, 3. Kolordu’yla geri çekilen Yunan birliklerinin arasında açılan boşluktan içeri dalan 2. Türk Ordusu birliklerinin kuzeyden çevirme yapması Yunan ordusunun ana parçası olan 1. ve 2. Kolordu birliklerinin Murat Dağıeteklerinde bozulmasına yol açmıştır. 30 Ağustos günü akşam saat 19.30’a kadar süren bugün” Başkomutanlık Meydan Muharebesi“olarak bilinen büyük çarpışmalarda Yunan birlikleri yenilip dağılmıştır. Bu muharebede Yunan 4. ve 12. Tümenleri tamamen, 5. ve 9. Tümenlerinin bir bölümü yok edilmiştir.

General Trikupisve kurmaylarının bir kısmı ile 10.000 civarında asker Kızıltaş vadisinden gece karanlığında kaçmayı başarmış; ancak 2/3 Eylül’de Murat Dağı’ndan Banaz Ovası’na inen iki Yunan Kolordusu ’nun komutanları olan Trikupis ile Dighenis (Diyanis) Afyon’da eğlenceden dönmüşler, yataklarında uyurken yakalanmışlar; tuzağa düşürüldüklerini fark ederek teslim oldular. Bir Türk yüzbaşı, onları teslim aldı..  Bundan sonrasında savaş tamamen bir kaçma kovalamaya dönmüş, Savaş alanında yapılan incelemelerde her iki kolordunun neredeyse bütün malzemesi, 4000 ölü, 10.000'e yakın tutsak saptanmıştır.22 gün süren Sakarya Savaşı’nın Yunanlılar ’a yaklaşık 5000 ölüye mal olduğu düşünülürse bu savaşta bir günde verilen kaybın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.-

Asıl taarruzun yapıldığı bölgede bulunan Türk birlikleri cephe hattının yarılmasıyla birlikte Sincanlı Ovası'na inerek Yunan birliklerini süratle takip etmeye başladı.Cephenin yarılması neticesinde Yunan 1. Kolordusu ikiye bölünmüş, kuşatılmamak için İzmir yönünde bir geri çekilme yerine ulaşım altyapısı yetersiz Kuzeybatı yönünde çekilmekten başka olanak kalmamış, Yunan 1. Kolordu karargâhı, 4. Tümenin kalıntıları, 5. ve 12. Tümenler, 2. Kolordu birlikleri Afyon-Döğer hattını bırakarak İlbulak Dağı civarına çekilmiştir. Diğer tarafta kalan General Franko komutasındaki 1. Tümen ve takviye birlikleri İlbulak hattında da duramayarak, Dumlupınar'a çekilmeye devam etmiş böylece Yunan ordusu içindeki sevk ve idare bütünlüğü bozulmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Eylül 1922’de ordularına” Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek orduya, hedefi gösterdi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.

Başkomutanlık Meydan Muharebesiya da Dumlupınar Meydan Muharebesi, Kütahya'ya bağlı Dumlupınar yakınında Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş,30 Ağustos 1922’de, Yunanlıların yenilgisiyle sonuçlanır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetildiği için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılır.

Ulusların yaşamlarında varoluşlarını simgeleyen zaferler vardır. Ulusun devamlılığını sağlayan, bağımsızlığını geleceğe taşıyan bu zaferlerdir. Böyle zaferler, o ulusun coğrafyasını değiştirir; ulusa güç kazandırır.30 Ağustos ZaferiyleTürk ulusu, bağımsızlığına, özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu zafer, ezilen, sömürülen doğu ülkelerine örnek olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa, Büyük Zafer sonrası 1 Eylül'de Dumlupınar'da, Batı Cephesi'ndeki tüm subay ve erlere okunmak üzere yayımladığı bildiride, şu ifadelere yer verdi:

''Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-DumlupınarBüyük Meydan Muharebesi'nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakârlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim.

Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ne var ki son yıllarda, kutlamalara gereken önem verilmemektedir. Oysa bu savaşla Anadolu düşmandan temizlenmiş; Lozan Barış Antlaşmasının yolunu açmış, laik, sosyal, çağdaş, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlamıştır

Savaştan hemen sonra, Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, Ordulara şu ünlü emri vermiştir:

"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"

Bu emir doğrultusunda üç koldan İzmir'e ilerleyen ordu, .Atatürk’ün, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" buyruğuyla İzmir’e aktı.1 Eylül'de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı ve 9 Eylül'de İzmir'e girdi.

Büyük Zafer'in ertesi günü, 31 Ağustos'ta Zafertepe Çalköy 'de bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmir'e girme görüşünde birleşti Kurtuluş Savaşı'nın son evresi 26 Ağustos 1922'de Afyonkarahisar - Kocatepe'de başlayan Büyük Taarruz ile açılmış ve 9 Eylül 1922'de Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesiyle sonuçlanmıştır.

Savaşın Sonuçları

  • Büyük Taarruz, yaklaşık 200 yıldan beri Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz muharebesidir. Çanakkale ve Sakarya'da Türk zaferi, hücum eden düşmanı durdurmakla sınırlı kalmıştır. Oysa Başkumandan Meydan Muharebesi'nde düşman ordusu topyekûn yok edilmiş, yaklaşık 150.000 kilometrekare alan 14 gün gibi kısa bir sürede ele geçirilmiştir.
  • Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşının kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağlamıştır. Böylece Türk tarafı Lozan'da önemli bir diplomatik avantajla katılmış, askeri durumun barış görüşmelerinde aleyhte pazarlık kozu olarak kullanılmasını önlemiştir
  • Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu hareketi üzerindeki önderliği bu zaferle pekişmiş, böylece zaferden sonra kurulacak olan siyasi düzenin temelleri atılmıştır.
  • İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri bütün dünyada büyük hayret, psikolojik ortam yaratmıştır.(İnönü’nün Hatıraları,1998,s.13)
  • Bu savaşta Yunan Ordusu 70.000 ‘den fazla askerini kaybetmiştir. Türkler, 13 000 civarında şehit,35 000 yaralıydı.(Özakman,464-5)Her iki tarafın sivil kayıpları üzerinde herhangi bir istatistik bulunmamakla birlikte Batı Anadolu'nun büyük ölçüde harap olması maddi kayıplar hakkında bir fikir verebilir.
  • Meydan savaşından sonra, çevreyi gezen Mustafa Kemal Paşa, düşmanın ağır yenilgisini, savaş alanında bıraktığı silah, cephane ve savaş malzemesini, ölülerini, sürü sürü tutsağın kafilelerle geriye götürülmesini gördükten sonra çok duygulanmış ve yanındakilere, "Bu manzara insanlık için utanç vericidir. Ama biz burada vatanımızı savunuyoruz. Sorumluluk bize ait değildir" demiştir.
  • Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu hareketi üzerindeki önderliği bu zaferle pekişmiş, böylece zaferden sonra kurulacak olan siyasi düzenin temelleri atılmıştır. (1922 yaz aylarında Büyük Millet Meclisi'nde Mustafa Kemal aleyhine başlatılan muhalefet hareketinin zaferden sonra etkinliği kalmamış, Mustafa Kemal Paşa tüm ülkede "kurtarıcı" olarak benimsenmiş; liderliği pekişmiştir).
  • .Zafer, Yunan işgaline son vererek Kurtuluş Savaşının kesin bir askeri sonuca ulaşmasını sağlamış, barış yolunu açmıştır. Böylece Türk tarafı Lozan'a önemli bir diplomatik avantajla katılmış, askeri durumun barış görüşmelerinde aleyhte pazarlık kozu olarak kullanılması önlemiştir
  • Zaferle Anadolu düşmandan temizlenmiş; Türklük yok olmaktan kurtulmuş, varlığını kanıtlamıştır.29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’yle yeni bir dönem başlamış; padişahlık tarihe karışmış, Cumhuriyet çağdaş dünyadaki yerini almıştır. Cumhuriyet’le laik, sosyal bir hukuk devleti kurulmuş; bu çerçevede devrimler başlatılmış, bu devrimler toplumun büyük bir kesimince benimsenerek yaşama geçirilmiş; ancak şeriat, tarikat yanlıları karşı devrim için çalışmalarını sürdürmüşler, Mustafa Kemal’in aydınlık yolunu kapamaya, karartmaya çalışmışlardır
  • Ezilen, sömürülen ülkeler, Zafer’den örnek alarak bağımsızlık savaşlarını başlatmışlardır.
  • “Eğer sosyal olayları durdurma olanağı bulunsaydı, Atatürk’ün Milli Mücadele girişimi durdurulurdu. O zaman ya Orta Anadolu’nun birkaç ili üzerinde bir Osmanlı hanlığı-yarı sömürge olarak-can çekişmesini sürdürür ya da Türkiye’miz bağımlı bir devlet olurdu”.(Hıfzı Veldet  Velidedeoğlu,Yol Kesen Irmak,s.159)

Türk’ün olağanüstü gayret ve gücünü tüm dünyaya göstermiş olması açısından büyük bir öneme sahip olan 30 Ağustos Zaferi, ulusal bir bayram olarak her yıl büyük bir coşkuyla kutlanmaktaydı; ne yazık ki son yıllarda gurur ve övünç kaynağımız olan bu bayramlar unutturulmaya çalışılarak ulusal bilinç köreltilmektedir.30 Ağustos 1922 Zafer Bayramı'nın 100.yılı ,kutlu olsun.( 30.Ağustos 2022)

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..