Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '06

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

7 günde kendinden kurtul

7 günde kendinden kurtul
 

Yanlış duymadınız, 7 günde değişebilirsiniz. Saçlarınız, dişleriniz, göğüsleriniz, burnunuz, cildiniz, göz altlarınız, karnınız, kalçanız... Her yerinizi bir hafta içinde yenilemekle kalmıyor, daha önce hiç olmadıkları kadar değiştirebiliyor, ‘güzelleştirebiliyorsunuz’. Öyle ki siz siz olmaktan çıkıp bir anda ‘yeni’ birine dönüşüveriyorsunuz.

Kendinizden tamamiyle kurtulabiliyorsunuz. 7 günde değişim mucizesi... En ünlü plastik cerrahlar, dişçiler, kuaför ve makyajcılar elinizin altında. Sizi hiç olmadığınız ve başka şartlar altında olamayacağınız birine dönüştürüyorlar. Hele modacılar, şimdiye kadar asla giymediğiniz cicili bicili kıyafetlerle süslüyorlar ‘ambalajınızı’. Tarzın ne önemi var canım? Onlar sizden sıfır kilometre bir insan yaratmıyorlar mı?

Artık tüm ezikliğiniz gitmiş yerine kendine güvenli biri gelmiş. ‘Geçmişte sizinle dalga geçen ilkokul arkadaşlarınızın anıları’ bir anda siliniyor. Silikonla irileşen göğüslerinizin sargıları açılıp da size gösterilince değmeyin keyfinize. Göz altlarınız da artık kırışık değil, aynada bakabilirsiniz gözlerinizin yerinde duran iki mor ve kan çanağı çıkıntıya. Ne önemi var canım, kesmiş biçmişler sizi, nasıl olsa güzelleşmiyecek misiniz? Artık ne kadar da mutlusunuz, gözyaşları içinde ‘Ohh, seni seviyorum.’ diye atılıyorsunuz doktorunuzun kollarına. Bir sevgi ortamı içindesiniz...

Sürekli birileri – kuaför, modacı, doktor, diyetisyen, dişçi – size ne kadar da güzel göründüğünüzü söylüyor. Rüya gibi...

Evet, 7 günde değişim isimli eğlence türündeki programı izlemişsinizdir sanırım. Sadece ciddi fiziksel bozuklukları olanlar değil, kendinden yaşamından memnun olmayan herkes katılabilir programa, zaten en çok da onlar katılıyor ya; ama önce ne kadar zavallı bir hayat yaşadığınızı, kendinize olan nefretinizi anlatmanız gerekiyor. Nitekim kim kendinden en çok nefret ediyorsa, takıntılarının ardı arkası kesilmiyorsa işte o ‘parçalarını’ yeniletmeye hak kazanıyor. Mutluluk gözyaşları içinde çoluğuna çocuğuna, varsa kocasına sarılarak onu yepyeni biri yapacakları yere gidiyor.

Örneğin 55-60 yaşlarında bir cenaze işleri müdiresisiniz. İşiniz gereği ciddi bir yapınız var ve karnınız biraz sarkmış. ‘7 günde değişimciler’ geliyor ve en önce karakterinizden başlıyorlar değişiminize. ‘Gülmeyi öğrenmelisin. Hadi, asma suratını. Aslında çok güzel bir kadınsın...’ Karnını sıkılaştıralım. Hep siyah giyiyorsun, allı güllü yeşilli şeyler giy. Saçını da sarıya boyadık mı tamam. Tatatatamm, artık hep gözlerinin içi gülen, capcanlı bir kişilik var. Hem kendine öğütlendiği gibi arada espri bile yapıyor.

Bazı insanların gerçekten ihtiyacı olur da gider çok uzun veya şekilsiz burnunu yaptırır...vs Bunlara diyecek bir şeyim yok; ama ciddi bir bozukluğu olmamasına rağmen kendinden ne kadar nefret ettiğini gözyaşlarına boğularak anlatan ve akıllarına gelen her yerlerini yaptırarak geçmişlerini, güvensizliklerini, sevgisizliklerini bir anda sileceklerini, çok ‘cici bici’ insanlar olacaklarını sanan insanları gördükçe dehşete düşüyorum. Bir insanın hayatının en önemli odak noktası hafif uzun burnu ise, gerçekten ona acımak gerek diye düşünüyorum. Hayatları ne kadar boş ve ruhsal zenginlikleri ne kadar az olsa gerek...

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..