99. blogum

Blog hakkında "otokontrol" tavsiyelerini yazmak elbette bana düşmez.

Şunları tüm samimiyetimle söylüyorum; "Yerleşik blog üstatları" blog yazılı olmayan saygı kuralları dahil, bu tür uyarıları son derece uygun bir şekilde, genele yayarak, kişileri hedef almadan yapıyorlar.

Diğer olması gereken kuralları ise, bloggerların gerçekten rahat bir ortamda ve en fazla okunacak pozisyonda yayın yapmasını sağlayan, önerilerimizi kulak arkası yapmayan ve olağanüstü çalıştığını düşündüğüm Editörümüz(lerimiz) mükemmel bir şekilde bizim için sağlıyorlar.

Son günlerdeki artık bittiğini düşündüğüm tartışmaları üzüntüyle izliyorum. Olması gereken ve gerçekten ilgili kişilere yakışan fikir eleştirilerinden çok, kişi eleştirmelerinin insafsızca vurgulandığı yazıları, hangi blog üyemiz üzüntüyle karşılamaz ki?

Blogda yazı okumak için bulunan birinin “blog yazı kalitesi” hakkında oluşturduğu ön fikire göre, tartışan arkadaşlarımızın haklı olması veya haksız olmasının ne ehemmiyeti olabilir ki?

Çünkü ben de yaklaşık 600 gün önce blogda başka biri olarak yazı okuyordum. Ve Milliyet blog hakkında bir ön fikir oluşturuyordum.

Yine yazı okumak için blogda geçici olarak bulunan “aynı insanın”, Orhan Pamuk dizisi ve dizi yazılarına yapılan yorumları okuduğunu düşünün. Blog yazı kalitesinden olumlu yönde nasıl etkileneceğini tahmin edebilirsiniz. (Bence müthiş bir yazı ve yorum dizisiydi.)

Hatırlıyorum da blog ilk zamanlarımda, blog üstatlarından birine yorum bırakmıştım. Sağ olsun Üstad, yazdığım yorumu aynen izinsiz alarak, eleştiri blogu yapıp beni yerden yere vurmuştu. Blog (bana göre) yerleşik sakini, imla hatalarımdan bir girdiyse ne seyisliğimi bıraktı ne de…

Yine unutamadığım anılarımdan biri; ilk zamanlarda kullandığım (alfacillin06) rumuzumu, blogger arkadaşlardan biri beğenmemiş ve öyle bir eleştiri yapmıştı ki, sanki hedefteki ben değil toplumdu

Duayenin haklı olabileceğini düşünüp rumuzumu “DG” olarak değiştirdim.

99. Bloğumda diyorum ki; Hiç kimse bir başkasıyla anlaşmak zorunda değil. Hiç kimse bir diğerinin düşündüğü gibi düşünmek zorunda da değil. Yazılar burada. Yorumumuzu yazıların içeriğine göre (yorum sert de olabilir) veya anladığımız anlama göre yapabiliriz. Kaldı ki, eleştirimiz kişiye yönelik olacaksa, yorum yapmak zorunda da değiliz.

Çok özel yorumlarımız için de “özel mesaj bölümü” var, değil mi?

Diğer taraftan bazı blogger arkadaşlarımız kendi çapına bakmadan, ülkemizin aydınlarına ve gerçekten demokrasi ilkeli köşe yazarlarına veryansın ediyor. Hatta blogger arkadaşlarımız, çoğu kez kendi yazdığı gazetenin yani Milliyet gazetesinin köşe yazarlarını şiddetle eleştirebiliyor. Eleştiri fikri bakımdan olsa yine iyi dersin. Sadece siyaseten uyuşmadığı ve kendisi gibi düşünmediği için tabi ki kıskançlığını da ortaya koyarak eleştirip duruyorlar.

Bu tür yazıları doğru bulmuyorum. Ve doğrusu sinir oluyorum. Bence çok ayıp ediyoruz.

Blogun en hoşuma giden taraflarından biri ise; Blogda yazılı olmayan (Editör dışı) kurallar konusunda yapılan haklı olabilecek uyarılar. (Umarım devrik cümlelerime ses çıkarmazlar))))) Zaman zaman yazı hazırlarken zorlansam bile bu tür uyarıları genele yansıtarak vermeye çalışan arkadaşları onaylamamak mümkün değil. Amaçlarının blog kalitesinin yüksek tutulması gerektiğine şüphem yok. Aynı şekilde yorum ve tartışmaların ölçüsünün “blog kalitesine” dayanan saygı temelinde olmasını diliyorum.

İlk blogum 11.02.2007 tarihinde yayımlandı. 550 günde, “99 blog” Bence, gayet iyi bir rakam.

Burada, Milliyet Blog’da yazı yazmaktan, yazı okumaktan ve yazılara fikri yorum yapmaktan son derece mutluyum.

Herkese “Saygılar Sunuyorum.