- Kategori
- Dünya
Angelina Jolie, Peres, Erdoğan ve Davos Ruhu

Malumunuz bu Davos toplantılarına bizim ülke olarak katılmamız, organizasyon komitesinden davetler almamız Özal dönemine rastlar. Literatüre “<ı>Davos Ruhu” olarak geçmiş olan bu toplantıların amacı; ülke ve sivil toplum önderlerini, sanatçıları, iş hayatının dünya çapında önde gelen isimlerini bir araya getirip beyin fırtınası yaptırmaktı.
Dün gece öyle bir hadise yaşandı ki bizim “<ı>Davos Ruhu” oldu “<ı>Tuz Ruhu”. Vallahi Angelina Jolie bile bu kadar sansasyon yaratamamıştı Davos’ta.
Organizatörler, zaten tüm dünyanın ilgisini çekmekte olan organizasyonlarının tanınırlığını ve takip edilirliğini, bir anlamda reytingini artırmak adına; her sene dünya çapında meşhur olmuş yıldızları da davet etmekteler Davos’a. Sharon Stone, Angelina Jolie benim ilk aklıma gelenler. Ama eminim ki bizim Başbakan’ın yaptırdığı reytingi hiçbir yıldız yaptıramamıştır Davos’a. Bu anlamda teşekkür borçludur kendileri.
Gece geç saatlerde İstanbul’dan gelmiştim. Yorgundum. Hemen yatmayı düşünüyordum ama adetim olduğu üzere önemli bir şey var mı diye haber kanallarını bir dolaşayım dedim. Aman Allah’ım, ortalık bir karışmış ki pir karışmış.
Genelde gazeteci, büyükelçi, şehit yakınları, dert yanan çiftçi, koruma polis amiri falan azarlarken görmeye alışık olduğumuz Başbakan; önce İsrail Cumhurbaşkanı’nı, ardından da konuşmacı olarak katıldığı oturumu yöneten moderatörü bir güzel fırçalıyor. Ardından topluyor takımı taklavatı, çekip gidiyor. “<ı>Davos benim için bitmiştir beyler” diyerek.
Vallahi ne yalan söyleyeyim, bunca yıldır görevde olan Başbakan, ilk kez yüreğimi yağ bağlattı. “<ı>Helal olsun” dedirtti.
Başbakan'ın, daha önceki icraat ve açıklamalarını bu olayın yanına koyarak, kendisinin samimi olmadığını, tribünlere oynadığını, şov yaptığını, tam da seçimler öncesi siyasi rant peşinde olduğunu söyleyebiliriz. Belirli oranda haklı da olabiliriz. Ancak benim buradaki değerlendirmem, sadece dün gece yaşanan olayla ilgilidir.
Dünyanın süper güçleri de dahil olmak üzere önüne geleni azarlamaya, fırçalamaya, hizaya çekmeye, hiçbir şey yapamadı bombalamaya, öldürmeye alışık olan bir siyasi yapıyı –sıradan İsrail halkını tenzih ederek söylüyorum-; gözlerinin içine baka baka ve tüm Dünyanın önünde çok net ifadelerle eleştirebilmek her babayiğidin harcı değildir. Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Önceki yazılarımı okumayanlar ya da duruşumu bilmeyenler bendenizi; AKP ve Tayyip Erdoğan sempatizanı olarak algılayabilirler. Tam tersidir efendim. Şu andaki siyasi yelpazemiz içerisinde, belki de en uzak durduğum kişi ve örgüt kendileridir.
Uygulamaları nedeniyle oturum yöneticisine gösterdiği tepkide de haklıdır Başbakan. Ancak yine de kalkıp gitmesi, masayı terk eden taraf konumuna düşmesi ve kendisinden diplomatik hamle beklenen bir devlet adamı ve yöneticisi iken duygusal bir reaksiyon vermesi bence yanlış olmuştur.
İsrail’i karşımıza almanın vereceği zararlar mevzuu da derin bir konudur. Pek tabi ki bu noktada birtakım sıkıntılar yaşanabilir. Ancak ben İsrail-Türkiye ilişkilerini, her şeye rağmen bu olayın çok fazlaca etkileyebileceğini düşünmemekteyim. Çünkü reel dengeler çok daha ağır basacaktır.
Nitekim olayın ardından hem Türk hem de İsrail tarafından ve ilk ağızlardan yapılan açıklamalar, hep tansiyonu düşürmeye yönelik olmuştur. Bu çabanın bugün de devam edeceğini tahmin ediyorum.
Burada günah keçisi konumuna düşecek olan oturumu yöneten Amerikalı gazeteci olacaktır kanaatindeyim.
@İki sene önce bugün "Gusta": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23752
@İki sene önce bugün "Su, Çatlağını Buldu": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23709