- Kategori
- Mizah
Bir delinin günlüğünden / Sinema keyfi

Yorgun bir gün geçirdim. Kolumu kaldıracak halim yok. Bu mevsim geçişleri feci etkiliyor beni. Sıcak çayımı aldım ve bloglara bakıyorum. Birden köşede bir ileti penceresi belirdi… “Şeyhin geldi”… Saçım başım dağınık, pijamalarımla rezil bir görüntü çiziyorum. O beni görmüyor ama yinede üstümü başımı düzeltme ihtiyacı hissediyorum. Şeyhi görmesen de saygı duymak zorundasın :))))
- Şeyhin geldi ( Şeyhimiz Fulya’dır efenim :)….)
- Ee şey ben efendim…
- Nehediyon söyle bakem?
- Ben mi? Şey ben blog okuyordum.
- Ne blogu bu saatte… Çabuk gel film izleyeceğiz… 15 dakikan var.
- Emriniz olur şeyhim. Hemen geliyorum
Hemen hazırlandım. Geç kalmanın cezasını düşünemiyorum. Geçenlerde geç kaldım diye 4 saat Ajdar’dan Nane nane şarkısını dinletti. Kulağımın pası gidecekmiş. Valla üzerinden 15 gün geçmesine rağmen kulaklarım uğulduyor. Böyle bir cezayı kaldıramayacağım için hemen hazırlanmalıyım.
Şeyhim tahtında otururken hepimiz gidip elini öptük. Sağ olsun sevgisini diğer şeyhler gibi ayağını öptürerek değil de alnımıza sevgi dolu bir öpücük kondurarak gösterir. Neyse yeter bu saygı diyerekten yayıldık tabee :))) Çünkü saygı ayak öpmekten değil içten gelen bir şeydir… (Ona şeyh dediğimize bakmayın. Biz hepimiz Türkiye Cumhuriyetinin evlatları olarak Yüce Önder Atatürk'ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar memleketi olamaz." sözünü iliklerimize kadar duyanlardanız.)
Alper abim ve Fulya ablam kanalları geziyor. Nerede ne var? Yahu bu ikisi çok ilginç… Timsah belgeselinden, “Yezidilerin yaşam şekli nedir?” sohbetine geçtiler. Sonra Mardin’in mükemmel bir şehir olduğundan, doğudaki terör olaylarına… Hayır, ben arada kopuyorum onlardan… O beş dakikalık kopuş süresinde başka bir sohbete geçmiş oluyorlar…
Onlarca film almış bizim kuzen. Hımmm… Hangisini izlesek acaba? Sıradışı, Kelebek Etkisi, Konuş Benimle, Pan’ın Labirenti, Umudunu Kaybetme…. Eveeeet bulduk… Zodiac…
San Francisco’yu korku ve dehşete düşüren bir katil ve işlediği seri cinayetlerin anlatıldığı mükemmel bir film… Senelerce katili yakalamak isteyen ve izini takip eden 4 insan… Filmin gerçek hayattan bir alıntı olduğunu öğrenince dehşete kapılıyorsun. “Bir insan ne kadar vahşi olabilir?” sorusu geliyor aklımıza… Fulya fena halde dalmış filme… Sessizce yaklaşıyorum yanına… Dokunsam korkudan ölecek halde… Çünkü kaptırmış gidiyor arkadaş… Birde saçlarım o kadar dağınık ki bir dahaki bonus reklâmında yer alacak kadar kabarmış yaniii… Karanlıkta korkunç görünüyorum bu halimle :))) Oda karanlık ve ben hain planlarımla yaklaşıyorum… Elini tutup;
- Hülyaaaaa ( Fulya’dan dönüşmüş halidir efenim)
- Çiyaaaaaaaaaaaaaaaaak
- Seni küçük eşek deyip saldırıyor üstüme…
Yahuuu çok zevkli oluyor korkutmak napiiiiim :))))
Saçımı beğenmediği için saç düzleştiriciyi getiriyor Tuğba ve yeniden başlıyoruz filmi izlemeye… Zodiac gençleri yakıyor, Tuğba beni… Yahuuu süslü olmamak lazım… Gece gece saç yapmak nereden çıktı… Neymiş Fulya bonus kafamdan korkuyormuş… Hiç kendi kıvırcık saçlarına bakmaz ki :))) Dudağımızın uçuğu geçmez… Düşünsenize her akşam onu görüyorum karanlıkta… Korkudan yüzümüz gözümüz yara bere içinde kalıyor :))))
Gece bitmiyor tabii… Fulya ve ben bir korku filmi izleyerek geceyi daha da korkunç hale getirmeye niyetliyiz… Offf bu nasıl bir korku filmidir yahuuu… Adamın parmakları kesiliyor, gözleri çıkartılıyor… İğrennçççç… Bu korku değil ki vahşet…
- Fulya’mmmm… Ablacım, canım benim…
- Efendim Sidaaaa
- Ya şey söyleyecektim ben… Pencere açık ya çok soğuk geliyor. Ben senin yanına geleyim mi?
- Pencereyi kapatsana…
- Yok yok ben üşüdüm ( aslında tırstım, korktum)
- Offf iyi gel küçük maymun… :))))))))))
- Abla ya ne dersin bir aşk filmi, ne bileyim çizgi film filan izlesek belki de daha iyi olurdu? Ne dersin?
- Korkaaaaaaaaaaaaaaak
Efenim sinema keyfimiz benim korkmamla bitiyor ve kendimizi güzel bir sohbetin içine bırakıyoruz…
Fotoğraf : Zodiac filminden...