Sonra… Hatırlıyorum. Şafağın kızılına küsen çocuğu… Boğazına kadar küfre batışını… Ve öfkesini… Göğsünü yırtan bir pençe gibi acısı. Hala sıcak ve kırmızı… Sorun, elmanın elma olmasında m..
Merhaba bahar! Dallarda erik çiçekleri… Kızıl dudaklı gelin… Merhaba! Bugünü çaldım yarından haberin olsun. Her şeyin farkındayım laf aramızda. Hiç boşuna kaçırma bakışlarını. Yüreğim yemye..
Sen, ne kadar bensin? Benim, sen olduğum kadar değil... Eminim bundan. Özgürlüğün öneminden dem vuracaksın şimdi. İnsanın kendisi olabilmesinden... Ama iki insan paylaşacaksa bir hayatı,..
Gözleri bal rengi. Uzak iklimlerin kokusu dolaşır saçlarında. Rengarenktir gülüşü. Ağaç dallarında sabahlayan bir kuş cıvıltısıydım, ona rastladığımda. Yolunu kaybetmiş bir masala sığınmışt..
İnsan olmanın ağırlığı en çok böyle zamanlarda çöker. Kalbinden kalkan cenazeler gibidir acı… Hani bir türlü arkası kesilmeyeninden. Sonu olmayanından… Sen sevdiğini kaybettin mi? Kaybetm..
Kelimeler boğazımda düğümleniyor bazen. Konuşamıyorum. O zaman, beni sustuklarımdan anlayabilsen keşke diyorum. Omuzuna yaslasam başımı. Saçlarımı okşasan yeter. Suskunluğumun ist..
Salıncakta bir kadın… Zamanın içinde, zamanın dışında… Tik tak, tik tak… Boyutsuz bazen… Varla yok arasında… Kadının içinde bir yol… Yolda bir ağaç… Ağaçta bir salıncak… Tik tak, tik tak…
Canını yakabilirim fırsatçı bir kelimenin, susarak. Haşin bir cümleyi hapsetmek için dudaklarımı kilitleyebilirim. Ya da saklayabilirim, avuçlarımı kanatan özlemi. Toprak kokusuna doyurab..
Kadın dedi ki :’’ Benim rengim mavi. Mavide saklıyım, bulana aşk olsun.’’ Adam sustu. Gözlerinin rengi maviydi. Küçük, istikrarlı dokunuşlarla yonttu kendini adam, suretinden. Aşkta..
Düşüme düştü aylak bir umut. Nerden baksam güvenilmez. Kelimeleri yaya yaya konuşan yalancı bir satıcı gibi. Ne çok isterdim aldanmayı oysa. Ne de olsa umut işte… ‘’Bazen şu bilincimi taşla..
Adana'da doğdum. Havasının ve insanının sıcaklığı ile ünlü bu kentte çocukluğumu büyüttüm. Üniver..