Diger seneler gibi çokça gün, hafta ve aydan oluşan 1983; ellerimi baglayıp, kulagımı çekiştirerek sürgün-asker olarak, süklüm püklüm sürükleyip götüren yıldır. Ne kadar da sıkıntılı, anlatılamayac..
Sanat kavramı, her ne zaman usuma bir cemre gibi düşüp, dimagımın o küçük, mavimtırak-dingin göletinde, art arda dalgalar oluşturdugunda, ellili yaş erişiminin sonrasında, görme yetisi optimallikte..
"Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, hayattır." Alexis de Tocqueville Bir ilk olduguna inandıgım, ama büyük bir gizlilik içinde, Araf’tan a..
Üst üste, aceleci bir kaç kanat çırpışı ile evin oturma odasını daha iyi görebilecegi, sokak lambasına kondu. Külah şeklindeki kaygan düzeyde aniden kayacak gibi olduysa da, sivri tırnaklı minik pe..
“Atalarından başka övünecek şeyi olmayan adam, patatese benzer. Çünkü kendine ait olan biricik varlıgı topragın altındadır.” Brooks Atkins Haşmetli hünkar babasının hu..
Gün dogalı bir hayli oldu. Oysa oglu İsmail’in çoktan uyanması gerekiyordu. Biraz daha tembellik ederse, okula gecikecek diye korktu.“Le.., le.. İso” diye adını kısaltarak, bir kez daha bagırdı..
Yazın bunaltıcı sıcagında, hanımı ile oturdugu balkondan, güneş, irili ufaklı yükselen binaların ardında, göz kamaştıran bir kızıllık bırakıp kaybolurken, içeri dogru hafiften sesini yükselterek;<..
Kara tren gecikir, belki de hiç gelmez. Olur á gelmezse tren; vaziyet elbette kötü demektir. İşte o zaman yandı demektir, gülüm keten helva. Bin bir tatlı edası, nazı ve can alıcı dudaklı, yarin gü..
İçine gömülerek oturdugu bordo desenli, eskimeye iyiden iyiye yuz tutmuş, tek kişilik koltugun kenarlarına kıllı, titrek, nasırlı ve maviligi gözle iyice görülebilen damarlı elleri ile tutup, iri k..
Zenginlerin seyahatleri de, kumar oynamaktan pek farklı degildir. Yeşil, mavi, ela, kahve ve kestane rengi parlayan gözlerini, göz kapakları ile perdeleyip, acaba nereye gitsem diye akıllarına esti..
Sevgili okuyucular; oluşturmaya çalıştığım bu blog vasıtası ile boş zamanlarımı değerlendirip, ço..