Ey büyülü sabahların sultanı güneş Çıkar bohçandan altın sırmalı kaftanını Öyle bir parılda ki Umutsuzluklarımın bile gözleri kamaşsın Ey kelimeleri kendin..
Hayat denen deftere daha yazamadan kendimi, Farkettim ki unutmuşum bütün harfleri Ruhum bedenime üflenmeden biliyordum oysa ki Ey hayat Zaman denen suçlunun sıksam b..
Küçüktük çocuktuk, Ama yüreklerimiz kocaman Evlerimizin bahçelerinde korkmadan evcilik oynardık Yaşımız 3-4-5 farketmez, Sakızımız yere düştüğünde ağladığımız yaşlar..
Otursam ıssız bir denizin kenarına Ben konuşsam o dinlese Öyle yalnızım ki desem Dalgaları dile gelse sorsa “yalnızlık nedir?” Yalnızlık sevdiğin birinden ayrıldığı..
Acaba, Sulh içinde kardeşçe yaşamak mümkün mü? Ülkemde barış adı verilen çiçek ne zaman açar? Acaba kaç bebeğe kefen yerine kundak biçilse Bu acı dolu günler bi..
Karadeniz in mert kadını Havva Ana der ki "Kimdir Devlet?" Devlet bizim sayemizde Devlettir. Bu toprsk bizim hepimizin Hey gidi yemyeşil Karadeniz... Ar..
Göründüğü kadar basit değil ki öyle Yüreğimin içli içli ağlaması Bilseniz kaç elma ağacına urgan asıp İnfaz edip sallandırdım ben umutlarımı ..
Söyleyeceğim türkülerin ezgisi sen ol Bırak kendini, yüreğimin hüzünlü nağmelerine Yüreğin titresin senin de hasret çekenlerle Saçım, kaşım, gözüm sen ol, ama" Yüreğim..
Yok yok asla Dargın değilim yaşamaya Kimse öyle olduğumu zannetmesin Biraz yüreğim acıyor hepsi bu Elma şekerini yere düşürmüş küçük bir kız gibiyim ..
İnsan kendinden kaçamıyor uzağa Kaderinden kaçamaz ki sonuçta Umutla hangi sokağa dalsa Yolu çıkıyor hep o bilindik çıkmaza Aynı adrese varıyor sonuçta
İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...