Bir aşırı kaygılının gözünden hayatın anlamı; “endişeyle geçirilmiş süre” midir? 8 yaşındaki oğlumun endişeyle kirlenmemiş bir tek anı, anısı var mı bilemiyorum… Tedavisi şusu busu sürmekte..
Buz gibi suya atıyorum kendimi.İskele yokŞezlong yokDuş yokKum yok…Su var, taş var, ben varım.Ellerime, kollarıma bakıyorum suyun içinde.Küçücüğüm ve su kocaman, tertem..
Yeni iş yerimdeyim. ( Sanırım en yalın tanımı bu)14 senedir gele gide bıkmadığım okulumda artık hoca oldum. ( Bu da başka bir bakış açısı)İstediğim de buydu.Oğlan sağlıklı, adam hiç olmad..
Beyaz giymiş, daha doğrusu giydirilmiş bir kadın olduğumu düşlüyorum (giydirilmiş çünkü hareketsizim). Belki de ölümden bir önceki basamak gibi tam bir an öncesi, birisi sessizliği bozmak üzere bekl..
Kalın kalın duvarlar var günlük yaşamla engelli insanlar arasında.Bebekle beraber arabasını da yanıma aldığımda beni bile bezdiren yollar, duraklar, kaldırımlar bedensel engelli birisi için kola..
Tanrı yarattığı ikinci insan cinsiyetine bir isim düşünmekteydi. Ne yazık ki tarafsız ve sıradan değildi süreç... Gerekliydi bu ismin önüne “şartlı üyelik” belirten bir belirteç...Birden ! İlk göz..
34 yaşına girdim profilde hala 30 yazıyor bir türlü değiştirmeyi beceremedim, dur bakalım bu sefe..