
1971'de, güneşli bir kasım günü doğmuşum. Eskişehir'in kışın çamurlu, yazın tozlu kaldırımlarını, Porsuk Irmağı kıyısındaki o zaman boş olan arsaları, saat 17'de çalan paydos borusunun ardından yollara düşen bisikletli işçileri, Eti Fabrikası'ndan yayılan taze büsküvit kokusunu iyi bilirim. Okuma aşkımı sanırım babamdan, insanlara olabildiğince önyargısız davranabilmeyi de sanırım annemden öğrendim. Üniversiteyi, başkentin en yeşil ve tribünlerinde "Devrim" yazan okulunda okudum. İstanbul'a geldim bankacı oldum, çalıştığım banka kapanana kadar. Çeşitli işler yaptım. Bu aralar en zor işlerden birini yapıp evde oturuyorum. Eşim kolayı seçti de mühendislik yapıyor. Yaşam hakkında ne düşündüğümü ise Attila İlhan'ın yazdığı dizelerden daha iyi anlatan olamaz.
Büyük bir şaşaadır ölüm
Ebruli nurlarla gelir
Öyle bir yanardağdır ki öfkesi
Mutantan destur'larla gelir
Karşıtıyla yüklüdür herşey
Mutlak çözümlerden vazgeç
Tartışılmaz mükemmellikler
Ne gizli kusurlarla gelir
Sen sen ol korkma karanlıktan
Dik ışık çekirdeklerini
Çünkü en berrak sular bile
En yağlı çamurlarla gelir
Nasıl doğmakla başlarsa ölüm
Ölmekle başlar öyle hayat
Bil ki dünyayı sarsan sıçramalar
Birikmiş şuurlarla gelir
- Toplam blog
- : 10
- : 2789
- Kayıt tarihi
- : 16.11.06