- Kategori
- Gezi - Tatil
Abant Gölü çilehanesi

Üç günlük batı karadeniz turunun son günü çok güzel başlamıştı. Artık iyice birbirine kaynaşmış olan tur yolcuları erken vakitte kahvaltılarını yapmış şen şakrak bir şekilde otobüse doğru ilerliyorlardı.
Oldukça yoğun görünen tur programında yer alan Abant Gölü ziyareti beni oldukça heyecanlandırmıştı. Aradan geçen uzun yılların ardından o doğa harikasını yeniden görecektim. O gün hayalimde göl manzaralı bir mekanda dumanı üstünde börek, çörek veya gözlemelerin sıcacık bir fincan çay eşliğinde hakkını vermek vardı. Bu hayallere odaklanarak otobüsten indik. Göl pek fazla değişiklik arzetmeden yerinde duruyordu. Manzara gene olağanüstü güzeldi. Şimdi sıra bu manzarayı güzel bir ortamda izlemeye gelmişti. Tur rehberi başta olmak üzere göl çevresinde bulunan esnafa çay bahçesi veya kahvehanelerin nerede olduğunu sorduk. Aldığımız değişik adresleri bulmaya çalıştık. Bize verilen 1 saat 15 dakikalık süre zarfında bir şeyler atıştırıp bir bardak çay içmeyi hiç kimse başaramadı. Çünkü yakın çevremizde bu ihtiyaçlarımızı giderecek minicik bir tesis yoktu.
İçi doldurulmuş orman hayvanlarını sergileyen müze vardı ama bir çay bahçesi yoktu.
Botanik müzesi vardı ama bir kahvehane yoktu.
Bir ahşap yığınını andıran içi boş bir kameriye vardı ama bir ufak kantin yoktu.
Minaresiz bir camii vardı ama bir sıradan bakkal yoktu.
Aynı caminin altında önünde yirmi-yirmibeş kişinin kuyruk olduğu bir umumi tuvalet vardı ama bir ufacık çay ocağı yoktu.
Aradan geçen süre zarfında bir anlamda çile çektik, çile doldurduk...
Bozulan ruh halimin etkisiyle bir tek kare göl fotografı çekmeden Abant Gölü Çilehanesinden uzaklaşarak tur otobüsüne bindik.
...
Not:
Çilehane: Dünya güzelliklerini kendisine yasaklayan kişinin bu süre zarfında içinde bulunduğu yer.